Tanım ve amaç

Unterberger adım testi, vestibülospinal sistemdeki asimetriyi ve postüral oryantasyon bozukluklarını kabaca taramak için kullanılan, yatak başı (bedside) bir denge-kolokasyon testidir. Test, gözler kapalıyken yerinde adımlama sırasında gövdenin yavaşça bir yöne doğru dönme (rotasyon) eğilimini objektifleştirerek, tek taraflı periferik vestibüler disfonksiyon (örn. vestibüler nörit, Ménière hastalığı sonrası rezidüel hipofonksiyon) ya da serebellar/vestibüler yollar kaynaklı bozukluklar hakkında yönlendirici bilgi sunar. Klinik işlevi tarama ve yönlendirme olup, tek başına tanı koydurucu değildir; diğer vestibüler testler ve nörolojik muayene bulguları ile birlikte yorumlanmalıdır.

Tarihçe ve terminoloji

Test ilk olarak 20. yüzyılın ilk yarısında Siegfried Unterberger tarafından tarif edilmiş, daha sonra Takeshi Fukuda tarafından standartlaştırılmış ve literatürde “Fukuda–Unterberger stepping test” ya da Almanca özgün adıyla “Unterberger Tretversuch” olarak anılagelmiştir. Klinik pratikte kısaca “Fukuda testi” de denir.

Nörofizyolojik temel

Gözler kapalı koşulda, vücut uzayda konumunu vizyona başvurmaksızın vestibüler, propriyoseptif ve somatosensoriyel girdilerin entegrasyonu ile korur. Bu entegrasyonu sağlayan başlıca devreler:

  • Otolit organları (özellikle utrikül) ve yarım daire kanalları → vestibüler çekirdekler
  • Vestibüler çekirdeklerden inen lateral ve medial vestibülospinal traktlar → aksiyal ve proksimal kas tonusu
  • Serebellum (flokkülonodüler lob, vermis, fastigial çekirdek) → vestibüler çıktının kalibrasyonu
  • Beyinsapı postüral refleks ağları ve kortikal beden şeması bileşenleri

Bu ağda tek taraflı tonik azalma (hipofonksiyon) olduğunda, refleksif postüral komutlar ipsilateral tarafa doğru hafif bir itki/dönme momenti yaratır; gözler kapalı tekrarlayan adımlar bu küçük asimetrik momenti kümülatif bir rotasyona dönüştürür. Bu yüzden testte gözlenen yavaş ve ilerleyici dönme, sıklıkla lezyon tarafına (ipsilateral) doğrudur.

Standart uygulama (protokol)

Ortam ve hazırlık

  • Oda sessiz ve homojen ışıklı olmalı; belirgin görsel (parlak ışık, hareketli gölge) ve işitsel (saat tıkırtısı, metronom, klima uğultusu) ipuçları engellenmelidir.
  • Zeminde başlangıç yönünü belirleyen bir referans çizgi işaretlenebilir (not alınır, hastaya gösterilmez).
  • Ayakkabılar çıkarılabilir; çıplak ayak ya da ince tabanlı ayakkabı tercih edilir.
  • Düşme riski olanlarda yakın gözetim şarttır.

Başlangıç pozisyonu

  • Ayaklar kalça genişliğinde, dizler hafif fleksiyonda, kollar omuz seviyesinde öne uzatılmış (yaklaşık 90°), avuç içleri aşağı bakar.
  • Gözler kapalı.
  • Baş nötr; boyun ve omuzlar gevşek.

Uygulama

  • Hastadan yerinde kalacak şekilde yaklaşık 1 Hz ritimde 50 adım atması istenir.
  • Adım boyu orta düzeyde (~30–60 cm); ilerleme yerine yerinde adımlama vurgulanır.
  • Uygulayıcı, hastanın dönme açısını (derece), drift/yer değiştirme mesafesini (metre) ve denge bozulmalarını not eder.

Kayıt

  • Başlangıç yönüne göre toplam rotasyon açısı (sağa/sola, +/−),
  • Adım sayısı ve gerekirse ritim,
  • İleri/yanal sürüklenme (drift) mesafesi,
  • Denge kaybı, duraksama, kompansasyon hareketleri.

