Yapılan bir araştırma, düzenli çay tüketiminin atardamar sertleşmesini önlediğini gösteriyor. Kalpteki atardamar sertleşmelerinin ömrün kısalmasına ve kalp – damar hastalıklarına sebep verdiği biliniyor.
Çin’de yürütülen ve düzenli veya düzensiz bir şekilde çay tüketen insanlar üzerinde yürütülen çalışmada, 6 yıldan fazla süredir düzenli çay tüketen insanlarda atardamar duvarı kalınlaşmasının ve esneklik kaybının en az düzeyde olduğu gözlemlendi. Çay tüketiminin kalp sağlığına yararını gösteren verilere bu da eklendi.
Çin’deki Wuyishan Belediye Hastanesi’nden kardiyolog Qing-fei Lin gözetiminde çalışan bir doktor grubu, Fujian vilayetinde yaşları 40-75 arasında değişen 5,006 kişiyi inceledi. Düzenli içiyor olma kriteri, son 12 ay içinde haftada en az 1 kez çay içmiş olmak olarak belirlendi. 5,006 kişiden 1,564’ü bu kritere uyduklarını belirtti. Denekler, 10 yıldan uzun süredir düzenli olarak çay içenler, 6 – 10 yıldır düzenli içenler, 1 – 5 yıldır düzenli içenler ve düzenli içmeyenler olarak 4 gruba ayrıldı.
Araştırmacılar, kalbin çevresel ve ana atardamarında sertleşmeyi belirlemek için ba-PWV (atardamar sertliği ölçümü) ölçtü. Ölçümlerde farklı yaşam tarzlarına göre düzenlemeleri yaptıktan sonra, düzenli çay tüketimi arttıkça ortalama ba-PWV’nin azaldığını, yani atardamar sertliğinin azaldığını gözlemlediler.
Atardamar sertliği, kalp yetmezliği ve kalp krizi dahil, birçok kalp-damar hastalığının ve hatta erken ölümün habercisi olarak biliniyor. Kalbin normal koşullarda yorulmadan çalışabilmesi kan akışının kolaylığına bağlı; bunun için de atardamarların mümkün olduğunca yumuşak olması gerekli. Araştırma ekibinin Journal of the American College of Nutrition’daki yorumları şöyle:
“Düzenli çay tüketimi, özellikle 6 yıldan uzun süredir günde 10 gramdan fazla tüketen kişilerde atardamar sertleşmesine karşı koruyucu bir etki oluşturuyor.”
Araştırmacılar, bu koruyucu etkinin atardamarlardaki endotel hücrelerinin çayda bolca bulunan kateşin (bir flavonoid türü) isimli kimyasallarla tepkimeye girmesiyle oluştuğunu düşünüyor. Northwestern Üniversitesi’nden önleyici kardiyolog Stephen Devries, Quartz’dan Deena Shanker’a şöyle bir yorumda bulundu:
“Çayda bulunan flavonoidler damarları rahatlatmaya yardımcı oluyor. Kateşinler, azot oksit salarak atardamarların daha yumuşak olmasını sağlıyor.”
Journal of the American College of Nutrition’da yayınlanan çalışma, bölgesel oluşuyla ve deneye katılanların dürüstlüğüyle kısıtlanmış da olsa, dünyanın dört bir yanından çalışmalarla paralel sonuçlar veriyor. Bu konuda Virginia Sağlık Üniversitesi’nden Angela Taylor’un Shanker’a söyledikleri şöyle:
“Bir toplum için faydalı olan bir şey, başka bir toplum için olmayabilir, fakat çayla ilgili çalışmalar neredeyse tüm etnik kökenlerle yapıldı.”
2014’ün başlarında, Tayvanlı araştırmacılar bir yıl boyunca günde bir bardak çay içmenin atardamar sertleşmesini azalttığını PLOS ONE’da sundu. American Journal of Clinical Nutrition tarafından 2013’te yürütülen bir çalışma, düzenli çay tüketiminin kalp krizi riskini düşüreceği sonucuna vardı. 2007’de Amerikalı araştırmacılar yaptıkları çalışmada çay bazlı kateşinlerin kalp yapısını 2 saat gibi bir sürede bile düzenleyebildiği sonucuna vardı. Yakın zamanda European Journal of Epidemiology’de yayınlanan ve 856,206 kişiyi kapsayan 24 çalışmayı ele alan bir meta analizin sonuçları şöyle oldu:
“Çay tüketimindeki artış; koroner kalp hastalıkları, kardiyak ölüm, kalp krizi, serebral enfarktüs, intraserebral kanama ve toplam ölüm risklerinde düşüşü beraberinde getiriyor.”
Besinlerdeki farklı flavonoid türlerinin sağlığımızı nasıl etkilediği konusunda bilmediğimiz pek çok şey var. Ancak kalbiniz için iyi bir şeyler yapmak istiyorsanız haftada bir veya iki bardak çay, gayet iyi bir seçenek olacaktır.
 
Düzenleyen: Osman Öztürk (Evrim Ağacı)
 
Kaynak:
  1. ScinceAlert
  2. Qing-fei Lina, Chang-sheng Qiu MD, PhDb, Sai-lan Wang MDc, Li-fang Huang MDc, Zhi-yuan Chen MDc, Yun Chen MDc & Gang Chen MD, PhDd A Cross-sectional Study of the Relationship Between Habitual Tea Consumption and Arterial Stiffness Journal of the American College of Nutrition Published online: 28 Dec 2015 DOI:10.1080/07315724.2015.1058197