Öncelikle akciğerleri etkileyen, zayıflatıcı bir bulaşıcı hastalık olan tüberkülozun, insan uygarlığıyla derinden iç içe geçmiş zengin bir tarihi vardır. Robert Koch’un hastalık etkeni Mycobacterium tuberculosis‘i tanımlaması ve izole etmesi ancak 19. yüzyılın sonlarında gerçekleşti. Ancak tüberkülozun tarihi Koch’un keşfinden bin yıl öncesine kadar uzanıyor. Tüberküloz, eski çağlarda, hastalıklı bireylerin tükenmesi nedeniyle “tüketim”, eski Yunanlılar arasında “phthisis”, Hindistan’da “rajayakshma” gibi çeşitli isimlerle anılmıştır.
Araştırma bulguları:
İki yeni makale, Lee ve ark. tarafından yazılan “Macaristan’daki Subalyuk Mağarasından Geç Neandertal İskeletlerinde Tüberküloz için Hassas Lipid Biyobelirteç Tespiti”. (2023) ve Pálfi ve diğerleri tarafından yazılan “Subalyuk Neandertal Kalıntılarının Yeniden İncelenmesi Muhtemel TB Enfeksiyonunun İşaretlerini Ortaya Çıkardı (Subalyuk Mağarası, Macaristan)”. (2023), Neandertallerdeki tüberkülozu anlamamıza önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır.
Lee ve ark. (2023), Macaristan’daki Subalyuk Mağarası’ndaki geç Neandertal iskeletlerinde tüberküloz belirtilerini tespit etmek için hassas lipit biyobelirteçlerinden yararlanarak çalışmalarında çığır açan bir yaklaşım benimsedi. Bu yenilikçi metodoloji, araştırmacıların Neandertal kalıntılarındaki Mycobacterium tuberculosis kompleks DNA’sını tanımlamasına olanak tanıyarak tüberküloz enfeksiyonuna dair sağlam kanıtlar sağladı. Çalışma aynı zamanda paleopatolojik araştırmalarda lipit biyobelirteçlerinin potansiyelini de vurguladı ve bu tür tekniklerin daha geniş uygulanabilirliğine ışık tuttu.
Pálfi ve diğerleri. (2023), Lee ve arkadaşlarının bulgularını tamamladı. Subalyuk Neandertal kalıntılarını yeniden inceleyerek. Çalışmaları aynı arkeolojik bağlamda olası tüberküloz enfeksiyonunun varlığını doğruladı. Bu bulgular, tüberkülozun Neandertal popülasyonlarında gerçekten mevcut olduğu fikrini desteklemekte ve hastalığın antik homininlerdeki yaygınlığına ilişkin daha kapsamlı bir görüş sunmaktadır.
Önemi ve Etkileri:
Bu iki çalışmanın entegrasyonu, Neandertallerdeki tüberkülozun tarihine dair birçok önemli fikir sunuyor. İlk olarak, tüberkülozun sadece modern insanlarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda evrimsel kuzenlerimiz için de bir sağlık sorunu olduğunu doğruluyor. Bu durum, hastalığın Neandertaller ile erken modern insanlar arasında bulaşmasına ve potansiyel olarak etkileşimlerini ve bir arada yaşamalarını etkilemesine ilişkin soruları gündeme getiriyor.
İkinci olarak, Lee ve ark.’nın gösterdiği gibi lipit biyobelirteçlerinin kullanımı. (2023), paleopatoloji alanındaki araştırmacıların kullanımına sunulan araç setini genişletiyor. Bu yenilikçi yaklaşım, eski hastalıkların incelenmesinde daha geniş uygulamalara sahip olabilir ve potansiyel olarak geçmiş sağlık koşullarına ilişkin anlayışımızda devrim yaratabilir.
Lee ve ark. (2023) ve Pálfi ve ark. (2023), Macaristan’daki Subalyuk Mağarası’nda geç Neandertal popülasyonlarında tüberküloza dair ikna edici kanıtlar sunuyor. Bu bulgular, tüberkülozun yalnızca modern bir insan hastalığı olduğu fikrine meydan okuyor ve ortak insanlık tarihimizin gizemlerini çözmede disiplinler arası araştırmanın önemini vurguluyor.
Neandertallerin sağlığını ve yaşam tarzlarını keşfetmeye devam ederken, bu keşifler onların varoluşlarının karmaşıklığına ve erken modern insanlarla olan etkileşimlerine ışık tutuyor. Ayrıca, lipid biyobelirteç tespiti gibi yenilikçi tekniklerin, eski hastalıklar ve bunların atalarımız üzerindeki etkileri hakkındaki bilgimizi ilerletmedeki hayati rolünün de altını çiziyorlar.
Kaynak
- Lee, O. Y., Wu, H. H., Besra, G. S., Minnikin, D. E., Jaeger, H. Y., Maixner, F., … & Pálfi, G. (2023). Sensitive lipid biomarker detection for tuberculosis in late Neanderthal skeletons from Subalyuk Cave, Hungary. Tuberculosis, 143, 102420.
- Pálfi, G., Molnár, E., Bereczki, Z., Coqueugniot, H., Dutour, O., Tillier, A. M., … & Pap, I. (2023). Re-examination of the Subalyuk Neanderthal remains uncovers signs of probable TB infection (Subalyuk Cave, Hungary). Tuberculosis, 143, 102419.