Tirotropin Salgılatıcı Hormon (TRH) terimi, ön hipofiz bezinden tiroid uyarıcı hormon (TSH) ve prolaktin salınımını uyaran bir tripeptit hormonunu ifade eder. Tirotropin kelimesi, TSH’nin tiroid fonksiyonunu düzenlemedeki rolünü gösteren Yunanca kalkan anlamına gelen thyreos ve dönme veya değişme anlamına gelen tropos kelimelerinden türemiştir. Hormon kelimesi ise Yunanca harekete geçirmek veya uyarmak anlamına gelen hormao kelimesinden gelmektedir.
Tirotropin salgılatıcı faktör (TRF) veya tiroliberin olarak da bilinen Tirotropin Salgılatıcı Hormon (TRH), vücuttaki tiroid hormonlarının düzenlenmesinde ayrılmaz bir rol oynayan tripeptit bir hormondur.
Farklı organlarda üretilen sinyal maddesidir.
Sentezi ve Salınımı:
TRH, vücudun hormonal sistemlerinin çoğunu kontrol eden bir beyin bölgesi olan hipotalamus tarafından sentezlenir ve salınır. Hipotalamusun paraventriküler çekirdeğinde üretilir ve hipotalamik-hipofizer portal sistem aracılığıyla hipofiz bezine taşınır.

İşlevi:
TRH’nin birincil rolü, ön hipofiz bezini tiroid uyarıcı hormon (TSH) salgılaması için uyarmaktır. TSH daha sonra tiroid hormonlarının sentezini ve salınımını teşvik etmek için tiroid bezine etki eder: triiyodotironin (T3) ve tiroksin (T4). T3 ve T4 büyüme, gelişme ve metabolizmada çok önemli roller oynar.
TRH ayrıca diğer nörolojik ve davranışsal işlevleri de etkiler. Beynin belirli bölgelerinde bir nörotransmitter ve nöromodülatör olarak hareket edebilir ve ruh hali ve depresyon, termoregülasyon ve strese tepki ile ilişkilendirilmiştir.
Düzenleme:
TRH salınımı bir geri bildirim döngüsü aracılığıyla sıkı bir şekilde kontrol edilir. Yüksek kan T3 ve T4 seviyeleri TRH (ve TSH) salınımını inhibe ederek tiroid hormonu üretimini azaltır. Tersine, T3 ve T4 seviyeleri düşükse, TRH salgısı artar.
Klinik Önemi:
TRH klinik olarak, hipofiz ve tiroid bezlerinin işlevini değerlendirmeye yardımcı olan TRH stimülasyon testinde bir tanı aracı olarak kullanılmıştır. Hipotiroidizm, hipertiroidizm ve bazı hipofiz hastalıkları gibi bozukluklar TRH-TSH-tiroid hormonu yolunu değiştirebilir.
Tarih
TRH’nin keşfi, 20. yüzyılın başlarında TSH’nin tanımlanması ve tiroid bozukluklarındaki rolü ile başlayan hipotalamik-hipofiz-tiroid ekseni üzerine onlarca yıl süren araştırmaların bir sonucuydu. 1950’lerde ve 1960’larda, birkaç araştırmacı grubu tirotropik aktiviteye sahip çeşitli hipotalamik özleri izole etmiş ve karakterize etmiştir, ancak TRH’nin kimyasal yapısı ve sentezi, Roger Guillemin & Andrew Schally‘nin bağımsız olarak TRH’nin piroglutamil-histidil-prolin amid amino asit dizisine sahip bir tripeptit olarak izole edildiğini ve tanımlandığını bildirdiği 1969 yılına kadar zor kalmıştır. Ayrıca TRH’nin TSH ve prolaktin salgısını in vitro ve in vivo olarak uyarabildiğini ve TRH’nin beyinde ve diğer dokularda yaygın olarak dağıldığını göstermişlerdir. TRH ve diğer hipotalamik hormonlar üzerindeki öncü çalışmaları nedeniyle Guillemin ve Schally 1977 yılında Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülünü paylaştılar.
Referanslar:
- Kansagra SM, McCudden CR, Willis MS. (2011). “Thyroid-Stimulating Hormone”. Laboratory Medicine. 42 (7): 415–423.
- Bernal J. (2007). “Thyroid Hormones in Brain Development and Function”. Endotext.