Etimoloji ve Kavramsal Çerçeve

“Feohifomikoz” terimi, Yunanca phaios (koyu, isli), hyphē (iplik, hif) ve mykosis (mantar enfeksiyonu) sözcüklerinden türetilmiştir. Bu adlandırma, patolojik örneklerde görülen kahverengi-siyah pigmentli (dematiyöz) septalı hiflerin ve zaman zaman maya-benzeri hücrelerin varlığını doğrudan işaret eder. Morfolojik olarak aynı “dematiyöz” fenotipi paylaşan farklı cins ve türleri bir araya getiren sendromik bir şemsiye tanımdır; bu yönüyle tek bir taksonu değil, pigmente mantarların neden olduğu heterojen bir enfeksiyonlar spektrumunu kapsar.

Tarihçe ve Sınıflandırma Mantığı

Pigmente mantarların neden olduğu hastalıklar, erken mikoloji literatüründe sıklıkla kromoblastomikoz ve eumisetom ile iç içe anlatılmıştır. Terminoloji, histopatolojik kalıplara göre belirginleşmiştir:

  • Kromoblastomikoz: Sklerotik (Medlar) cisimcikler ile tanınır.
  • Eumisetom: Taneli/granüler drene materyal (“grains”) ile karakterizedir.
  • Feohifomikoz: Doku kesitlerinde sklerotik cisimcik yoktur; bunun yerine pigmentli septalı hifler ve/veya maya-benzeri hücreler görülür.

Bu ayırım, hem tanısal yaklaşımı hem de tedavi stratejilerini yönlendirdiğinden klinik pratikte kritik önemdedir.

Epidemiyoloji, Ekoloji ve Evrimsel Bağlam

Dematiyöz mantarlar kozmopolit saprofloradır; toprakta, çürüyen bitki materyalinde, kompostta, odunsu substratlarda ve tatlı/denizel sularda yaşarlar. Bu ekolojik nişlerde maruz kaldıkları UV, oksidatif stres, ısı dalgalanmaları ve kuraklık, hücre duvarı melanini (çoğu türde DHN-melanin biyosentez yolu) gibi koruyucu özelliklerin evrimini teşvik etmiştir. Melanin, reaktif oksijen türlerini söndürme, metal iyon bağlama ve hücresel hedeflere ilaç penetrasyonunu azaltma kapasitesiyle çevresel stres toleransını ve konağa girişte virülansı artırır. İnsan enfeksiyonu çoğunlukla travmatik inokülasyon (diken, kıymık, toprak kontaminasyonu) veya spor inhalasyonu yoluyla gelişir; endemik sınırlamalar belirgin değildir, fakat tarım, bahçıvanlık, ormancılık ve su ile temas içeren meslekler/aktiviteler maruziyeti artırır.

Etken Ajanlar ve Taksonomik Çeşitlilik

Feohifomikoza; Alternaria, Bipolaris, Curvularia, Exophiala, Fonsecaea, Rhinocladiella, Cladophialophora, Lomentospora (önceki Scedosporium boyutu ile ilişkili taksonlar), Aureobasidium ve daha pek çok cins/tür yol açabilir. Klinik kökenli izolatlardaki çeşitlilik, bulguların “tür-spesifik” olmaktan ziyade “ekolojik fırsatçılık” ve konağın bağışıklık durumu ile belirlendiğini düşündürür. Bazı türler termotolerans ve nörotropizm (ör. Cladophialophora bantiana) gibi özelliklerle özellikle serebral tutulum yapmaya meyillidir.

Patojenezin Ana Hatları

  • Melanin: Nötrofil ve makrofaj oksidatif patlamasına direnç, lizozomal enzimlere karşı koruma, antifungallerin hedefe erişimini azaltma.
  • Hücre Duvarı Mimarisi: Kalınlaştırılmış duvar, lipit zenginliği ve pigment birikimi ile immün tanınmanın maskelemesi.
  • Termotolerans: 37 °C (ve üzeri) büyüme kapasitesi, derin doku ve SSS tutulumunu kolaylaştırır.
  • Enzimatik Envanter: Proteazlar, lipazlar ve esterazlar doku invazyonunu kolaylaştırır.
  • Konak Yanıtı: Hücresel immünite (özellikle nötrofiller ve makrofajlar) başattır; granülopeni, kortikosteroid kullanımı, solid organ/nakil, ileri HIV, hematolojik malignite ve biyolojik ajanlar ile immünsüpresyon risk artışı yaratır.

