Ağız tabanı kanseri, dilin altındaki dokulardan kaynaklanan bir ağız kanseri türüdür. En sık olarak ağzın iç kısmını kaplayan ince, düz skuamöz hücrelerde başlar ve skuamöz hücreli karsinoma (SCC) yol açar. Daha az yaygın olarak, tükürük bezlerinden veya diğer hücre tiplerinden kaynaklanabilir.

Risk Faktörleri
  1. Tütün Kullanımı: Sigara, puro veya pipo içmek riski önemli ölçüde artırır. Çiğneme tütünü ve enfiye de karsinojenlerin ağız dokularına doğrudan maruz kalması nedeniyle önemli risk faktörleridir.
  2. Alkol Tüketimi: Ağır alkol kullanımı, özellikle tütün kullanımı ile birleştiğinde, ağız kanseri gelişme riskini sinerjik olarak artırır.
  3. Yaş: Ağız tabanı kanserine yakalanma olasılığı yaşla birlikte artar ve vakaların çoğu 40 yaşın üzerindeki bireylerde görülür.
  4. Cinsiyet: Muhtemelen daha yüksek oranda tütün ve alkol kullanımı nedeniyle erkekler kadınlardan daha sık etkilenmektedir.
  5. İnsan Papilloma Virüsü (HPV): Yüksek riskli HPV tipleri, özellikle de HPV 16 ile enfeksiyon, orofaringeal kanser riskinde artış ile ilişkilidir, ancak ağız tabanı kanserindeki rolü diğer bölgelere kıyasla daha az belirgindir.
  6. Kötü Ağız Hijyeni ve Diyet: Kötü diş hijyeni ve düşük meyve ve sebze içeren diyetler riske katkıda bulunabilir. Özellikle A ve C vitaminleri olmak üzere beslenme eksiklikleri de bu riskle ilişkilendirilmiştir.
  7. Betel Quid ve Areca Nut Kullanımı: Bazı kültürlerde yaygın olan betel quid veya areka cevizi çiğnemek ağız kanserleri için bilinen bir risk faktörüdür.
  8. Kronik Tahriş: Kesin olmamakla birlikte, sivri dişlerden veya kötü oturan protezlerden kaynaklanan kronik travma rol oynayabilir.
    Semptomlar
    • İyileşmeyen Ülserler**: Ağızda iki hafta içinde iyileşmeyen inatçı yaralar veya ülserler.
    • Kırmızı veya Beyaz Yamalar**: Kanser öncesi lezyonlar olabilecek lökoplaki (beyaz yamalar) veya eritroplaki (kırmızı yamalar).
    • Topaklar veya Kalınlaşma**: Ağız tabanında veya dil altında topaklar, kitleler veya kalınlaşmış alanların varlığı.
    • Ağrı veya Hassasiyet**: Ağızda veya dilde rahatsızlık, ağrı veya hassasiyet.
    • Ağız Fonksiyonlarında Zorluk**: Çiğneme, yutma, konuşma veya çeneyi ya da dili hareket ettirmede sorun.
    • Uyuşukluk**: Dilde veya ağzın diğer bölgelerinde his kaybı.
    • Gevşek Dişler**: Açıklanamayan diş gevşemesi veya kötü oturan protezler.
    • Kanama**: Ağız içinde açıklanamayan kanama.
      Teşhis
      • Fiziksel Muayene**: Anormallikler için ağız, boğaz ve boynun muayenesi ve palpasyonu.
      • Endoskopi**: Ağız boşluğunu ve yutağı daha ayrıntılı incelemek için ince, esnek bir skop kullanılması.
      • Biyopsi**: Kanser tanısını doğrulamak amacıyla histolojik inceleme için doku örneklerinin alınması.
      • Görüntüleme Çalışmaları**:
      • Bilgisayarlı Tomografi (BT) Taraması**: Tümörün boyutunu ve kemik yapılarının tutulumunu belirlemeye yardımcı olur.
      • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI)**: Yumuşak dokuların ayrıntılı görüntülerini sağlar.
      • Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) Taraması: Kanser yayılımını tespit etmek için dokuların metabolik aktivitesini değerlendirir.
      • Ultrason**: Boyundaki lenf düğümlerini değerlendirmek için kullanılabilir.
      Teşhis

      En yaygın histolojik tip skuamöz hücreli karsinomdur. Mikroskobik inceleme altında:

      • Keratinizasyon: Keratin incilerinin varlığı, iyi farklılaşmış SCC’nin göstergesidir.
      • Hücresel Atipi**: Büyümüş, hiperkromatik çekirdekli anormal hücre boyutu ve şekli.
      • İnvazyon**: Bazal membranın ötesinde altta yatan bağ dokusuna sızan kanser hücreleri.
      • Hücreler Arası Köprüler**: Skuamöz hücreler arasında desmozomal bağlantılar görülebilir.
      • Farklılaşma Derecesi**: Tümörler iyi farklılaşmış (normal skuamöz epitele benzeyen) ile kötü farklılaşmış (normal hücrelere daha az benzeyen) arasında değişebilir.
      • Nekroz ve İnflamasyon**: İlerlemiş tümörlerde daha yaygın olan hücre ölümü ve ilişkili enflamatuar yanıt alanları.