Değerlendirme ve yorum

  • Pozitiflik ölçütü (klasik): 50 adım sonunda ≥45° tek yöne kümülatif rotasyon.
  • Yön tayini: Tek taraflı periferik hipofonksiyonda rotasyon çoğunlukla lezyon (hipofonksiyon) tarafına doğrudur.
  • Normal varyasyon: Sağlıklılarda minimal rotasyon (≤20–30°) görülebilir; yorgunluk, kaygı, ritim bozukluğu ve ortam ipuçları değişkenlik yaratır.
  • Drift/yer değiştirme: Bazı protokoller >0,5–1,0 m ileri/yanal sürüklenmeyi anlamlı sayar; ancak rotasyon derecesi klinik olarak daha bilgilendiricidir.
  • Serebellar katkı: Serebellar patolojilerde rotasyon değişken/kararsız, adımlama atajik ve hat çizgisinden zigzag sapma eğilimindedir; yalnızca “taraf tayini” zorlaşır.

Klinik nüans: Testin duyarlılığı ve özgüllüğü protokole ve altın standart kabul edilen karşılaştırmaya (örn. kalorik test, vHIT, VEMP) göre değişkendir; tek başına tanı aracı değil, tarama ve yönlendirme aracıdır.

Endikasyonlar

  • Akut/subakut tek taraflı vestibüler sendromlar sonrası kalıntı asimetri taraması (örn. vestibüler nörit, labirentit, Ménière interiktal dönem).
  • Kronik dengesizlik ve postüral instabilite yakınmalarında yatak başı tarama.
  • Rehabilitasyon sürecinde takip (asimetrinin kaba izlenimi).
  • Nörolojik muayene içinde vestibülospinal fonksiyonun hızlı değerlendirmesi.

Kontrendikasyonlar ve güvenlik

  • Belirgin ortostatik hipotansiyon, senkop eğilimi, yüksek düşme riski.
  • İleri ataxi, akut serebellar inme şüphesi (acil yaklaşım önceliklidir).
  • Bel-kalça-diz patolojileriyle güvenli adımlama mümkün değilse.
  • Gerektiğinde emniyet kemeri, yardımcı terapist ve yakın koruma kullanılmalıdır.

Sınırlılıklar

  • Düşük–orta düzey tanısal performans: Tek taraflı vestibüler hipofonksiyonu saptamada yanlış pozitif/negatif oranları kayda değerdir.
  • Standart dışı uygulama (adım sayısı, ritim, ortam uyarıları) sonuçları belirgin etkiler.
  • Merkezi vestibüler/serebellar bozukluklarda yön belirleme gücü azalır.
  • Motivasyon/anksiyete ve propriyoseptif değişkenler (ör. polinöropati) sonuçları etkiler.

Klinik yorumun ilkeleri

  1. Yön + Büyüklük + Kalite birlikte değerlendirilir: tek yöne kümülatif, düzgün ve progresif rotasyon periferik asimetri lehine; kararsız, kesik kesik, düzensiz desen serebellar/propriyoseptif katkıyı düşündürür.
  2. Taraf tayini çoğunlukla ipsilateral (hipofonksiyon tarafına) olsa da istisnalar nedeniyle tek başına lokalizasyon iddiasında bulunulmaz.
  3. Multimodal doğrulama esastır: baş impuls testi (vHIT), kalorik test, VEMP, Romberg/tandem Romberg, Babinski–Weil yıldız yürüyüşü, past pointing (Barany) ve göz hareketleri (spontan/pozisyonel nistagmus) ile bütüncül değerlendirme yapılır.

Diğer testlerle karşılaştırma

  • Romberg: Statik dengenin vizyona bağımlılığını sorgular; Unterberger dinamiktir.
  • Tandem yürüme: Serebellar ve propriyoseptif zorluk daha belirgindir; taraf tayini zayıftır.
  • Babinski–Weil (yıldız yürüyüşü): İleri–geri yürüyüşle yanal sapmayı büyütür; çevresel ipuçlarına duyarlıdır.
  • Baş impuls (vHIT): Yarım daire kanal işlevini kanıta dayalı objektifleştirir; taraf tayininde üstündür, ancak laboratuvar/cihaz gerektirir. Unterberger hızlı ve ekipmansız bir ilk bakış sağlar.