Bulaşma ve Enfeksiyon Yolları

  1. Travmatik implantasyon: Diken/bitki kıymığı, toprakla kontamine kesiler—en sık yol.
  2. İnhalasyon: Özellikle sinopulmoner tutulum; nadiren dissemine hastalık öncesi portal.
  3. Nosokomiyal/iatrojenik: Kateter, protez, anastomoz hattı gibi yabancı cisimlerde biyofilm benzeri kolonizasyon.

Klinik Sunumun Spektrumu

Feohifomikoz tek bir hastalık değil, fenotipler kümesidir. Başlıca klinik kategoriler:

1) Kutanöz ve Subkütan Enfeksiyonlar

  • Nodül, papül, verrüköz plak, zamanla ülserasyon ve kabuklanma; bazen fistülleşme.
  • Kistler ve apseler: Özellikle el/ayak, önkol, diz çevresi; travma öyküsü sıktır.
  • Sinüs/atılım yolları: Drene koyu materyal; ancak eumisetom gibi “grain” içermez.

2) Sinüzit ve Rinoloji

  • Tekrarlayan konjesyon, rinore, yüz ağrısı; polipoid mukoza. Bipolaris/Curvularia/Alternaria etken olabilir. Radyolojide opakite, mukosel, bazen kemik erozyonu.

3) Pulmoner Tutulum

  • Öksürük, göğüs ağrısı, dispne, nadiren hemoptizi; nodül, kavite, “fungus topu” benzeri odaklar. Yapısal akciğer hastalığı ve immünsüpresyon eşlik edebilir.

4) Santral Sinir Sistemi

  • Serebral apse(ler), baş ağrısı, fokal nörolojik defisit, nöbet; hematolojik yayılım veya direkt kontinuitesi olabilir. Mortalite ve sekel oranları yüksektir.

5) Derin Organ/Dissemine Hastalık

  • Yumuşak doku, eklem, kemik, endokard, periton, renal veya oküler tutulum; sıklıkla immünsüpresyon zemininde.

Kromoblastomikoz ile Temel Farklılıklar

  • Histopatoloji:
    • Kromoblastomikoz: Sklerotik (Medlar) cisimcikler patognomoniktir.
    • Feohifomikoz: Pigmentli septalı hifler ve/veya maya-benzeri hücreler, sklerotik cisimcik yok.
  • Klinik:
    • Kromoblastomikoz: Daha çok kronik, lokalize, verrüköz deri lezyonları.
    • Feohifomikoz: Kutanözden SSS’ye uzanan geniş spektrum; kist/apse sıktır.
  • Etken Yelpazesi: Kromoblastomikozda birkaç cins baskınken, feohifomikozda daha geniş taksonomik çeşitlilik görülür.

Tanı Yaklaşımı (Sistematik)

  1. Klinik Şüphe ve Örnekleme
    • Deri/subkutan kitlelerde insizyonel biyopsi; kistik lezyonda duvar ve içerik birlikte.
    • Pulmoner tutulumda BAL, biyopsi; sinüzitte endoskopik örnek.
  2. Histopatoloji
    • H&E: Kahverengi pigmente, septalı hifler; maya-benzeri tomurcuklanan hücreler görülebilir.
    • GMS (Grocott) ve PAS: Hiflerin vurgulanması.
    • Fontana–Masson: Melanin varlığının gösterimi (tanıyı destekler).
    • Sklerotik cisimciklerin yokluğu feohifomikoz lehinedir.
  3. Mikoloji ve Kültür
    • Sabouraud dekstroz agar vb. ortamda pigmente koloni; mikromorfoloji ile cins/tür yönelimi.
    • MALDI-TOF MS: Hızlı ön tanımlama (kütüphaneye bağımlı).
    • Moleküler tanı: ITS rDNA, D1/D2 LSU sekanslama; karmaşık komplekslerde netleştiricidir.
  4. Görüntüleme
    • BT/MRG: Kist/apse duvarı, çevresel ödem, kemik invazyonu; cerrahi planlama ve yaygınlık değerlendirmesi.
  5. Seroloji/Biyobelirteçler
    • (1→3)-β-D-glukan ve galaktomannan genellikle sınırlı yarara sahiptir; türler arası değişkenlik yüksektir.
  6. Diferansiyel Tanı
    • Kromoblastomikoz, eumisetom, aspergilloz, mukormikoz, nokardiyoz, tüberküloz, atipik mikobakteriler, sarkoidoz, kut. leishmaniasis. Histopatolojik desen ve kültür/moleküler tanımlama belirleyicidir.

