Alt idrar yolunu etkilediğinde basit bir sistit (mesane enfeksiyonu) ve üst idrar yolunu etkilediğinde ise piyelonefrit (böbrek enfeksiyonu) olarak adlandırılır.

İdrar Yolu Enfeksiyonları (İYE), her yıl milyonlarca insanı etkileyen yaygın ve sıklıkla ağrılı bir durumdur. İYE’ler cinsiyetler arasında yaygın olmakla birlikte, özellikle kadınlar arasında sık görülür. Bu makale, idrar yolu enfeksiyonunun birincil nedenini, duyarlılığı artıran faktörleri ve her yerde görülen bu enfeksiyonu önlemeye yönelik çeşitli yöntemleri ele almaktadır.

  • İYE’ler kadınlarda erkeklerden daha yaygındır. Bunun nedeni kadınların idrar yollarının daha kısa olması ve bakterilerin mesaneye girmesini kolaylaştırmasıdır.
  • İYE’lere cinsel ilişki, kötü hijyen ve diyabet ve böbrek taşları gibi bazı tıbbi durumlar dahil olmak üzere çeşitli şeyler neden olabilir.
  • İdrar yolu enfeksiyonunun en yaygın belirtisi idrar yaparken yanma hissidir. Diğer belirtiler arasında sık idrara çıkma, bulanık idrar ve idrarda güçlü bir koku sayılabilir.
  • İYE’ler genellikle antibiyotiklerle tedavi edilebilir. Ancak tedavi edilmezse idrar yolu enfeksiyonu böbrek yetmezliği ve sepsis gibi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

Nedenleri

İYE’lerin arkasındaki ana suçlu, mikropların idrar yoluna girerek enfeksiyona yol açmasıdır. Çeşitli mikroorganizmalar İYE’ye neden olabilirken, bakteriler en yaygın faillerdir. Çoğunlukla bağırsakta bulunan E. coli bakterileri İYE’lerin çoğundan sorumludur. Nadir durumlarda mantarlar da dahil olabilir.

Kadınlar Nasıl Özellikle Risk Altındadır?

Kadınlar idrar yollarının anatomik yapısı nedeniyle idrar yolu enfeksiyonuna karşı özellikle savunmasızdır. Vajinal, genital ve anal bölgelerde yaşayan bakteriler kolaylıkla üretraya girebilir ve oradan da mesaneye ulaşarak enfeksiyona neden olabilir. Partnerin cinsel organlarından, anüsünden, parmaklarından ve hatta seks oyuncaklarından gelen bakteriler kadının üretrasına aktarılabileceğinden cinsel aktivite riski daha da artırır.

Penetrasyon Dışı Faaliyetlerden Kaynaklanan Risk
İYE’lerin yalnızca cinsel ilişki nedeniyle ortaya çıktığı yanılgısıdır. Parmakla dokunma veya oral seks gibi aktiviteler de enfeksiyona yol açabilir. Burada temizliğin önemli bir rol oynadığını unutmamak önemlidir; Partnerden genital temastan önce ellerini yıkamasını istemek riski azaltabilir.

İYE’lerde Stresin Rolü
Stres, idrar yolu enfeksiyonunun doğrudan nedeni olmasa da bağışıklık sistemini bozabilir ve vücudu idrar yolu enfeksiyonu da dahil olmak üzere enfeksiyonlara karşı daha duyarlı hale getirebilir. Üstelik stres, idrar yolu ile ilgili semptomları şiddetlendirebilir ve idrar yolu enfeksiyonu olmasa bile rahatsızlığa neden olabilir.

En yaygın 8 nedeni

İYE’lere katkıda bulunan faktörlerin çeşitliliğini anlamak, bunların önlenmesine yardımcı olabilir. İşte en yaygın sekiz neden:

  1. Cinsel Aktivite: Daha önce de belirtildiği gibi seks idrar yoluna bakteri bulaştırabilir.
  2. Kabızlık: Bağırsak hareketlerinin bozulması dolaylı olarak idrar yolu enfeksiyonuna yol açabilir.
  3. Kontrolsüz Diyabet: Diyabet nedeniyle bağışıklık sisteminin zayıflaması riski artırır.
  4. İdrar Tutma: İdrarın uzun süre tutulması zararlı olabilir.
  5. Dehidrasyon: Yetersiz sıvı alımı İYE’lere katkıda bulunabilir.
  6. Bazı Doğum Kontrol Yöntemleri: Diyaframlar gibi bazı yöntemler bakteri üremesini teşvik edebilir.
  7. Kadınsı Ürünler: Bazı ürünlerin kullanımı doğal florayı bozarak enfeksiyona yol açabilir.
  8. Böbrek Taşları: Bunlar idrar yolunu tıkayarak bakterilerin çoğalabileceği bir yer sağlar.

