1. Genel Bilgi

Ortak karotis arter (arteria carotis communis), baş-boyun bölgesine ana kan akımını sağlayan büyük ve elastik yapılı bir atardamardır. Vücudun her iki yanında birer adet bulunur. Sağ ve sol ortak karotis arter, orijinleri bakımından farklıdır: sağ taraf brakiosefalik trunkustan, sol taraf doğrudan aortik arkustan çıkar. Her iki arter boyun bölgesinde tiroid kartilajının üst kenarı seviyesinde, karotis sinüsü adı verilen genişleme bölgesinde bifurkasyona uğrar. Ortak karotis arter, histolojik olarak elastik liflerce zengin olup dış (ECA) ve iç karotis arter (ICA) dallarına ayrılarak yüz-boyun ile beyin yüzeyleri ve orbitayı besler. Karotis sinüsündeki baroreseptörler kan basıncını düzenlemede rol oynar ve arterin boyundaki nabzı, ventilasyon-kardiyo-canlandırmada önemli bir muayene noktasıdır.

  • Elastik yapı: Büyük elastik arterlerdendir; baş-boyun bölgesine ana kan akımı sağlar.
  • Sağ/Sol köken: Sol ortak karotis arter aortik arkustan, sağ taraf brakiosefalik trunkustan kaynaklanır.
  • Bifurkasyon: Boyun ortasında tiroid kıkırdağı seviyesinde iki kola ayrılır (iç ve dış karotis).
  • Beslediği alan: Dış karotis yüz ve boyun dokularını, iç karotis beyin hemisferlerini ve orbitayı besler.

2. Embriyolojik Köken ve Menşei

Ortak karotis arterlerin embriyolojik gelişimi başlıca üçüncü brankiyal ark ile ilgilidir. Üçüncü aortik ark, hem her iki ortak karotis arterin hem de internal karotidin proksimal segmentlerini oluşturur. Sağ ve sol taraf için farklı ek oluşumlar rol oynar: Sağ brakiosefalik trunkus, aortik kesecik (sağ boynuz) ve sağ dördüncü arkın katkısıyla gelişir; bu nedenle sağ ortak karotis arter, brakiosefalik trunkun bir devamı olarak ortaya çıkar. Sol tarafta ise sol dördüncü ark, sol aort yayı’nın medial kısmını oluşturur; sol ortak karotis arter, sol aortik arkus’tan doğarak sistemik dolaşıma katılır. Bu embriyolojik düzenlemeler sonucunda sol CCA doğrudan aortta, sağ CCA ise brakiosefalikten ayrılır.

  • 3. brankiyal ark: Ortak karotisin proksimal kısmını oluşturur; iç karotidin başlangıcı da bu ark kökenlidir.
  • Sağ CCA: Sağ aortik kesecik boynuzu brakiosefalik arteri (sağ subklaviyan + sağ CCA) oluşturur; dolayısıyla sağ CCA brakiosefalik trunktan çıkar.
  • Sol CCA: Sol dördüncü ark sol aort yayı’nın bir parçasını oluşturur ve böylece sol CCA aortik arkustan kaynaklanır.
  • Aort keseciği: Sağ boynuz brakiosefalik arter, sol boynuz sol aortun proksimal segmenti olur.

3. Anatomik Seyir

Ortak karotis arterler boynun kökünden yukarı doğru seyrederek tiroid kıkırdağı hizasında bifurkasyona ulaşır. Sağ CCA, brakiosefalik trunkustan sağ sternoklaviküler eklem arkasından başlar; sol CCA ise aortik arkustan yukarı çıkarak sol sternoklaviküler eklem hizasına gelir. Her iki arter boyunda trakea ve özofagusun lateralinden yukarı tırmanır ve derin servikal fasyanın karotis kılıfı içinde seyreder. Boynun ön-yan bölgesinde, sternokleidomastoid kasının arkasında yer alır. Yaklaşık C4 (tiroid kartilajı üst sınırı) seviyesinde dış ve iç karotise ayrılır. Bu seyir boyunca ortak karotisin komşulukları, vena jugularis interna (lateralde) ve nervus vagus (posterior) gibi önemli yapılardır.

  • Orijin–bifurkasyon: Sağ ortak karotis sağ brakiosefalikten, sol sol aortik arkustan başlar ve boyun boyunca C4 seviyesine kadar yükselir. Genellikle üst tiroid kıkırdağı seviyesinde iki kola ayrılır.
  • Komşuluklar: Boyun içinde karotis kılıfında seyreder; aralarında nervus vagus, lateralinde iç juguler ven yer alır.
  • Tekrar eden anatomi: Karotis üçgeninde, arterin yüzeyinde ansa servikalis (C1–C2 kökenli sinir ağı) seyreder. Arterin arkasında servikal sempatik zincir bulunur.

