Yılan zehri, insanlarda çok çeşitli etkilere neden olabilen proteinler, enzimler ve çeşitli diğer maddelerin karmaşık bir karışımıdır. Etkiler hafif tahrişten ölümle sonuçlanabilecek ciddi sistemik etkilere kadar değişebilir. Yılan zehirleri, insan fizyolojisi üzerindeki birincil etkilerine göre sitotoksik, nörotoksik ve hemotoksik olmak üzere üç ana tipte sınıflandırılır.
- Sitotoksik Zehirler: Bu zehirler, ısırık bölgesindeki hücreleri ve dokuları yok eden enzimler içerir. Sitotoksik zehirler şiddetli lokal şişlik ve ağrıya neden olabilir ve nekroza yol açarak hücre ve dokuların ölümüyle sonuçlanabilir. Sitotoksik zehre sahip bazı yılan türleri arasında puff adders ve birçok engerek türü bulunur.
- Nörotoksik Zehirler: Bu zehirler sinir sistemini hedef alır ve sinir sinyali iletimine müdahale ederek felç ve solunum yetmezliğine yol açabilir. Nörotoksik zehir kas güçsüzlüğü, konuşma veya yutma güçlüğü, bulanık görme ve nihayetinde solunum yetmezliği gibi semptomlara neden olabilir. Nörotoksik zehre sahip yılanlara örnek olarak kobralar, deniz yılanları ve kara mamba verilebilir.
- Hemotoksik Zehirler: Bu zehirler kan ve kardiyovasküler sistemi etkileyerek pıhtılaşma mekanizmalarını bozar ve hem içten hem de dıştan kanamaya neden olur. Hemotoksik zehir bulantı, kusma, baş ağrısı ve pıhtılaşma bozuklukları gibi semptomlara neden olabilir. Hemotoksik zehre sahip yılanlara örnek olarak çıngıraklı yılanlar ve bakırbaşlar verilebilir.
Birçok yılanın bu türlerin bir kombinasyonu olan zehir ürettiğini ve bunun da çok çeşitli semptomlara yol açabileceğini unutmamak önemlidir. Herhangi bir yılan ısırığı durumunda, derhal tıbbi yardım almak çok önemlidir.
Tedavi genellikle, belirli bir yılan türünün zehrindeki spesifik toksinleri nötralize edebilen antikorlar içeren bir ürün olan antivenomun uygulanmasını içerir. Ağrı kesici, yara bakımı veya solunum ya da kalp durması için yaşam desteği gibi diğer destekleyici bakımlar da gerekebilir.
Tedavi
Yılan zehri, tehlikeli ve potansiyel olarak ölümcül olmasına rağmen, tıbbi araştırmalarda ilgi çekici olmasını sağlayan bazı dikkate değer özelliklere sahiptir. Bilim insanları çeşitli tıbbi durumların tedavisinde yılan zehrinin sayısız kullanım alanını bulmuşlardır. İşte yılan zehrinin bazı terapötik uygulamaları ve faydaları:
Antikoagülasyon ve Tromboliz: Yılan zehrinin bazı bileşenleri antikoagülan (kanın pıhtılaşmasını önleyen) veya trombolitik ajanlar (kan pıhtılarını parçalayan) olarak işlev görür, bu da kalp rahatsızlıkları ve felç tedavisinde faydalı olabilir. Örneğin, Malaya çukur engereğinin zehri, pıhtılaşmayı önlemek için kanı incelten Ancrod adlı bir ilacın geliştirilmesinde kullanılmıştır.
Ağrı Yönetimi: Yılan zehrindeki bazı maddelerin ağrı reseptörlerini hedef aldığı ve güçlü analjezikler oluşturmak için kullanılabileceği bulunmuştur. Bu maddelerin kronik ağrı tedavisinde potansiyel kullanımına ilişkin araştırmalar devam etmektedir.
Kanser Tedavisi: Bazı yılan zehiri türleri kanser tedavisinde potansiyel göstermiştir. Kanser hücrelerinin kendi kendilerini yok etmelerine neden olabilirler ve ayrıca tümörlerin büyümesini ve yayılmasını engelleyebilirler. Yılan zehiri peptidlerini kullanan deneysel tedaviler geliştirilmekte ve üzerinde çalışılmaktadır.
Nörolojik Bozukluklar: Sinir sistemini hedef alan yılan zehiri bileşenleri, belirli nörolojik bozuklukları anlamak ve potansiyel olarak tedavi etmek için kullanılabilir. Örneğin, kara mamba yılanının zehri, ağrıyı morfin kadar etkili bir şekilde, ancak yan etkilerin çoğu olmadan hafifletebilen proteinler içerir.
Hipertansiyon: Bazı yılan zehirleri kan basıncını düşürebilecek özelliklere sahiptir. Brezilya çukur engereğinin zehri, yüksek tansiyon ve kalp yetmezliğini tedavi etmek için kullanılan ilk ACE inhibitörlerinden biri olan Captopril’i geliştirmek için kullanılmıştır.
Teşhis Araçları: Yılan zehiri bileşenleri, lupus ve kan pıhtılaşma bozuklukları gibi belirli durumların teşhisinde araç olarak kullanılabilir.
