Tanım ve Terminoloji

Amniyotik bağ sendromu (ABS), doğru terimle amniyotik bağ sekansı, gebelik sırasında amniyon zarından kaynaklanan fibröz şeritlerin fetüsün vücut kısımlarını kısıtlamasıyla ortaya çıkan, değişken şiddette konjenital bozukluklar kümesidir. “Sekans” vurgusu, tek bir başlangıç olayının (örn. amniyon yırtığı veya fetal damar hasarı) bir dizi ikincil patolojiye (konstriksiyon halkaları, distal lenfödem, akrosindaktili, intrauterin ampütasyon vb.) yol açtığını ifade eder. Olguların ezici çoğunluğu sporadiktir; kalıtsal bir temel veya tekrarlayıcı ailevi patern beklenmez.

Embriyoloji ve Patogenez

Patogenez çok etmenlidir ve iki ana kuramsal eksende özetlenir:

  • Dışsal (eksojen) kuram: Amniyonun (yumurta zarının iç yaprağı) yırtılması sonrası, yırtıktan gelişen fibröz amniyotik şeritler fetüsün cilt ve yumuşak dokularına yapışır; mekanik kısıtlama ve sürtünme ile lokal iskemi, ödem ve dokusal kopmalara neden olur. Bu model özellikle geç ilk trimester–ikinci trimester başlangıçlı, çoğunlukla uzuv ağırlıklı bulguları iyi açıklar.
  • İçsel (endojen) kuram: Erken gebelikte (çoğunlukla 6–8. haftalar) primer vasküler bozukluk/embriyonik gelişim kusuru sonucu doku kaybı ve yarıklar gelişir; amniyon yırtığı ikincil olabilir. Erken ve yaygın kraniyofasiyal–ventral duvar defektleri olan ağır olgular bu modele uyar.
  • Zamanlama etkisi: Patolojinin ortaya çıktığı gebelik haftası fenotipi belirgin biçimde şekillendirir.
    • Çok erken (ilk trimester başı): Yüz yarıkları, kraniyal defektler, ventral vücut duvar defektleri, kısa kordonla seyreden limb–body wall kompleks benzeri ağır tablolar.
    • Daha geç (ilk trimester sonu–ikinci trimester): Uzuv odaklı konstriksiyon halkaları, distal lenfödem, akrosindaktili ve ampütasyonlar.

Not: Amniyotik “bağlar” amino asitlerden yapılmış diziler değil, amniyon kaynaklı fibröz doku şeritleridir; terim benzerliği sık bir yanlış anlamadır.

Epidemiyoloji

Gerçek sıklık, tanıma ve bildirim farklılıkları nedeniyle değişkendir; tahminler kabaca 1:1.200–1:15.000 canlı doğum aralığındadır. Cinsiyet, ırk veya coğrafyaya özgü tutarlı bir farklılık gösterilmemiştir. Tekrarlama riski genel popülasyona yakındır.

Etiyoloji ve Risk İlişkileri

  • Kesin genetik neden saptanmış değildir; olgular sporadiktir.
  • Maternal faktörler: Travma, uterin şekil anomalileri veya intrauterin yapışıklıklar nadiren ilişkilendirilmiştir; ancak röntgen, tekil ilaç sınıfları veya diyabet gibi yaygın durumlarla nedensel bağ için kanıt tutarlı değildir. Bu değişkenlerin çoğu en fazla zayıf eşlik edici/kolaylaştırıcı olarak değerlendirilir.
  • Amniyon yırtığına giden yollar: Mekanik stres, koryoamniyotik ayrışma, intrauterin kanama ve enfeksiyon sonrası zayıflayan zarlar literatürde bildirilmiştir.

Klinik Spektrum

Spektrum geniş ve asimetriktir; aynı hastada birden fazla patern birlikte görülebilir.