Uygulamada standardizasyon ve ipuçları

  • Adım sayısını 50 ile sınırla; daha uzun protokoller yorgunluk ve kompansasyonu karıştırabilir.
  • Ritim için metronom duyulmasın; uygulayıcı sözel ritim de vermemelidir.
  • Kayıt için zeminde 360° derecelik skala (örtük) kullanmak, ölçümü nesnelleştirir.
  • Eğitimsiz uygulayıcılar için eğitim videoları ve kontrol listesiyle gözlemciler arası uyumu artırın.
  • Aynı kişide izlemde her seferinde aynı koşulları sağlayın (gün içi saat, ilaçlar, kafein, ayakkabı).

Özel popülasyonlar

  • Geriatri: Polinöropati, eklem kısıtlılıkları ve görsel bağımlılık yüksek; yanlış pozitif artabilir. Yakın gözetim şarttır.
  • Pediatri/adölesan: Kooperasyon ve ritim değişkenliği yüksek; normatif rotasyon daha geniş olabilir.
  • Sporcular: Propriyoseptif üstünlük, minimal rotasyon ve güçlü kompansasyon görülebilir; pozitiflik eşiği kişiye özgü değerlendirilmeli.

Rehabilitasyonda yeri

Vestibüler rehabilitasyonda, özellikle asimetrinin kaba seyri ve kompansasyonun ilerlemesi için basit bir izlem ölçütü olarak kullanılabilir. Ancak program etkinliği değerlendirmesinde objektif cihazlı ölçümler (vHIT kazanım, dinamik postürografi, VEMP genlikleri) tercih edilir; Unterberger yalnızca tamamlayıcı bir parametredir.

Raporlama öneri şablonu

  • Protokol: “Gözler kapalı, kollar öne uzatılmış, yerinde 50 adım.”
  • Sonuçlar: “Toplam rotasyon: XX° sağ/sol; drift: YY cm; dengesizlik/nistagmus: var/yok.”
  • Yorum: “≥45° aynı yöne kümülatif rotasyon periferik vestibüler asimetri ile uyumlu olabilir; klinik korelasyon ve ileri testler önerilir.”

Keşif

Karanlık bir odada başlayan sahne

Klinisyen, hastadan gözlerini kapatmasını ister. Kollar öne uzanır, ayaklar ritmini bulur, adımlar yerinde sayarken beden, görünmez bir pusulanın çekimine kapılır. Oda, görsel ve işitsel ipuçlarından arındırılmıştır; bedenin dengesi, artık görmeden çok, iç kulaktaki labirentin, kas–eklem duyularının ve beyin sapı–serebellum ağının müşterek eseridir. Elli adımın sonunda hasta, başlangıç çizgisine göre sağa ya da sola dönmüştür. Basit gibi görünen bu sahne, yüzyılların birikimiyle şekillenen bir sorunun –“Görmeden nasıl dengede kalırız?”– en sade, en klinik yanıtlarından biridir.

Dengenin erken anatomistleri: “Labirentin dili”

On dokuzuncu yüzyılın başında deneysel fizyoloji, denge sorununu ilk kez sistemli biçimde masaya yatırdı. Serebellum ve vestibüler yapılar üzerine lezyon çalışmaları, dengenin refleks omurgasını belli etti; bedenin eksenini dik tutan görünmez kuvvetlerin, göz ya da kulaktan gelen sinyallerle yeniden kalibre edildiği fikri kliğe yerleşti. Kısa süre sonra fizik ve fizyoloji birleşti: Hızlanan başın içindeki sıvıların, yarım daire kanallarında bükülme ve itki yaratarak saç hücrelerini uyardığı; bu uyarının beyin sapındaki vestibüler çekirdeklere, oradan da aksiyal kas tonusunu düzenleyen iniş yollarına aktarıldığı kavrandı. Baş dönünce gözlerin aksi yöne seğirmesi, yani nistagmus, dengenin bir “penceresi”ne dönüştü; klinisyenler bu pencereye bakarak labirentin lisanını okumayı öğrendi.