      Daha az yaygın histolojik tipler şunları içerir:

      • Adenokarsinomlar**: Minör tükürük bezlerinden kaynaklanır, glandüler oluşum ile karakterizedir.
      • Mukoepidermoid Karsinom: Hem mukoza hem de epidermoid hücreler içerir.
      • Lenfomalar ve Melanomlar: Nadiren ağız boşluğunda görülür ancak farklı histolojik özelliklere sahiptir.
      Tedavi

      Tedavi planları kanserin evresine, genel sağlık durumuna ve hasta tercihlerine göre bireyselleştirilir. Multidisipliner ekipler genellikle bakımı yönetir.

      Ameliyat:

        • Geniş Lokal Eksizyon**: Tümörün sağlıklı doku marjı ile çıkarılması.
        • Mandibülektomi**: Kemik invazyonu oluşmuşsa çene kemiğinin kısmen çıkarılması.
        • Boyun Diseksiyonu**: Metastaz riski varsa boyundaki lenf düğümlerinin çıkarılması.
        • Rekonstrüktif Cerrahi: Fonksiyon ve görünümü iyileştirmek için greft veya flep kullanarak ağız yapılarının restorasyonu.

        Radyasyon Tedavisi:

          • Harici Işın Radyasyonu**: Yüksek enerjili ışınlar tümör bölgesini hedef alır.
          • Brakiterapi**: Radyoaktif tohumlar tümörün yakınına yerleştirilir.
          • Kalıntı kanser hücrelerini ortadan kaldırmak için ameliyat sonrası veya erken evre kanserlerde birincil tedavi olarak kullanılabilir.

          Kemoterapi:

            • Sistemik Kemoterapi**: Sisplatin, fluorourasil veya karboplatin gibi ilaçlar kanser hücrelerini öldürmek için kullanılır.
            • Özellikle ileri evrelerde sinerjik etkiler için genellikle radyasyon tedavisi (kemoradyasyon) ile birleştirilir.

            Hedefe Yönelik Tedavi:

              • Cetuximab (Erbitux): Kanser hücrelerindeki epidermal büyüme faktörü reseptörünü (EGFR) hedefleyerek büyümelerini engelleyen bir monoklonal antikor.
              • Bazı vakalarda radyasyon veya kemoterapi ile birlikte kullanılır.

              İmmünoterapi:

                • Kontrol Noktası İnhibitörleri**: Pembrolizumab (Keytruda) ve nivolumab (Opdivo) gibi ilaçlar bağışıklık sisteminin kanserle savaşma yeteneğini artırır.
                • Tekrarlayan veya metastatik baş ve boyun kanserleri için onaylanmıştır.

                Klinik Çalışmalar:

                  • Klinik çalışmalara katılım yeni tedavilere erişim sağlayabilir.
                  Destekleyici Bakım ve Rehabilitasyon
                  • Konuşma ve Yutma Terapisi**: Tedaviden kaynaklanan zorlukları gidermek için.
                  • Beslenme Desteği**: Yeterli beslenmeyi sağlamak için diyet danışmanlığı.
                  • Ağrı Yönetimi**: Semptomları yönetmek ve yaşam kalitesini artırmak için palyatif bakım.
                  • Psikososyal Destek: Duygusal ve psikolojik zorluklara yardımcı olmak için danışmanlık hizmetleri.
                  Önleme ve Erken Tespit
                  • Tütünden Kaçının ve Alkolü Sınırlayın: Tütün kullanımının ortadan kaldırılması ve alkol tüketiminin azaltılması riski azaltır.
                  • HPV Aşısı**: HPV’ye karşı aşılar, yüksek riskli suşlarla enfeksiyonları önleyebilir.
                  • Düzenli Diş Kontrolleri**: Diş hekimleri ağız kanserinin erken belirtilerini tespit edebilir.
                  • İyi Ağız Hijyeni Sağlayın**: Düzenli fırçalama, diş ipi kullanımı ve diş bakımı.
                  • Sağlıklı Beslenme**: Meyve ve sebze açısından zengin bir diyet tüketmek.
                  Prognoz

                  Prognoz, tanı anındaki kanser evresi, tümör boyutu, lenf nodu tutulumu ve genel sağlık durumu gibi çeşitli faktörlere bağlıdır. Erken evre kanserler daha iyi bir prognoza sahiptir ve erken teşhisin önemini vurgulamaktadır.