Tedavi: İlkeler ve Uygulama

Tedavi lokalizasyon, yaygınlık, etken tür ve konak bağışıklığına göre bireyselleştirilir.

1) Cerrahi Yaklaşım

  • Tam kat eksizyon veya en-blok kistektomi/debridman, özellikle lokalize kistik/apselik lezyonlarda küratif olabilir.
  • SSS apselerinde nöroşirürjik drenaj/eksizyon sıklıkla sistemik antifungalle kombine edilir.

2) Sistemik Antifungal Tedavi

  • Triazoller
    • Itrakonazol: Kutanöz/subkütan olgularda sık tercih; uzun süreli (haftalar–aylar).
    • Vorisakonazol: SSS ve derin organ tutulumlarında iyi doku penetransı.
    • Posakonazol: Geniş spektrum; refrakter olgularda veya intoleransta değerli.
  • Polyenler
    • Amfoterisin B (lipid formülasyonlar): Ağır, dissemine veya SSS olgularında indüksiyon seçeneği; triazollerle ardıl (step-down) tedavi.
  • Alilamin
    • Terbinafin: Bazı Exophiala/Fonsecaea kökenli kutanöz olgularda tek başına veya kombine (özellikle itrakonazol ile) kullanılabilir.

Kombinasyon tedavisi, direnç veya ağır hastalık varlığında, cerrahi ile eşgüdümlü olarak düşünülebilir. Tedavi süresi, klinik ve radyolojik yanıtla belirlenir; kutanöz enfeksiyonlarda genellikle 8–24 hafta, SSS/dissemine olgularda aylar sürebilir.

3) İmmün Modülasyon ve Destek

  • İmmünsüpresiflerin doz azaltımı olanaklıysa prognozu iyileştirir.
  • Nötropeni düzeltilmesi (örn. G-CSF) ve yabancı cisim/kateterlerin çıkarılması önemlidir.

4) İlaç Etkileşimleri ve İzlem

  • Triazoller CYP3A4/2C19 üzerinden geniş ilaç etkileşimleri yapar (immünsüpresanlar, antikoagülanlar, antiepileptikler vb.).
  • Karaciğer fonksiyon testleri yakın izlenmelidir. Vorikonazol için fototoksisite ve nadiren periyostit gibi sınıfa özgü toksisiteler anımsanmalıdır.

Direnç ve Duyarlılık

In vitro duyarlılık sonuçları türler arası ve hatta suşlar arası değişkenlik gösterir. Dirençte:

  • ERG11/Cyp51 hedef modifikasyonları,
  • efluks pompalarının aşırı ekspresyonu,
  • hücre duvarı ve melanin bariyeri rol oynar.
    Bu nedenle laboratuvar duyarlılık testleri (mümkünse) ve klinik yanıt odaklı tedavi ayarlamaları esastır.

Prognoz

  • Kutanöz/subkütan sınırlı lezyonlarda cerrahi ± azollere iyi yanıt ile yüksek kür oranları mümkündür.
  • SSS ve dissemine tutulumda mortalite ve sekel riski belirgindir; erken tanı, agresif cerrahi ve etkin sistemik tedavi prognozu iyileştirir.
  • İmmünsüpresif konakta relaps riski daha yüksektir; uzun süreli izlem gerekir.

Korunma ve Risk Azaltımı

  • Eldiven, kalın giysi/ayakkabı gibi travma önleyici ekipmanlar; bahçe/çiftlik işlerinde deri bütünlüğünü koruma.
  • Küçük travmaların erken temizliği ve antisepsi.
  • Sağlık kuruluşlarında kateter bakımı ve biyofilm riski olan cihazların gereksiz kullanımından kaçınma.