4. Karotis Kılıfı ve Komşuluklar

Ortak karotis arter, derin servikal fasya kaynaklı fibröz bir kesede, karotis kılıfı içinde seyredilir. Bu kılıfın içerdiği ana yapılar, arterin medialine arteria carotis communis, lateraline vena jugularis interna ve ikisinin arasında nervus vagus (X. kranial sinir) düzlemidir. Karotis üçgeninde arterin üst yüzeyinde ansa servikalis (C1–C2 köklerinden oluşan sinir ağı) bulunur; bu halkayı sternokleidomastoid kasının tendonları örter. Arterin posterior yüzü boyunca servikal sempatik zincir uzanır. Ayrıca karotis aralığına gelen tiroid venöz dallar (üst ve orta tiroid venleri) arterin ön yüzeyinden geçerek vena jugularisa açılır. Bu sinir ve damar ilişkileri, cerrahi girişimler açısından önem taşır.

  • Kılıf içeriği: Ortak karotis arter (medial), vena jugularis interna (lateral) ve nervus vagus bir arada seyreder.
  • Sinir ilişkileri: Karotis üçgeninde arterin önünde ansa servikalis (C1–C2) bulunur. Arterin derininde ve arkasında üst servikal sempatik zincir yer alır.
  • Damar ilişkileri: Üst tiroid ven ve orta tiroid ven gibi yüzeyel venler, damarları arterin üzerinde çaprazlar. Bu venöz ağı, iç jugular vene bağlanır.

5. Bifurkasyon ve Sonlanış

Ortak karotis arter genellikle tiroid kıkırdağının üst kenarı hizasında bifurkasyona uğrar. Bu noktaya karotis sinüsü denir; burada arter belirgin bir genişleme (bulbus) gösterir. Sinüste arterin duvarında baroreseptörler bulunur, bunlar kan basıncı duyusunu vagus ve glossopharyngeal sinire iletir. Bifurkasyonun hemen arkasında, arterler arası bindirilmiş ovala benzeyen bir yapı olan carotis bedeni (glomus caroticum) yer alır. Carotis bedeni kanda oksijen, karbondioksit ve pH değişikliklerini algılayan kemoreseptörleri içerir ve kalpte solunum merkezlerini uyarır. Bifurakasyonda ortak karotis iki dala ayrılır: Dış karotis arter (ECA) daha yüzeyel yapıları (yüz, boyun kasları, beyin zarları) beslerken, iç karotis arter (ICA) kafatasına girerek beyin hemisferleri ve göz küresi içini besler. İç karotisten boyunda dallar çıkmaz, dış karotise ise birkaç dallanma (örneğin superior tiroid arter) katılır.

  • Bifurkasyon seviyesi: Genellikle tiroid kartilajı üst sınırında (C4 düzeyi) gerçekleşir. Bazı varyantlarda bifurkasyon daha yukarı veya aşağıda olabilir.
  • Sonlanış: Ortak karotis, dış ve iç karotis arter olarak sonlanır. İç karotis beyni, dış karotis boyun-yüz dokularını besler.
  • Carotis bedeni: Bifurkasyonun arkasında oval bir karotis bedeni (glomus carotidum) yer alır; bu yapının kemoreseptörleri kan O₂/CO₂/pH seviyesini merkezi sinir sistemine iletir.

6. Varyant Anatomiler

Ortak karotis arter anatomisinde çeşitli bireysel varyasyonlar görülebilir. Örneğin, normalde C4 seviyesinde bifurkasyona uğrayan arterin bazı vakalarda daha alt seviyelerde (boyun cevheri yönünde) bifurke olması bildirilmiştir. Ayrıca bir nadir varyant olarak vertebral arterin subklavyan yerine ortak karotis arterden doğduğu vakalar olmuştur. İç karotid arterin yokluğunda ipsilateral CCA çapı oldukça dar (hipoplastik) olabilir; bu durum iç karotis agenesisine işaret edici bir bulgu olarak kabul edilir. Bunların dışında, sol CCA’nın brakiosefalik trunk ile ortak kökten çıkması (bikarotid trunkus) gibi varyant köken bağlantıları veya nadiren trifurkasyon (ek bir dalın ayrılması) gibi farklılıklar görülebilir. Bu varyasyonlar cerrahi ve görüntüleme açısından önemlidir.