                  Keşif
                  1. 18. Yüzyıl: Ağız kanserinin tıp literatüründe ayrı bir klinik varlık olarak ilk kez resmi olarak tanınması, ağız tabanı da dahil olmak üzere ağzı etkileyen kanserlerin tanımlanması ve sınıflandırılması için zemin hazırlamıştır. İlk tanımlamalar çoğunlukla klinik gözlemlere dayanıyordu ve bu da ağız kanserleri ile diğer vücut bölgelerindeki kanserler arasındaki ayrımı başlattı.
                  2. 19. Yüzyılın sonları: Patolojik çalışmalar skuamöz hücreli karsinomu (SCC) ağız tabanından kaynaklanan kanserler de dahil olmak üzere en yaygın ağız kanseri türü olarak tanımladı. Kanser histolojisindeki bu atılım, hastalığın hücresel özelliklerinin daha iyi anlaşılmasını sağlayarak daha doğru teşhis ve prognoz değerlendirmelerine katkıda bulundu.
                  3. 1950‘ler: Bot ve diğerleri** tarafından yapılanlar gibi epidemiyolojik çalışmalar, tütün kullanımı (hem sigara hem de dumansız formları) ile ağız kanserleri arasında güçlü bir bağlantı olduğunu göstermiştir. Bu dönem, sigara kullanımı ile ağız tabanı da dahil olmak üzere ağız kanseri arasındaki nedensel ilişkinin yaygın olarak kabul edilmesiyle halk sağlığında bir dönüm noktası olmuştur. Alkol ve tütünün birleşik etkileri de vurgulanmış ve kanser riskinde sinerjik bir artış olduğu gösterilmiştir.
                  4. 20. yüzyılın ortaları: Cerrahi rezeksiyon lokalize ağız tabanı kanseri için birincil tedavi haline geldi. Cerrahlar, nüksü azaltmak için sağlıklı doku sınırlarıyla birlikte tümörün radikal eksizyonlarını kullanmaya başladı. Bu, özellikle lokalize eksizyon yoluyla yönetilebilen erken evre kanserlerde etkili oldu ve sağkalım oranlarını önemli ölçüde artırdı.
                  5. 1950’ler-1970’ler: Radyasyon tedavisinin** ortaya çıkışı ve geliştirilmesi, ağız tabanı da dahil olmak üzere ağız kanserleri için yeni bir tedavi seçeneği sundu. Bu, özellikle tümörün konumu veya hastanın sağlığı nedeniyle cerrahi olarak çıkarılmasının mümkün olmadığı durumlarda faydalı olmuştur. Harici ışın radyasyonu ve daha sonra brakiterapi (radyoaktif implantlar kullanılarak lokalize radyasyon) kullanımı, tek başına veya cerrahi ile birlikte standart tedavi yaklaşımları haline geldi.
                  6. 2000‘ler: Baş ve boyun kanserlerinde insan papilloma virüsünün (HPV), özellikle de HPV 16’nın rolü büyük epidemiyolojik ve moleküler çalışmalarla doğrulanmıştır. Orofaringeal kanserler HPV ile daha güçlü bir şekilde bağlantılı olsa da, bu dönem ağız kanserlerinde viral etiyolojiye olan ilginin arttığı bir dönemdir, ancak ağız tabanı kanserleri diğer baş ve boyun kanseri bölgelerine göre HPV ile daha az ilişkili olmaya devam etmektedir.
                  7. 1990’lar-Günümüz: Kemoradyasyon tedavisi, ilerlemiş ağız tabanı kanseri için bir kombinasyon tedavi yöntemi olarak ortaya çıkmıştır. Onkologlar, sistemik kemoterapiyi (örn. sisplatin) radyasyonla birleştirerek, özellikle lokal olarak ilerlemiş veya metastatik hastalık vakalarında tedavi etkinliğini artırabilmişlerdir. Bu multidisipliner yaklaşım, ameliyat edilemeyeceği düşünülen kanserler veya cerrahi adayı olmayan hastalar için bakım standardı haline gelmiştir.
                  8. 2006: Bir EGFR (epidermal büyüme faktörü reseptörü) inhibitörü olan cetuximab (Erbitux) ile hedefli tedavinin kullanıma girmesi, ağız tabanından kaynaklananlar da dahil olmak üzere baş ve boyun kanserlerinin tedavisinde yeni yollar açtı. Hedefe yönelik tedaviler, spesifik kanser hücresi reseptörlerine odaklanarak daha hassas tedaviye olanak sağladı ve bu da geleneksel kemoterapiye kıyasla daha az yan etki ile sonuçlandı.
                  9. 2016: Pembrolizumab (Keytruda)** ve nivolumab (Opdivo) gibi immün kontrol noktası inhibitörlerinin onaylanması, ağız tabanı kanseri de dahil olmak üzere tekrarlayan veya metastatik baş ve boyun skuamöz hücreli karsinomu (HNSCC) olan hastalar için tedavide devrim yarattı. Bu ilaçlar, vücudun bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanımasını ve onlara saldırmasını sağlayarak diğer tedavi seçeneklerini tüketmiş hastalara umut veriyor.