Özel Durumlar

  • Çocukluk çağı: Daha nadirdir; tanı gecikebilir, histopatoloji ve kültür belirleyicidir.
  • Gebelik: Triazol kullanımı fetotoksisite tartışmalarına konu olabileceğinden terzi işi risk–yarar değerlendirmesi gerekir; ciddi seyirde lipid formülasyon amfoterisin B öncelenebilir.
  • Nakil alıcıları: Profilaktik stratejiler genelde feohifomikoza özel değildir; ancak radyolojik/klinik şüphede erken biyopsi çok değerlidir.

Laboratuvar–Klinik Köprü: Pratik İpuçları

  • Verrüköz/nodüler/kistik lezyonda dematiyöz mantar akla gelmeli; biyopsi + kültür eşzamanlı planlanmalıdır.
  • Patolog için kısa not: “Kromoblastomikoz düşündüren sklerotik cisimcik var mı? Yoksa pigmente hifler/maya hücreleri mi?
  • Etken belirlense dahi tür-içi duyarlılık değişkenliğini unutmayın; klinik yanıt altın standarttır.
  • Lokalize kist/apse: cerrahi eksizyon, sistemik tedavinin etkinliğini artırır ve nüksü azaltır.

Kromoblastomikoz ile Özet Karşılaştırma Tablosu

  • Morfoloji (doku):
    • Kromoblastomikoz → Sklerotik cisimcik + pigmente hücreler
    • Feohifomikoz → Pigmente septalı hif ± maya-benzeri hücre; sklerotik cisimcik yok
  • Klinik:
    • Kromoblastomikoz → Kronik, verrüköz, lokalize kutanöz
    • Feohifomikoz → Kutanözden SSS/dissemineye geniş spektrum
  • Tedavi eğilimi:
    • Kromoblastomikoz → Uzun süreli azoller, kriyoterapi/cerrahi adjuvan
    • Feohifomikoz → Cerrahi + sistemik antifungal (lokalizasyona göre azoller/AmB)


Keşif

Feohifomikozun tarihi, mikroskobun altında koyu pigmentli hiflerin ilk kez fark edilip anlamlandırılmasından, genom ölçekli verilerle virülans ağlarının çözümlendiği günümüze uzanan, hem laboratuvarların hem de klinik servislerin birlikte yazdığı uzun bir hikâyedir.

1) Pigmentin İzinde: Ön-Devrimci Gözlemler (19. yüzyıl sonu – 1910’lar)

Elektrik ışığının ve gelişmiş boyama tekniklerinin laboratuvarlara girmesiyle, dermatopatologlar ve erken dönem mikologlar dokularda “koyu, dumanî” yapılara dikkat kesilmeye başladı. Sabouraud’nun kültür ortamları ve dermatofitolojideki standardizasyon çabaları, pigmente mantarları da görünür kıldı. Bu yıllarda isimlendirme “fenotip” ağırlıklıydı; koyu koloniler ve melanotik duvarlar, çevresel strese dayanıklılık ve doku içinde kalıcılık fikrini besledi. Henüz “feohifomikoz” adı yoktu; fakat pigment, hikâyenin ana karakterlerinden biri olarak sahnedeydi.

2) Ayrışan Patolojiler: Kromoblastomikoz, Mysetom ve Koyu Mantarlara Dair Farkındalık (1910’lar – 1930’lar)

Deri enfeksiyonları alanında çalışan klinisyenler—özellikle tropikal bölgelerde—verrüköz lezyonların histolojisinde sklerotik cisimcikler görmeye başlayınca “kromoblastomikoz” kavramsallaştı. Bu ayırt edici cisimcikler, daha sonra feohifomikozdan klinik ve histolojik olarak ayrılacak bir hattın başlangıcıydı. Pigmente mantarlar “tek hastalık” değil, “çeşitli tablolar” oluşturabiliyordu; ancak o günün dilinde bu ayrım henüz tam kristalize olmamıştı.

3) Kurumsallaşan Tıbbi Mikoloji: Yöntemlerin Keşfi ve Vaka Birikimi (1940’lar – 1950’ler)

Savaş sonrası dönemde tıbbi mikoloji kendi laboratuvarlarını, eğitim müfredatını ve referans koleksiyonlarını kurdu. Riddell’in slayt-kültür tekniği, dematiyöz küflerin mikromorfolojisini netleştirerek cins ve tür tayinini hızlandırdı. Emmons ve çağdaşlarının sistematik yaklaşımları—standart kültür, saflaştırma, morfolojik anahtarlar—klinisyenlerin sahadan getirdiği olguların doğru biçimde arşivlenmesini sağladı. Pigmente mantarların deri ve sinopulmoner odaklardaki rolü artık daha sık rapor edilir olmuştu.