  • Bifurkasyon varyasyonları: Ortak karotis çoğunlukla C4 civarında dalalansa da, daha distal seviyede bifurkasyona rastlanabilir.
  • Hipoplazi/Aplazi: İç karotis arter yokluğunda veya daralmışsa, ipsilateral CCA hipoplastik olabilir. Bu durum genellikle ICA agenesisine işaret eder.
  • Atipik çıkışlar: Çok nadir olarak, vertebral arter ortak karotis arterden çıkabilir (genellikle ipsilateral subklaviyen arter anomaliyle birlikte görülür).
  • Diğer varyantlar: Bikarotid trunkus (her iki CCA’nın tek kökten çıkması), CCA yokluğu veya odağında ekstra dallanma gibi farklı konfigürasyonlar da tanımlanmıştır.

Keşif

Ortak Karotid Arterin Tarihi Keşfi

Ortak karotid arterin anatomisi, tıp ve anatomi literatüründe uzun bir tarihsel gelişim sürecine sahiptir. Antik çağlardan modern tıbba kadar, bu önemli damar yapısının keşfi ve fonksiyonları hakkında yapılan araştırmalar, zaman içinde daha derinlemesine anlaşılmaya başlanmıştır. Bu tarihsel keşif sürecini, önemli bilim insanlarının katkıları ve ilerleyen tıbbi tekniklerin etkisiyle detaylandırabiliriz.

Antik Çağ ve Erken Anatomi Çalışmaları

İlk anatomik gözlemler, antik Yunan’dan ve Mısır’dan gelmektedir. Hippocrates (MÖ 460–370), vücut anatomisine dair ilk sistematik gözlemleri yapmaya çalışan bir figürdür, ancak karotis arterlerinin ayrıntılı keşfi bu dönemde gerçekleşmemiştir. Aristoteles (MÖ 384–322) de bazı damarları ve kalp fonksiyonlarını incelemiş olsa da, karotisin keşfi ve işlevi hakkında herhangi bir net bilgiye sahip değildi. Antik Mısır’da yapılan mumyalama işlemleri, damar yapıları hakkında bazı ipuçları vermiştir, ancak bu yapılar genellikle vücudun genel anatomik anlayışından daha çok sembolik bir şekilde incelenmiştir.

Orta Çağ ve Rönesans Dönemi

Orta Çağ’da anatomi üzerindeki çalışmalar, genellikle Antik Yunan ve Roma’dan alınan bilgilerle sınırlıydı. Ancak, Andreas Vesalius (1514–1564) gibi bilim insanları, Rönesans dönemi boyunca anatomiye büyük katkılar yapmıştır. Vesalius, De humani corporis fabrica adlı eserinde ilk kez insan vücudunun detaylı çizimlerini yaparak, arterlerin ve damarların doğru bir şekilde tanımlanmasına öncülük etmiştir. Ancak, karotid arterin fonksiyonu ve bölünme noktaları hakkında bilgi sınırlıydı. Vesalius, karotisin işlevini ve yapısını, modern anatomiye yaklaştıran ilk adımları atmıştır.

16. Yüzyıl: Karotid Arterin Keşfi

  1. yüzyılda, anatomik bilgiler hızla ilerlemeye başladı. Bu dönemde, William Harvey (1578–1657) kan dolaşımının devrimsel keşfini yaparak, karotid arterlerin kan taşıyan damarlar olduğunu ortaya koydu. Harvey, kanın vücutta tek yönlü olarak hareket ettiğini ve kalpten pompalanan kanın arterler aracılığıyla dağıldığını ilk kez sistematik bir şekilde açıklamıştır. Harvey’in bu keşfi, karotis arterinin vücutta kan taşıma işlevini anlamada büyük bir adım olmuştur.

17. Yüzyıl ve Sonrası: Detaylı Anatomik Çalışmalar

René Descartes (1596–1650) ve Marcello Malpighi (1628–1694) gibi bilim insanları da kan damarlarının daha detaylı işlevini ve yapısını araştırmışlardır. Malpighi, mikroskobik anatomiye katkı sağlayarak kan damarlarının yapısal detaylarını keşfetmiştir. Ancak karotid arterin dallanma noktaları ve fonksiyonel özellikleri, yalnızca 18. yüzyılda daha ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır.