Klinik sahneye ilk işaretler: Romberg, yıldız yürüyüşü ve postüral ipuçları

Nörolojinin erken döneminde, dengedeki görsel katkıyı ayıklamak için gözlerin kapatıldığı statik duruş testleri benimsendi. Görsel desteğin çekilmesiyle artan salınım, proprioseptif ya da vestibüler kusura işaret ediyordu. Ardından daha dinamik denemeler –ileri–geri yürütme, yana sapma, yıldız biçimli yollar– sahneye eklendi. Bu denemeler, gözsüz kalınca bedenin “yanal çekim”e maruz kaldığını gösteriyor; labirentteki küçük asimetrilerin adım adım büyüyerek fark edilir rotasyonlar doğurduğunu sezdiriyordu. Ama hâlâ pratik, kısa, ekipmansız ve taraf tayininde yol gösterici bir tekniğe ihtiyaç vardı.

Bir Nobel gölgesi: Baroskopik çağın kanıt tutkusu

Yirminci yüzyılın başı, labirentin ısıya, ivmeye ve yerçekimine verdiği yanıtların deneylerle incelendiği, “kanıt”ın altın standarda dönüştüğü bir dönemdi. Kulak kanalına su vererek nistagmusu uyaran kalorik uyarılar, klinik nörootolojinin mihenk taşlarından biri oldu. Rotasyonel sandalyeler, hızlanan ve duran hareketlerde gözlerin seğirme desenini kaydetti. Bu cihazlı testler, dengenin asimetri ve kazançlarını sayılara dökerken, yatağın başında uygulanan kısa denemeler de anlam kazandı: Eğer klinisyen kısa sürede doğru yönü ve şiddeti sezip hastayı uygun ileri incelemeye yönlendirebiliyorsa, basit bir “adımlama” denemesi, ağır cihazların kapısını aralayan selektör görevi görebilirdi.

“Unterberger Tretversuch”: Sahnede adımların dili

İşte bu ihtiyaçtan filizlenen fikir, Orta Avrupa klinik geleneği içinde somutlaştı: Hastayı gözler kapalı, kollar önde ve baş nötr pozisyonda yerinde adımlatmak; adımların ritmi arttıkça postüral komutlardaki küçük asimetriyi kümülatif bir rotasyona dönüştürmek. Elli adım sonra ortaya çıkan toplam açı, bedenin labirent kaynaklı yönelimine dair kaba bir pusula sunacaktı. Denemenin güzelliği sadeliğindeydi: Görsel işaretler sıfırlanınca, postürü ayakta tutan asimetrik tonus, gövdeyi yavaşça bir yöne çeviriyordu. Gözlemci, yalnızca “ne kadar” ve “hangi yöne” sorusunu samimiyetle sormaya odaklanıyordu.

“İki evre” fikri ve standartlaşma: Fukuda’nın katkısı

Doğu’dan gelen sistematik bir bakış, bu adımlama deneyini klinik gündelik dile yerleştirdi. Adımların ilk evresinde bir “başlangıç salınımı”, ikinci evresinde ise daha dengeli bir “yerleşik ritim” olduğu belirtildi; pratikte çoğu klinisyen, elli adımda kırk beş dereceyi aşan tek yönlü kümülatif rotasyonu, “pozitif” bir işaret olarak benimsedi. Böylece “Fukuda–Unterberger testi” adıyla anılan deneme, klinik otoloji ve nöroloji polikliniklerinin hızlı tarama repertuvarına girdi. Bir yandan da dilde yerini buldu: Almanca geleneğin “Tretversuch”u, İngilizce literatürde “stepping test” oldu.

Mekanikten sinirbilime: Neden döneriz?