4) Kavramın Doğuşu: “Phaeohyphomycosis” Adının Önerilişi (1960’lar – 1970’ler)

Klinik patolojide bir düğüm çözüldü: Doku kesitlerinde sklerotik cisimcik yoksa, buna rağmen pigmente, septalı hifler ve kimi zaman maya-benzeri hücreler görülüyorsa, tablo “kromoblastomikoz” değildi. Bu morfolojik fark, klinik sendromların ayrıştırılmasını zorunlu kıldı. 1970’ler boyunca Ajello ve çağdaşı klinik-mikoloji öncüleri bu ayrımı kavramsal bir çerçeveye yerleştirerek “phaeohyphomycosis” terimini klinik literatüre kazandırdılar. Böylece tek bir etken-tür hastalığı değil, dematiyöz mantarların yol açtığı morfolojik olarak tanımlı bir enfeksiyonlar ailesi tanımlanmış oldu.

5) Tür Zenginliğinin Haritalanması: Klinik Taksonominin İnşası (1970’ler sonu – 1980’ler)

Hastane mikrobiyoloji laboratuvarlarında biriken örnekler ve referans kültür koleksiyonları (örneğin CBS gibi merkezler), feohifomikoz etkenlerinin şaşırtıcı bir taksonomik çeşitlilik arz ettiğini gösterdi. McGinnis, Ajello, Georg ve sahada çalışan pek çok klinisyen-mikolog, Exophiala, Cladosporium/Cladophialophora, Bipolaris, Curvularia, Alternaria, Rhinocladiella, Fonsecaea gibi cinsleri içeren geniş bir etken yelpazesi çizdiler. Bu dönemde nöral tropizm gösteren bazı türlerin serebral abse yapma eğilimi (örneğin Cladophialophora bantiana kompleksi) klinisyenlerin dikkatini çekti; radyoloji, beyin cerrahisi ve mikolojinin işbirliği derinleşti.

6) Moleküler Döneme Eşik: DNA Dizileme ve Filogenetik Düzeltmeler (1990’lar)

Ribozomal DNA bölgelerinin (ITS, D1/D2) dizilenmeye başlamasıyla “morfoloji-merkezli” sınıflandırmaya moleküler filogenetik eklendi. de Hoog ve ekollerinin öncülüğünde, klinik izolatlardaki kripto-türler ve tür kompleksleri ayrıştırıldı; “aynı görünen” ama farklı duyarlılık profilleri ve doku tropizmleri olan hatlar aydınlandı. Bu, tedavi kararlarında “etken düzeyinde doğruluk” ihtiyacını belirginleştirdi.

7) Patogenezde Melanin Paradigması: Hücre Duvarı, Stres Toleransı ve Konak Savunması (1990’lar – 2000’ler)

Deneysel mikoloji ve immünoloji, melaninin yalnızca bir pigment değil, virülans faktörü olduğunu gösterdi. DHN-melanin yoluyla sentezlenen pigmentin, reaktif oksijen türlerine karşı kalkan, lizozomal saldırıya karşı zırh ve antifungal penetrasyonuna karşı bariyer işlevi gördüğü anlaşıldı. Hücre duvarına gömülü pigment, nötrofil ve makrofaj yanıtını sekteye uğratıyor; çevresel kökenli bu küflerin insan dokusunda ısrarcı olmasının evrimsel mantığı açıklanıyordu.

8) Klinik Rehberlik ve Yeni Antifungaller: Derin Odaklardan SSS’ye (2000’ler – 2010’lar)

Triazol yelpazesinin genişlemesiyle (itrakonazol, vorikonazol, posakonazol) doku penetransı ve spektrum açısından yeni seçenekler doğdu. Derin yerleşimli kistik/apselik lezyonlarda cerrahi eksizyon ile sistemik azol kombinasyonu, serebral olgularda ise lipid formülasyon amfoterisin B ile “indüksiyon + azole geçiş” (step-down) stratejileri yaygınlaştı. Organ nakli ve hematolojik malignite gibi immünsüpresif durumların artması, feohifomikozu oportunistik enfeksiyonlar literatüründe üst sıralara taşıdı; çok disiplinli vaka konferansları bu dönemin ayırt edici klinik pratiği oldu.