19. Yüzyıl: Karotid Sinüs ve Bifurkasyonun Keşfi

  1. yüzyıl, anatomik bilgilerin büyük ölçüde evrildiği bir dönemi işaret eder. Charles Bell (1774–1842) ve John Hunter (1728–1793) gibi anatomistler, karotid arterin işlevi üzerine daha detaylı gözlemler yapmışlardır. Bell, sinir sistemi üzerine yaptığı çalışmalarla karotisin, beyinle olan bağlantısını ve duyusal yollarını keşfetmiştir. Aynı zamanda, karotis sinüsü (karotid arterin bifurkasyonundaki genişleme) üzerine yaptığı araştırmalarla, bu yapının kan basıncının düzenlenmesindeki rolünü vurgulamıştır.

Bifurkasyonun tanımlanması ve arterin iki ana dala ayrılması da bu dönemde daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Hunter’ın da katkılarıyla, karotisin beyinle olan ilişkisi ve arterin damar yapısının fonksiyonu daha iyi incelenmiştir.

20. Yüzyıl: Modern Anatomi ve Klinik Gelişmeler

  1. yüzyılda, angiografi gibi görüntüleme tekniklerinin gelişmesiyle birlikte, karotid arterin anatomisi daha detaylı bir şekilde haritalanabilmiştir. Bu dönemde, kateterizasyon ve dijital görüntüleme yöntemleri, cerrahların ve tıp uzmanlarının arterlerin tam yapısını ve işlevini daha iyi anlamalarına olanak sağlamıştır. Ayrıca, karotid arterin klinik önemi arttıkça, özellikle karotis arter stenozu ve karotis cerrahisi üzerine yapılan çalışmalar da artmıştır. Bu dönem, karotis arterin daha iyi anlaşılması ve çeşitli kardiyovasküler hastalıkların tedavisinde önemli bir aşama olmuştur.

21. Yüzyıl: Yeni Araştırmalar ve Teknolojik İlerlemeler

Günümüzde, yüksek çözünürlüklü ultrasonografi, manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ve bilgisayarlı tomografi (CT) gibi modern görüntüleme teknikleri sayesinde, ortak karotid arterin ve dallarının anatomisi daha ayrıntılı bir şekilde incelenebilmektedir. Karotid arterin rolü, sadece beyinle değil, aynı zamanda periferik damar hastalıkları ve kalp hastalıkları açısından da kritik bir öneme sahiptir. Ayrıca, bu araştırmaların doğruluğu ve pratikteki kullanımı, kardiyovasküler hastalıkların erken teşhis ve tedavisinde önemli bir adım olmuştur.



İleri Okuma
  1. Vesalius, A. (1543). De humani corporis fabrica. Basel: Andreas Vesalius.
  2. Harvey, W. (1628). Exercitatio Anatomica de Motu Cordis et Sanguinis in Animalibus. Frankfurt: Andreas Rudolfus.
  3. Descartes, R. (1637). Discours de la méthode. Leiden: Jan Maire.
  4. Harvey, W. (1651). The Anatomical Exercises on the Motion of the Heart and Blood in Animals. Frankfurt: Andreas Rudolfus.
  5. Malpighi, M. (1687). De Viscerum Structura. Amsterdam: Joannem Janssonium.
  6. Hunter, J. (1788). The Works of John Hunter. London: Longman, Hurst, Rees, Orme, and Brown.
  7. Bell, C. (1821). The Anatomy and Philosophy of Expression. London: Longman, Hurst, Rees, Orme, Brown, and Green.
  8. Kau T, Sinzig M, Gasser J, Lesnik G, Rabitsch E, Celedin S, Eicher W, Illiasch H, Hausegger KA (2007). Aortic Development and Anomalies. Seminars in Interventional Radiology, 24(2):141–152.
  9. Kaya O, Dogan BT, Dogan S (2014). Ipsilateral Common Carotid Artery Hypoplasia: An Important Clue in Internal Carotid Artery Agenesis. Case Reports in Radiology (2014):Article ID.
  10. Patil C, Kollu R, Reddy M (2022). Right Vertebral Artery Arising from Ipsilateral Common Carotid Artery with Aberrant Right Subclavian Artery Stenosis: A Rare Variant. Cureus, 14(6):e25566.
  11. Sethi D, Gofur EM, Munakomi S (2023). Anatomy, Head and Neck: Carotid Arteries. StatPearls Publishing (StatPearls [Internet]).
  12. O’Leary C, Sixtus R (2023). Common Carotid Artery: Anatomy. Kenhub (internet kaynağı).