                  10. 21. Yüzyıl: Rekonstrüktif cerrahi** tekniklerindeki gelişmeler, özellikle de mikrovasküler serbest fleplerin kullanımı, ağız tabanının geniş rezeksiyonu geçiren hastalar için ameliyat sonrası sonuçları önemli ölçüde iyileştirdi. Bu teknikler, fonksiyon ve görünümü koruyarak oral ve mandibular yapıların rekonstrüksiyonuna izin verir. Vücudun diğer bölgelerinden (radyal ön kol veya fibula gibi) alınan kemik greftleri veya dokular ağız tabanını veya çeneyi yeniden yapılandırmak için sıklıkla kullanılır.
                  11. 2010s: Halk sağlığı çabaları, HPV ile ilişkili kanser riskini azaltmak için HPV aşılama önerilerini hem erkekleri hem de kadınları kapsayacak şekilde genişletti. Ağız tabanı kanserleri nadiren HPV ile bağlantılı olsa da aşılama, ağız tabanı kanserleri ile örtüşen risk faktörlerini ve semptomları paylaşabilen orofaringeal kanserlerin önlenmesine yardımcı olur.
                  12. 2010‘lar: Transoral robotik cerrahi (TORS) ve diğer minimal invaziv teknikler, baş ve boyun kanserlerinin tedavisi için yaygın olarak benimsenmiştir. Bu teknikler, cerrahların ağız boşluğu ve orofarinksin ulaşılması zor bölgelerine daha hassas bir şekilde erişmesine olanak tanıyarak çevre dokulara verilen zararı en aza indirir ve
                  Accordion Title
                  1. Blot, W. J., McLaughlin, J. K., Winn, D. M., Austin, D. F., Greenberg, R. S., Preston-Martin, S., … & Fraumeni, J. F. (1988). Smoking and drinking in relation to oral and pharyngeal cancer. Cancer Research, 48(11), 3282-3287.
                  2. Woolgar, J. A., & Scott, J. (1995). Histological distribution of regional lymph node metastases in oral and oropharyngeal squamous cell carcinoma. British Journal of Oral and Maxillofacial Surgery, 33(4), 194-202.
                  3. Neville BW, Day TA. Oral cancer and precancerous lesions. CA: a cancer journal for clinicians. 2002 Jul 1;52(4):195-215.
                  4. Shiboski, C. H., Schmidt, B. L., & Jordan, R. C. K. (2005). Tongue and floor of mouth carcinoma: Clinical, histopathological, and molecular analysis. Oral Surgery, Oral Medicine, Oral Pathology, Oral Radiology, and Endodontics, 100(5), 661-667.
                  5. Gillison, M. L., Chaturvedi, A. K., & Lowy, D. R. (2008). HPV prophylactic vaccines and the potential prevention of noncervical cancers in both men and women. Cancer, 113(10 Suppl), 3036-3046.
                  6. Chaturvedi, A. K., Engels, E. A., Anderson, W. F., & Gillison, M. L. (2008). Incidence trends for human papillomavirus-related and -unrelated oral squamous cell carcinomas in the United States. Journal of Clinical Oncology, 26(4), 612-619.
                  7. Haddad, R. I., & Shin, D. M. (2008). Recent advances in head and neck cancer. The New England Journal of Medicine, 359(11), 1143-1154.
                  8. Warnakulasuriya, S. (2009). Global epidemiology of oral and oropharyngeal cancer. Oral Oncology, 45(4-5), 309-316.
                  9. Petersen, P. E. (2009). Oral cancer prevention and control – The approach of the World Health Organization. Oral Oncology, 45(4-5), 454-460.
                  10. Chaturvedi AK, Engels EA, Pfeiffer RM, et al. Human papillomavirus and rising oropharyngeal cancer incidence in the United States. Journal of clinical oncology. 2011 Nov 10;29(32):4294.
                  11. Takes, R. P., Strojan, P., Silver, C. E., Bradley, P. J., Haigentz, M., Wolf, G. T., … & Ferlito, A. (2012). Current trends in initial management of floor of mouth cancer: The declining role of interstitial brachytherapy. Head & Neck, 34(6), 911-919.
                  12. Vigneswaran, N., & Williams, M. D. (2014). Epidemiologic trends in head and neck cancer and aids in diagnosis. Oral and Maxillofacial Surgery Clinics of North America, 26(2), 123-141.

                  Click here to display content from YouTube.
                  Learn more in YouTube’s privacy policy.