9) Hızlı Tanı Çağı: MALDI-TOF, Hedefli PCR ve Görüntüleme Entegrasyonu (2010’lar)

Rutin laboratuvarlara giren MALDI-TOF MS, iyi düzenlenmiş kütüphanelerle birlikte, dematiyöz etkenlerin hızlı ön tanımlanmasını mümkün kıldı. Hedefli PCR panelleri ve dokuya özgü biyobelirteçlerin araştırılması, histopatolojide Fontana–Masson gibi melanin boyalarıyla elde edilen ipuçlarını moleküler doğrulamayla birleştirdi. Radyolojik ölçekte, BT/MRG kist duvarı mimarisi ve çevresel ödem desenlerini tarif ederek cerrahi planlamayı kolaylaştırdı.

10) Tür-İçi Çeşitlilik ve Duyarlılık: Kişiselleşen Mikoloji (2010’lar – 2020’ler)

Aynı cins içinde dahi duyarlılık profillerinin değişken olduğu anlaşıldı. Klinik laboratuvarlar, mümkün olduğunda in vitro duyarlılık testlerini raporlamaya; klinisyenler ise yanıt-temelli doz ve ilaç değişimlerine yönelmeye başladılar. İlaç–ilaç etkileşimleri (özellikle triazollerin CYP enzimleri üzerindeki etkileri) ve hepatotoksisite gibi sınıf-toksisiteleri, uzun süren tedavilerin yönetiminde ayrı bir uzmanlık alanı yarattı.

11) Genomik ve Transkriptomik Ufuk: Direnç Ağlarının Haritalanması (2020’ler – günümüz)

Bütün genom dizileme, dirençte rol alan ERG11/Cyp51 hedef değişimleri, efluks pompalarının düzenlenmesi ve hücre duvarı mimarisinin yeniden yapılanması gibi mekanizmaları ağ düzeyinde görünür kıldı. Popülasyon genomiği, çevresel rezervuarlarla klinik suşlar arasındaki akışı; epidemiyolojik genomik ise hastane kümelenmelerini ve olası ortak kaynakları çözümlemeye başladı. Klinik araştırmalar, SSS ve dissemine olgularda kombinasyon antifungal rejimlerinin ve cerrahi–medikal eşgüdümün sonuçlarını prospektif olarak belgelemeye yöneldi. Aynı zamanda, immünomodülasyon (immünsüpresyonun rasyonalize edilmesi, nötropeninin düzeltilmesi) tedavinin üçüncü sütunu olarak yerini sağlamlaştırdı.

12) Keşif Zincirinin Halkaları: İsimler ve Katkılar

  • Sabouraud: Kültür ortamları ve erken dermatofitoloji standardizasyonu; pigmente kolonilerin görünür kılınmasına öncülük etti.
  • Medlar ve çağdaş dermatopatologlar: Sklerotik cisimciklerin betimlenmesiyle kromoblastomikozun patolojik kimliğinin çizilmesi; feohifomikozdan ayırıcı çizginin ilk taşları.
  • Emmons: Klinik mikolojide standardizasyon ve referans yöntemler; pigmente küflerin güvenilir izolasyonu ve tanımlanması için zemin.
  • Riddell: Slayt-kültür tekniğiyle dematiyöz mantarların mikromorfolojisinin keskinleştirilmesi; cins/tür ayrımının hızlanması.
  • Ajello ve çağdaş klinik-mikologlar: “Phaeohyphomycosis” kavramsallaştırmasının yerleşmesi; histopatolojik-morfolojik ölçütlerle sendromun çerçevesi.
  • McGinnis: Klinik taksonominin sistematikleşmesi; dematiyöz etkenlerin çeşitliliğinin ve klinik korelasyonların kataloglanması.
  • de Hoog ve moleküler mikoloji okulları: ITS/D1–D2 dizileme ve filogenetikle kripto-türlerin ayrıştırılması; klinik–taksonomi köprüsünün güçlendirilmesi.
  • Klinik öncüler ve ekipler (beyin cerrahisi, radyoloji, enfeksiyon, patoloji): SSS abselerinden subkütan kistlere kadar geniş spektrumun multidisipliner yönetimi; cerrahi–antifungal eşgüdümün sonuçlara yansıması.