Yılan zehrinin bu kullanımlarının kontrollü, tıbbi bağlamlarda olduğuna dikkat etmek önemlidir. Yılan zehri son derece tehlikelidir ve bir kişi zehirli bir yılan tarafından ısırılırsa ve uygun tıbbi tedavi almazsa ölümcül olabilir.
Tarih
Bazı yılan türleri tarafından üretilen ölümcül bir salgı olan yılan zehri, güçlü etkileri nedeniyle binlerce yıldır insanların ilgi odağı olmuştur. Yüzyıllar boyunca yılan zehrinin kullanımı, anlaşılması ve algılanması tıp, biyokimya ve yılanların kendilerini anlamamızdaki gelişmelere paralel olarak önemli ölçüde değişmiştir.
Antik Çağlar: Eski kültürlerde yılanlara ve zehirlerine genellikle dini veya mitolojik bir önem atfedilirdi. Yılan birçok toplumda hem yaşamın hem de ölümün sembolüydü. Yılan zehri bazı kültürlerde yılan ısırıkları için ilaç ya da panzehir olarak küçük dozlarda kullanılırken, bazılarında ise savaş sırasında oklar için zehir olarak kullanılmıştır.
Ortaçağ ve Rönesans Dönemleri: Bu dönemlerde, yılan zehri çalışmaları genellikle simya ve erken dönem tıbbi çalışmalarla karıştırılmıştır. Hekimler ve doğa bilimciler farklı yılan türlerini ve zehirlerinin etkilerini kataloglamaya başladılar. İlk olarak Yunanlılar tarafından formüle edilen tıbbi bir karışım olan theriac’ın geliştirilmesi, zehire karşı evrensel bir panzehir olarak görüldü.
18. ve 19. Yüzyıllar: Modern yılan zehri anlayışı bu yüzyıllarda şekillenmeye başladı. Bilim insanları zehri daha sistematik bir şekilde incelemeye başladı ve bu da zehrin proteinler ve diğer bileşiklerin karmaşık bir karışımı olarak tanımlanmasına yol açtı.
20. Yüzyıl ve Sonrası: 20. yüzyılda, yılanlardan zehir sağma tekniklerinin geliştirilmesi, daha derinlemesine çalışma ve ticari panzehir üretimine olanak sağladı. Bu dönem aynı zamanda zehirde bulunan ve birçoğu moleküler biyolojide önemli araçlar haline gelen ve potansiyel terapötik kullanımları olan birçok benzersiz protein ve enzimin keşfine tanıklık etmiştir. Yılan zehiri kanser, hipertansiyon ve nörolojik bozukluklar gibi hastalıkların araştırılmasında kullanılmıştır.
Yılan zehiri hakkındaki bilgilerimiz artmaya devam ettikçe, bu büyüleyici maddenin tıpta yeni bilgiler ve potansiyel tedaviler sağlamaya devam etmesi muhtemeldir.
Kaynak:
- Kasturiratne, A., Wickremasinghe, A. R., de Silva, N., Gunawardena, N. K., Pathmeswaran, A., Premaratna, R., Savioli, L., Lalloo, D. G., & de Silva, H. J. (2008). The global burden of snakebite: a literature analysis and modelling based on regional estimates of envenoming and deaths. PLoS medicine, 5(11), e218.
- Gutiérrez, J. M., Calvete, J. J., Habib, A. G., Harrison, R. A., Williams, D. J., & Warrell, D. A. (2017). Snakebite envenoming. Nature Reviews Disease Primers, 3, 17063.
- Fry BG. (2005). From genome to “venome”: molecular origin and evolution of the snake venom proteome inferred from phylogenetic analysis of toxin sequences and related body proteins. Genome Res. 15(3):403-20.
- Weinstein SA, Warrell DA, White J, Keyler DE. (2011). “Venomous” Bites from Non-venomous Snakes: A Critical Analysis of Risk and Management of “Colubrid” Snake Bites. Elsevier.
- Kasturiratne A, Wickremasinghe AR, de Silva N, Gunawardena NK, Pathmeswaran A, Premaratna R, Savioli L, Lalloo DG, de Silva HJ. (2008). The global burden of snakebite: a literature analysis and modelling based on regional estimates of envenoming and deaths. PLoS Med. 5(11):e218.
- Kini RM. (2011). Excitement ahead: structure, function and mechanism of snake venom phospholipase A2 enzymes. Toxicon. 58(6-7):413-28.
- Braud S, Bon C, Wisner A. (2000). Snake venom proteins acting on hemostasis. Biochimie. 82(9-10):851-9.
- Alves RM, Antonucci GA, Paiva HH, Cintra AC, Franco JJ, Mendonça-Franqueiro EP, Dorta DJ, Giglio JR, Rosa JC, Fuly AL, Dias-Baruffi M, Sampaio SV, Soares AM. (2008). Evidence of caspase-mediated apoptosis induced by l-amino acid oxidase isolated from Bothrops atrox snake venom. Comp Biochem Physiol A Mol Integr Physiol. 151(4):542-50.
- Harvey AL. (2001). Twenty years of dendrotoxins. Toxicon. 39(1):15-26.
- Ferreira SH, Bartelt DC, Greene LJ. (1970). Isolation of bradykinin-potentiating peptides from Bothrops jararaca venom. Biochemistry. 9(13):2583-93.