Gözler kapandığında beden, labirentin tonik dengesine ve gövde–omuz kuşağı kaslarının yazılımsal “temel ayarı”na yaslanır. Bir kulaktaki kazanç düşerse ya da çekirdek–serebellar kalibrasyonda simetri bozulursa, aksiyal kaslara giden komut vektörleri bir tarafa küçük ama ısrarlı bir moment üretir. Tek adımda ihmal edilebilecek bu fark, elli adımda birikerek rotasyona dönüşür. Bu yüzden tek taraflı hipofonksiyonda beden çoğu kez lezyon tarafına doğru döner; serebellar katkı baskınsa desen düzensizleşir, yön kararsızlaşır.

Testin kliniğe girişi: Taraf tayini için bir “ilk bakış”

Poliklinikte zaman kıymetlidir. Göz hareketlerini değerlendirmek, başla ani itmeler yapmak ve dengeyi zorlamak, hızlı bir karar ağının mihverlerini oluşturur. Bu ağ içinde adımlama deneyi, pahalı ve zamana aç cihazlı incelemelere bir ön kapıdır. Rotasyonun yönü ve büyüklüğü, “hangi kulağı daha yakından incelemeli?” sorusuna pratik bir yanıt verir; örneğin kalorik test ya da video baş impuls testinin hangi tarafta daha kritik olacağını sezdirir. Yine de denemenin rolü “yönlendirici”dir; tek başına tanı koydurma iddiası taşımaz.

Kısa tarih içinde akraba testler: Aile fotoğrafı

Aynı soy ağacında, görsel desteği keserek postür–vestibüler entegrasyonu zorlayan başka akrabalar da vardır: Gözler kapalı dik duruşla görsel bağımlılığı ölçen duruş testleri; ileri–geri yürüyüşte yanal sürüklenmeyi büyüten yıldız yürüyüşleri; başı hızlı, küçük genliklerle iterek yarım daire kanallarının kazancını doğrudan ölçen baş impuls deneyi; otolit–vestibülo-omik omurga reflekslerini noromüsküler yüzey elektrotlarla yoklayan miyojenik potansiyeller. Bu “aile fotoğrafı”, adımlama deneyinin yerini netleştirir: Hızlı, ekipmansız, yön gösterici; fakat duyarlılığı ve özgüllüğü bağlama göre değişken bir tarama basamağı.

“Güncelleme” çağında adımlama: Ölçüm, standart ve tartışmalar

Son yirmi yılda sensör teknolojisi ve video tabanlı ölçümleme, basit adımlamayı da sayılara döktü. Bel ve gövdeye takılan atalet ölçüm birimleri, yerinde adımlar sırasında açısal hız ve toplam rotasyonu milisaniye çözünürlükle kayda geçiriyor; akıllı telefon uygulamaları, odadaki işitsel–görsel ipuçlarını otomatik kontrol listeleriyle standardize ediyor. Bu sayısallaşma iki gerçeği berraklaştırdı: Birincisi, sağlıklı kişilerde de küçük–orta derecede rotasyon doğal varyasyon olarak ortaya çıkıyor; ikincisi, protokol sapmaları –adım ritmi, ayakkabı, zemin sürtünmesi, ışık– sonuçları belirgin etkiliyor. Dahası, cihazlı “altın standartlar”a (video baş impuls, kalorik asimetri, vestibüler miyojenik potansiyeller, dinamik postürografi) kıyasla adımlama denemesinin duyarlılığı–özgüllüğü, çalışma tasarımına ve hasta karmasına bağlı geniş bir aralıkta değişiyor. Bu yüzden güncel kılavuz dili, adımlama deneyini bir tarama/triage aracı olarak konumlandırmayı, yorumunu mutlaka diğer klinik bulgularla bütünleştirmeyi salık veriyor.

Rehabilitasyonda yeni sahneler: Asimetrinin kaba seyri

Vestibüler rehabilitasyon, çoğu hastada semptomların düzelmesini “kompansasyon” üzerinden hedefler. Adımlama deneyi, kaba asimetri–rotasyon açısındaki zaman içi değişimi pratikçe not etmeye elverişlidir: Aynı hastada aynı odada, aynı ayakkabıyla ve aynı ritimde tekrarlanan denemeler, kompansasyonun “bedensel izini” verir. Sensör destekli protokoller, ev temelli “gözetimli” uygulamalara da kapı aralamıştır; klinisyen, ham verilere bakmadan önce basitçe “Bu kez kaç derece döndünüz?” sorusuna sayıyla yanıt alabilir. Yine de rehabilitasyon etkisini kanıtlamada, cihazlı ölçümler –kazanç, faz, genlik– hâlâ daha duyarlıdır; adımlama deneyi, izlem notlarının marjına düşülen faydalı bir satır olarak en iyi performansını gösterir.