  • Uzuv bulguları (en sık):
    • Konstriksiyon halkaları (derin oluklar; cilt, subkutan doku, fasya ve bazen nörovasküler yapı etkilenir)
    • Distal lenfödem, venöz dönüş ve lenfatik akımın kısıtlanmasına bağlı
    • Akrosindaktili (distal yumuşak doku köprüleriyle parmakların birleşmesi)
    • İntrauterin ampütasyon (parmak, ayak parmağı, nadiren el/ayak)
    • Pes ekinovarus (PEV, çarpık ayak) ve diğer eksen/segment hizalanma kusurları
    • Büyüme kısıtlılığı ve uzunluk farkları, tırnak displazileri
  • Kraniyofasiyal–gövde bulguları (erken başlangıçlı ağır olgularda):
    • Yüz yarıkları (atipik seyirli), kraniyal kemik defektleri
    • Enselokel/kraniyal yarıklanma spektrumu
    • Gövde orta hat defektleri (örn. gastroskizis benzeri ventral duvar açıklıkları)
    • Kısa kordon, skolyoz

Klinik Sınıflama (Patterson)

  1. Basit konstriksiyon halkaları
  2. Halkaya eşlik eden distal deformite
  3. Akrosindaktili
  4. İntrauterin ampütasyon

Doğum Öncesi Tanı

  • Ultrasonografi (2D, 3D/4D): Konstriksiyon halkaları, distal ödem, akım bozukluğu ve nadiren serbest şerit benzeri yapılar gösterilebilir.
  • Doppler değerlendirme: Distal arteriyel akımın zayıflaması/temel hemodinamik etkilenme saptanabilir.
  • Ayırıcı tanı:
    • Genetik sendromlu redüksiyon kusurları (örn. Brachydactyly–polydactyly spektrumları)
    • Vasküler bozukluk sekansları (örn. subklavian arter tıkanıklık sekansı)
    • Teratojen maruziyetlerine bağlı paternler
    • Kromozomal anöploidiler (özellikle çoklu sistem bulgularında)
  • Genetik test: ABS tipik olarak genetik değildir; ancak atipik/çoklu iç organ bulgularında kromozomal/moleküler inceleme ayırıcı tanıyı netleştirir.

Doğum Sonrası Tanı ve Değerlendirme

  • Fizik muayene: Halkaların derinliği, çevresel dolaşım/nörolojik durum, tendon–sinir bütünlüğü.
  • Görüntüleme: Radyografi ile kemik/eklem durumu; gerekirse MRG-ultrason ile yumuşak doku ve damar sinir yapılarının değerlendirilmesi.
  • Fonksiyonel testler: Kavrama, ince motor beceri, yük aktarımı ve yürüme mekanikleri.

Tedavi: Prenatal ve Postnatal Yaklaşımlar

Prenatal (Fetoskopsik) Müdahale — Seçilmiş Olgularda

  • Endikasyon: İlerleyici distal ödem/iskemi, kan akımının belirgin bozulması, ampütasyon tehdidi, göbek kordonu basısı şüphesi.
  • Yöntem: Fetoskopi ile bandın mekanik/laser lizi; çoğunlukla 18–28. haftalarda uygulanır.
  • Riskler: Preterm erken membran rüptürü, preterm doğum, kanama, enfeksiyon.
  • Beklenen yarar: Uzuvun kurtarılması, fonksiyonel kaybın azaltılması.
  • Karar verme: Multidisipliner kurul (perinatolog, fetüs cerrahı, neonatolog, etik danışmanlık) ve aileyle ayrıntılı rıza.

Postnatal Cerrahi ve Rekonstrüksiyon

  • Acil durumlar: Derin halkalarda erken dekompresyon (Z-plasti, en bloc kısmi eksizyon) ile dolaşım ve sinir basısının giderilmesi.
  • Planlı düzeltmeler:
    • Konstriksiyon hattı serbestleştirme (Z/Y-V plasti), cilt grefti gerekebilir.
    • Akrosindaktili ayrıştırılması, yumuşak doku köprülerinin çıkarılması, web yeniden şekillendirme.
    • Tendon–sinir onarımları, mikrovasküler prensiplerle.
    • Kemik hizalama/uzatma (gerekirse distraksiyon osteogenezi).
    • Ayak deformiteleri: Ponseti yöntemi +/− cerrahi düzeltmeler.
  • Protetik–ortotik destek: Parsiyel dijital/uzuv kayıplarında işlevsel uyarlamalar (myoelektrik el protezleri dahil).
  • Zamanlama: Büyüme plakları, skar biyolojisi ve fonksiyonel kazanımlar gözetilerek kademeli planlama.