13) Bugünün Soruları: Nereye Doğru?

  • Konak–patojen etkileşimi: Melaninin bağışıklık kaçışında çok işlevli rolü; nötrofil bariyerini aşma stratejileri.
  • Duyarlılık ve direnç: Tür ve suş düzeyinde hedef enzimler, efluks sistemleri ve duvar bariyeri; tedavi rejimlerinin dinamik uyarlanması.
  • Hızlı tanı: MALDI-TOF kütüphanelerinin zenginleşmesi, hedefli PCR panelleri ve doku-bazlı moleküler tanı algoritmaları.
  • Gerçek yaşam verileri: SSS/dissemine olgularda cerrahi zamanlaması, kombine antifungaller ve izlem sürelerinin sonuç analizleri.
  • Ekoloji ve tek sağlık: Toprak, su ve bitki materyalindeki dematiyöz rezervuarların haritalanması; mesleki maruziyet kalıpları; çevresel streslerin (ısı dalgalanması, kuraklık, UV) klinik suşlara yansımaları.

İleri Okuma
  1. McGinnis, M. R. (1983). Chromoblastomycosis and phaeohyphomycosis: New concepts, etiology, diagnosis, and treatment. Journal of the American Academy of Dermatology, 8(1), 1–16.
  2. Padhye, A. A., & Ajello, L. (1986). Dematiaceous fungi: The cause of phaeohyphomycosis in man. European Journal of Epidemiology, 2(4), 205–212.
  3. Silva, A. C. C., Serra-Neto, A., Galvão, C. E. S., et al. (1998). Chromoblastomycosis: A retrospective study of 325 cases in the Amazon region (Brazil). Mycopathologia, 143, 171–175.
  4. Esterre, P., & Andriantsimahavandy, A. (2001). Chromoblastomycosis. Clinical Microbiology Reviews, 14(4), 708–717.
  5. Sutton, D. A., Fothergill, A. W., & Rinaldi, M. G. (2001). Guide to Clinically Significant Fungi. Baltimore: Williams & Wilkins.
  6. Revankar, S. G., Patterson, J. E., Sutton, D. A., Pullen, R., & Rinaldi, M. G. (2002). Disseminated phaeohyphomycosis: Review of an emerging mycosis. Clinical Infectious Diseases, 34(4), 467–476.
  7. Rinaldi, M. G., Sutton, D. A., & Padhye, A. A. (1996 [reprinted 2003]). Dematiaceous fungi as agents of phaeohyphomycosis: Laboratory identification and clinical correlations. Clinical Microbiology Newsletter, 18(8), 57–64.
  8. Queiroz-Telles, F., Esterre, P., Perez-Blanco, M., Vitale, R. G., Salgado, C. G., & Bonifaz, A. (2009). Chromoblastomycosis: An overview of clinical manifestations, diagnosis and treatment. Medical Mycology, 47(1), 3–15.
  9. Badali, H., Bonifaz, A., & de Hoog, G. S. (2010). Cladophialophora bantiana and other dematiaceous neurotropic fungi. Mycoses, 53(6), 466–472. https://doi.org/10.1111/j.1439-0507.2009.01733.x
  10. Revankar, S. G., & Sutton, D. A. (2010). Melanized fungi in human disease. Clinical Microbiology Reviews, 23(4), 884–928. https://doi.org/10.1128/CMR.00019-10
  11. de Hoog, G. S., Vicente, V. A., Najafzadeh, M. J., Harrak, M. J., & Badali, H. (2011). Waterborne Exophiala species causing disease in humans and animals. Mycoses, 54(6), 519–531.
  12. Husain, S., & Camargo, J. F. (2011). Invasive fungal infections in solid organ transplant recipients. American Journal of Transplantation, 11(s4), 110–120. https://doi.org/10.1111/j.1600-6143.2011.03560.x
  13. Torres-Guerrero, E., Isa-Isa, R., & Isa, M. (2012). Subcutaneous fungal infections: Clinical and histopathologic features. Clinics in Dermatology, 30(4), 409–426. https://doi.org/10.1016/j.clindermatol.2011.09.012