Ufuk çizgisi: Nereye doğru?

Yakın gelecekte iki eğilim belirginleşiyor. İlki, çok-duyulu standardizasyon: Odanın gürültüsünü, ışık homojenliğini ve zemin parametrelerini otomatik ölçerek protokole gömmek; böylece merkezler arası kıyaslanabilirliği artırmak. İkincisi, veri füzyonu ve yapay öğrenme: Adım dinamiği, gövde salınımı ve mikroseğirme desenlerinden, özgün “asimetri imzaları” çıkarıp taraf tayinini güçlendirmek. Bu eğilimler, adımlama deneyini “nostaljik bir muayene numarası” olmaktan çıkarıp, cihazlı test korosuna ritim tutan bir yardımcı enstrümana dönüştürme potansiyeli taşıyor. Fakat sahnenin başında söylediğimiz temel ilke değişmiyor: Bu test, yalın bir soruya yalın bir cevaptır – yönü gösterir, yolu değil; yolu birlikte, diğer kanıtlarla buluruz.



İleri Okuma
  1. Flourens, P. (1820’ler–1840’lar). Recherches expérimentales sur les propriétés et les fonctions du système nerveux. Paris.
  2. Romberg, M. H. (1846). Lehrbuch der Nervenkrankheiten des Menschen. Berlin.
  3. Mach, E.; Breuer, J. (1874–1875). Über den Einfluß der Beschleunigungen auf die Bogengänge ve ilgili çalışmaları.
  4. Ewald, J. R. (1892). Physiologische Untersuchungen über das Endorgan des Nervus Octavus. Wiesbaden.
  5. Bárány, R. (1906–1914). Physiologie und Pathologie des Bogengangapparates ve kalorik uyarılar üzerine makaleler.
  6. Babinski, J.; Weil, E. (1922). De l’épreuve des “étoiles” dans les troubles de l’équilibre.
  7. Unterberger, S. (1930’lar). Tretversuch üzerine orijinal tanımlamalar (Almanca klinik raporlar).
  8. Dix, M. R.; Hallpike, C. S. (1952). The pathology, symptomatology and diagnosis of certain common disorders of the vestibular system. Proceedings of the Royal Society of Medicine.
  9. Fukuda, T. (1959). The stepping test: Two phases of the labyrinthine reflex. Acta Oto-Laryngologica, 50, 95–108.
  10. Nashner, L. M. (1971). A model describing vestibular detection of body sway motion. Acta Oto-Laryngologica.
  11. Halmagyi, G. M.; Curthoys, I. S. (1988). A clinical sign of canal paresis. Archives of Neurology.
  12. Colebatch, J. G.; Halmagyi, G. M.; Skuse, N. F. (1994). Vestibular evoked myogenic potentials. Journal of Neurology, Neurosurgery & Psychiatry.
  13. Brandt, T. (2003). Vertigo: Its Multisensory Syndromes. 2. Baskı. Springer.
  14. MacDougall, H. G. ve ark. (2009). The video head impulse test. Otology & Neurotology.
  15. Baloh, R. W.; Honrubia, V.; Kerber, K. A. (2011). Clinical Neurophysiology of the Vestibular System. 4. Baskı. Oxford University Press.
  16. Herdman, S. J.; Clendaniel, R. (Ed.) (2014). Vestibular Rehabilitation. 4. Baskı. F.A. Davis.
  17. Jacobson, G. P.; Shepard, N. T. (2017). Balance Function Assessment and Management. 2. Baskı. Plural Publishing.
  18. Wuyts, F. L.; Van Rompaey, V.; Maes, L. (2019). Clinical assessment of balance: A review on vestibular testing. Journal of Neurology, 266(S1), 3–13.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.