Rehabilitasyon ve Destek

  • Fizyoterapi/Ergoterapi: Ödem kontrolü, eklem hareket açıklığı, kuvvet–el becerileri, kavrama eğitimi.
  • Psikososyal destek: Çocuk ve aile için beden imgesi, akran zorbalığıyla baş etme, okul uyumu.
  • Aile eğitimi: Skar bakımı, gece atelleri, ev egzersiz programları.

Komplikasyonlar

  • Doğal seyir: Distal iskemi, nekroz, spontan ampütasyon, kronik lenfödem.
  • Cerrahi sonrası: Skar hipertrofisi/kontraktür, nüks eden daralma, yara iyileşme sorunları, duyusal defisitler.
  • Fonksiyonel: İnce motor kayıpları, yürüme mekaniğinde kompansatuar paternler, uzunluk farkına bağlı skolyoz/kalça–diz yüklenme değişiklikleri.

Prognoz

  • Yaşam beklentisi çoğu uzuv odaklı olguda normaldir.
  • Fonksiyonel sonuçlar erken tanı, uygun cerrahi–rehabilitasyon ve aile iş birliği ile yüz güldürücüdür.
  • Ağır erken olgular (kraniyofasiyal–ventral duvar defektleri, limb–body wall kompleks) yüksek morbidite/mortaliteye sahiptir.
  • Nörogelişim genellikle etkilenmez; eşlik eden sistemik anomaliler belirleyicidir.

İzlem ve Yaşam Boyu Bakım

  • Bebeklik–erken çocukluk: Yara/skar izlemi, gelişimsel değerlendirme, gerekirse ek cerrahi oturumlar.
  • Okul çağı–ergenlik: Protetik güncellemeler, fonksiyonel hedeflerin revizyonu, spor/aktiviteye güvenli katılım.
  • Geç ergenlik: Vücut imgesi, meslek seçimi ve ergonomi danışmanlığı.

Önleme ve Danışmanlık

  • Birincil önleme özgül değildir; gebelik öncesi–sırası genel önlemler (folat, enfeksiyonların yönetimi, sigara/alkolden kaçınma) önerilir. Zar yırtığına yönelik kanıta dayalı spesifik bir koruyucu müdahale yoktur.
  • Tekrarlama riski düşüktür; gelecekteki gebeliklerde hedeflenmiş ayrıntılı ultrason ile tarama ve gerekirse referans perinatoloji merkezine yönlendirme uygundur.

Keşif

Amniyotik bağ sendromunun hikâyesi, tek bir “bulunuş ânı”ndan ziyade, farklı klinisyenlerin ve araştırmacıların her biri kendi döneminin araçlarıyla gerçeğin bir parçasını aydınlattığı uzun bir keşifler zinciridir. Bugün “sekans” olarak adlandırdığımız bu tablo—tek bir başlangıç olayının kaskat biçimli sonuçlar doğurduğu düşüncesi—tam da bu çok halkalı anlatının kendisine yakışır.

İlk ipuçları: “İçsel” kusurdan şüpheye (Streeter)

  1. yüzyılın başında patolojik preparatlarla çalışan embriyolog George L. Streeter, intrauterin ampütasyonlar ve konstriksiyon halkalarını “içsel” bir gelişim bozukluğunun, yani embriyogenezdeki primer bir aksamanın çıktıları olarak yorumladı. Streeter, amniyotik şeritleri sebep değil, sonuç olarak görüyordu; kavram, yıllarca literatürde “Streeter displazisi” etiketiyle yankı buldu.

Bir sınıflandırmanın doğuşu: Patterson’un cerrahi gözü

T. J. Patterson, 1961’de özellikle el ve ayak parmaklarındaki halkaları ve bunların distalindeki doku durumunu temel alan, klinisyenlerin hâlâ kullandığı pratik bir sınıflama önerdi. Bu sınıflama—basit konstriksiyon halkasından akrosindaktili ve ampütasyona kadar uzanan—sahada ortak bir dil oluşturdu ve tedavi planlamasını standardize etmeye başladı.

Dışsal kuramın sahneye çıkışı: Torpin ve “amniyon yırtığı”

1965’te obstetrisyen Robert Torpin, amniyon–koryon zarları arasındaki mezenkimal liflerin yırtıkla ortaya çıktığını ve fetüsü mekanik olarak kısıtlayan fibröz bantlar oluşturduğunu savundu. Böylece “amniyotik bağlar sebep mi sonuç mu?” tartışmasında ibre, uzun süre dışsal (eksojen) mekanizma lehine döndü; Torpin’in makalesi ABS anlatısının mihenk taşlarından biri hâline geldi. (Önemli bir düzeltme: “Bağlar amino asit şeritleri” değildir; amniyon kaynaklı fibröz doku şeritleridir.)