  14. Ahmed, S. A., de Hoog, G. S., Stevens, D. A., et al. (2014). Exophiala species: Biology, clinical spectrum, and antifungal treatment. Medical Mycology, 52(7), 653–669. https://doi.org/10.1093/mmy/myu039
  15. Chowdhary, A., Meis, J. F., & Guarro, J. (2014). Epidemiology and antifungal susceptibility of melanized fungi in clinical practice. Journal of Infection, 68(2), 98–106. https://doi.org/10.1016/j.jinf.2013.10.012
  16. Krzyściak, P. M., Pindycka-Piaszczyńska, M., & Piaszczyński, M. (2014). Chromoblastomycosis: A clinical review of 20 cases. International Journal of Dermatology, 53(6), 689–695.
  17. Queiroz-Telles, F. (2015). Chromoblastomycosis: A neglected tropical disease. Revista do Instituto de Medicina Tropical de São Paulo, 57(suppl 19), 46–50.
  18. Patterson, T. F., et al. (2016). Practice guidelines for the diagnosis and management of aspergillosis (geniş bağlam için antimikotik ilkeler). Clinical Infectious Diseases, 63(4), e1–e60. https://doi.org/10.1093/cid/ciw326
  19. Queiroz-Telles, F., de Hoog, G. S., Santos, D. W. C. L., Salgado, C. G., Vicente, V. A., Bonifaz, A., Roilides, E., Xi, L., Azevedo, C. M. P. S., da Silva, M. B., Rodriguez-Tudela, J. L., Guarro, J., & Meis, J. F. (2017). Chromoblastomycosis and phaeohyphomycosis: New concepts on aetiology, diagnosis and treatment. Fungal Biology Reviews, 31(2), 59–70. https://doi.org/10.1016/j.fbr.2016.12.003
  20. Perfect, J. R. (2017). The impact of the host on fungal infections. American Journal of Medicine, 130(8), 945–952. https://doi.org/10.1016/j.amjmed.2017.04.033
  21. Guo, L.-N., Zhang, J.-Q., Han, J., Liu, Y., et al. (2018). Curvularia and Bipolaris infections: Clinical features and outcomes. Mycopathologia, 183(6), 859–873. https://doi.org/10.1007/s11046-018-0262-4
  22. de Hoog, G. S., Guarro, J., Gené, J., & Figueras, M. J. (2019). Atlas of Clinical Fungi (4th ed.). Utrecht: CBS-KNAW Fungal Biodiversity Centre.
  23. Méndez-Tovar, L. J., Bonifaz, A., & Carrasco-Gerard, E. (2020). Chromoblastomycosis and phaeohyphomycosis: Comparative histopathology and diagnosis. Frontiers in Cellular and Infection Microbiology, 10: 562813.
  24. Queiroz-Telles, F., Santos, D. W. C. L., Salgado, C. G., et al. (2021). Advances in the treatment of chromoblastomycosis and phaeohyphomycosis. Mycoses, 64(4), 435–450.
  25. Coelho, R. A., et al. (2022). New possibilities for chromoblastomycosis and other neglected mycoses: Investigations in antifungal therapy. Revista do Instituto de Medicina Tropical de São Paulo, 64:e53. https://doi.org/10.1590/S1678-9946202264053
  26. He, Y., et al. (2022). Phaeohyphomycosis in China: Epidemiology, diagnosis and treatment outcomes. Frontiers in Cellular and Infection Microbiology, 12: 895329. https://doi.org/10.3389/fcimb.2022.895329
  27. Sánchez-Cárdenas, C. D., Isa-Pimentel, M., & Arenas, R. (2023). Phaeohyphomycosis: A Review. Microbiology Research, 14(4), 1751–1763. https://doi.org/10.3390/microbiolres14040120
  28. Falgout, L., et al. (2023). Pulse itraconazole therapy in chromoblastomycosis: A case report and review. Medical Mycology Case Reports, 45, 32–38. https://doi.org/10.1016/j.mmcr.2023.200022
  29. Tuckwell, W., et al. (2025). Chromoblastomycosis: A contemporary review of a neglected tropical mycosis. Clinical and Experimental Dermatology. Advance online publication. https://doi.org/10.1093/ced/llaf201