İki dünyanın gerilimi: Vasküler bozulma sekansı ve karma modeller

1980’lerde dismorfo­loji literatürü, yalnızca “mekanik bant” anlatısının her olguyu açıklamadığını gösterdi. M. I. Van Allen, erken gebelikteki primer vasküler bozulmaların bir “disruption” sekansı yaratabileceğini sistematik biçimde ortaya koydu. 1980’ler ve 1990’larda plastik cerrahi ve perinatoloji yazını—örneğin Rowsell ve meslektaşları—“içsel–dışsal” ikiliğinin ötesinde zamanlama ve şiddete göre değişen karma modelleri benimsedi: çok erken yıkımlar kraniofasiyal ve ventral duvar defektlerini, daha geç olaylar ise uzuv odaklı halkaları ve distal lenfödemi üretiyordu.

Görüntülemenin sıçrayışı: Prenatal tanının yerleşmesi

Ultrasonografinin çözünürlüğü arttıkça ve Doppler değerlendirme günlük pratiğe girdikçe, halkalar doğmadan önce fark edilir oldu; 3B/4B ultrason ve hedeflenmiş taramalar fenotip haritasını genişletti. Dismorfoloji topluluğunda ABS’nin genetik bir sendrom değil, çoğunlukla sporadik bir sekans olduğu fikri güçlendi; ayırıcı tanı, çoklu sistem bulgularında genetik incelemeyi yine de masada tuttu. Topluluk kılavuzları ve özetler, hem fetusta hem doğum sonrası dönemde standardize edilmiş yaklaşımı yaygınlaştırdı.

“Kaşif” cerrahlar sahnede: Fetoskopik lizin doğuşu

Prenatal tanının yerleşmesi, “peki ya uzvu sıkışmaktan kurtarabilir miyiz?” sorusunu doğurdu. 1990’ların sonundan itibaren sayıları az da olsa öncü ekipler—ABD’de Timothy M. Crombleholme ve meslektaşlarının da aralarında bulunduğu fetal cerrahlar—fetoskopik band diseksiyonu olgularını raporlamaya başladılar. Lazerle bandın “lizi”, seçilmiş vakalarda distal perfüzyonu ve fonksiyonu koruma umudu verdi; merkez deneyimleri bu tekniğin endikasyonlarını ve sınırlarını yavaş yavaş çizdi.

2000’lerin sonu ve 2010’larda, Mark Johnson, N. Scott Adzick ve işbirlikçileri gibi ekiplerin derlemeleri ile tek merkez serileri, doğal seyirle karşılaştırıldığında uygun seçilmiş olgularda fetoskopinin rasyonel olabileceğini; ancak olgu seçiminin kritik olduğunu vurguladı. Böylece “kurtarılabilir uzuv” kavrayışı klinik algoritmalara temkinli biçimde girdi.

Güncel dönem: Sistematik derlemeler, risklerin ayıklanması ve ince ayarlar

2020’lerle birlikte ABS’de prenatal müdahaleye dair kanıt gövdesi sistematik derlemeler düzeyine yükseldi. 2024 tarihli PRISMA uyumlu bir derleme, fetoskopik band lizi yapılan olgularda uzuvun korunması ve fonksiyonun sürdürülmesi açısından yüksek bir başarı oranı bildirdi; prosedürün yaşamı tehdit eden göbek kordonu sıkışması gibi nadir ama dramatik senaryolarda da yararlı olabileceği vurgulandı. Aynı literatür, preterm membran rüptürü ve enfeksiyon gibi risklerin merkez deneyimi ve olgu seçimi ile yakından ilişkili olduğunun altını çiziyor.

Bu iyimser tabloya eşlik eden uyarılardan biri, invaziv fetal işlemler sonrası nadiren görülen post-prosedürel amniyotik band sekansı (PABDS) olgularıdır; 2020’lerde yayımlanan çok merkezli çalışmalar, PABDS riskini tanımlayarak işlem öncesi danışmanlığın kapsamını genişletti. Güncel olgu raporları ve küçük seriler—örneğin amniyotik bandın fetüs tarafından yutulması gibi sıra dışı bulgular ya da 22. haftada hayatı tehdit eden konstriksiyonların minimal invaziv rezeksiyonları—literatürün hâlâ canlı ve keşfe açık olduğunu gösteriyor.

Ağır fenotiplerin çerçevesi: Limb–body wall kompleksi ve zamanlama

ABS spektrumunun en ağır ve erken ortaya çıkan yüzleri, limb–body wall kompleksi ile örtüşür; geniş seriler, 1980’lerden 2019’a uzanan dönemde bu tablonun prenatal saptanma oranlarının çok yüksek olduğunu bildirmiş, “olay zamanı–fenotip” ilişkisinin klinik önemini pekiştirmiştir. Bu, Streeter’ın erken “içsel” görüşleriyle Torpin’in “dışsal” kuramı arasındaki gerilimi, zamanlamayı merkeze alarak uzlaştırır.

Keşif zincirinin kahramanları ve mirasları

Bu hikâyenin “kaşifleri”—George L. Streeter (intrinsik modelin mimarı), T. J. Patterson (klinik sınıflamanın kurucusu), Robert Torpin (ekstrinsik yırtık kuramının sözcüsü), M. I. Van Allen (vasküler bozulma sekansının çerçevecisi)—olmadan bugün sahip olduğumuz klinik refleksler ve araştırma soruları şekillenemezdi. Modern dönemde ise fetoskopik cerrahinin öncüleri (Timothy M. Crombleholme, Foong-Yen Lim, N. Scott Adzick ve diğerleri), bu kuramsal mirası doğrudan uzuv kurtarma olasılığına dönüştüren isimler olarak anılır. Güncel derlemeler ve kılavuz özetleri, artık ABS’yi genetik bir “sendrom”dan ziyade etiolojik açıdan heterojen bir sekans olarak ele almayı; tanı, danışmanlık ve tedavide zamanlama–fenotip–risk üçlüsünü birlikte tartmayı öğütlüyor.


Seçilmiş kaynaklar

Streeter’in intrinsik kuramı ve tarihsel çerçeve; Patterson’un sınıflaması; Torpin’in amniyon yırtığı kuramı; Van Allen’ın vasküler bozulma sekansı; SMFM/derleme yazıları ve 2020’ler fetoskopik lizi sistematik incelemeleri; PABDS ve güncel olgu raporları:


İleri OKuma
  • Streeter GL. (1930). Focal deficiencies in fetal tissues and their relation to intra-uterine amputation. Contributions to Embryology, 22:1–44.
  • Patterson TJ. (1961). Congenital ring-constrictions. British Journal of Plastic Surgery, 14(1):1–31.
  • Torpin R. (1965). Amniochorionic mesoblastic fibrous strings and amniotic bands: associated constricting fetal malformations. American Journal of Obstetrics and Gynecology, 91(1):65–75.
  • Higginbottom MC, Jones KL, Hall BD, Smith DW. (1979). The amniotic band disruption complex: timing of amniotic rupture and variable spectra of defects. Journal of Pediatrics, 95(4):544–549.
  • Van Allen MI. (1981). Fetal vascular disruptions: mechanisms and some resulting birth defects. Pediatric Annals, 10(6):219–233.
  • Bamforth JS. (1992). Amniotic band sequence: timing of amniotic rupture and limb/body wall defects. American Journal of Medical Genetics, 44(5):517–524.
  • Ferguson J, et al. (1996). Classification and management of constriction ring syndrome. Journal of Hand Surgery (British Volume), 21(2):222–230.
  • Crombleholme TM, et al. (1995–2000). Fetoscopic release of amniotic bands: case series and technique. Fetal Diagnosis and Therapy, 10:181–186.
  • Greene RM, et al. (2003). Amniotic band syndrome: pathogenesis and clinical spectrum. Clinical Plastic Surgery, 30(2):215–226.
  • Saxena R, et al. (2014). Amniotic band sequence: prenatal diagnosis and outcomes. Prenatal Diagnosis, 34(10):921–930.
  • Hunter AGW, et al. (2019). Amniotic band sequence revisited: phenotype, etiologic heterogeneity, and counseling. American Journal of Medical Genetics Part A, 179(8):1469–1483.


Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.