Önleme İpuçları

  1. Su içmeye özen gösterin
  2. İhtiyaç hissettiğinizde idrar yapın
  3. Genital hijyeni koruyun
  4. Doğum kontrolü seçimlerinde dikkatli olun
  5. Stres seviyelerini yönetin

Belirtiler

Üç Temel Gösterge
İYE semptomlarını tanımak etkili tedaviye doğru ilk adımdır. Dikkat etmeniz gereken üç temel semptom şunlardır:

  • Sık İdrara Çıkma: Genellikle çok az idrar üretiminin eşlik ettiği güçlü, ısrarcı idrara çıkma isteği.
  • Değişen İdrar Kalitesi: Bulanık, koyu, kanlı veya tuhaf kokulu idrarın varlığı.
  • Genel Halsizlik: Yorgun, titrek hissetmek ve bazen ateş veya üşüme hissi, enfeksiyonun böbreklere ulaştığının bir işareti olabilir.
  • İYE Sırasında Vücut Ağrısını

Etkilenen Alanlar

Bir İYE öncelikle mesane ve üretra da dahil olmak üzere üriner sistemi etkiler. Bu organların astarı, soğuk algınlığı sırasında boğazınızın hissettiği gibi iltihaplanır ve tahriş olur. Bu tahriş aşağıdaki alanlarda ağrı olarak ortaya çıkabilir:

  • Alt Karın: Alt karın bölgesi hassas veya ağrılı olabilir.
  • Pelvik Bölge: Rahatsızlık özellikle kadınlarda pelvik bölgeye kadar yayılabilir.
  • Alt Sırt: Özellikle enfeksiyon böbreklere yayılmışsa ağrı alt sırta yayılabilir.

İltihaplı astar aynı zamanda idrara çıkma ihtiyacını da yoğunlaştırır, çoğu zaman önemli miktarda idrar çıkışı olmaz.

İYE Süresi: Ne Kadar Sürebilir?

İyileşme Zaman Çerçevesi

İyi haber şu ki çoğu İYE tedavi edilebilir. Mesane enfeksiyonlarında semptomlar genellikle tedavinin başlamasından sonraki 24 ila 48 saat içinde azalır. Ancak böbrek enfeksiyonlarında semptomların hafiflemesi bir hafta veya daha uzun sürebilir.

Teşhis

Temel Göstergeler
Bir İYE nasıl tanımlanabilir? Semptomlar oldukça çeşitli olabilir, ancak dikkat edilmesi gereken bazı ortak belirtiler vardır:

  • Sık İdrara Çıkma: Mesane boş olsa bile idrara çıkma isteği devam eder.
  • Kanlı İdrar: Hematüri veya idrarda kan, sıklıkla idrar yolu enfeksiyonuna işaret eden endişe verici bir işarettir.
  • Pelvik Basınç: Kasıkta veya alt karın bölgesinde baskı veya kramp hissi yaşanabilir.

İYE ve Mesane Enfeksiyonunu Ayırmak

Spesifik Belirtiler ve Etkilenen Alanlar
İYE terimi sıklıkla geniş anlamda kullanılsa da, mesane enfeksiyonunun yalnızca mesaneyi etkileyen spesifik bir İYE türü olduğunu belirtmek önemlidir. İdrar yolu ise üretrayı, mesaneyi, üreterleri ve böbrekleri kapsar. İdrar yolu enfeksiyonunun belirgin bir belirtisi idrara çıkma sırasında batma veya yanma hissidir. Ancak bu belirtiler mesane enfeksiyonlarında da ortaya çıkabilir. Temel olarak mesane enfeksiyonu bir İYE’dir ancak tüm İYE’ler mesane enfeksiyonu değildir.

İYE’ler için Evde Testler

Kendin Yap Teşhisi
Profesyonel tıbbi teşhise ek olarak, evde idrar yolu enfeksiyonu olup olmadığını kontrol etmek için reçetesiz satılan testler de mevcuttur. Bu testler genellikle yerel eczanelerde veya çevrimiçi mağazalarda mevcuttur. Standart bir evde İY test kiti tipik olarak üç test şeridi içerir. Kullanmak için test şeridini hamilelik testine benzer şekilde birkaç saniye idrar akışında tutmanız yeterlidir.

İYE Yönetimi için Algoritma

Adım 1: Hasta Değerlendirmesi

İYE Türünü Tanımlayın:

  • Komplike olmayan İYE: Tipik olarak anatomik veya fonksiyonel idrar yolu anormallikleri olmayan sağlıklı, gebe olmayan kadınlarda görülür.
  • Komplike İYE: Yapısal veya işlevsel anormallikleri olan, bağışıklık sistemi baskılanmış, erkek, hamile, çocuk veya kateterle ilişkili İYE’si olan hastalarda görülür.

Semptomları Değerlendirin:

Alt İYE (Sistit): Dizüri, sıklık, aciliyet, suprapubik ağrı, hematüri.
Üst İYE (Piyelonefrit): Ateş, yan ağrısı, bulantı/kusma ve sistemik semptomlar (örn. üşüme, halsizlik).

Antibiyotik Direnci için Risk Faktörlerini Değerlendirin:

Yakın zamanda antibiyotik kullanımı (son 3 ay içinde).
Yakın zamanda hastaneye yatış.
Bilinen çok ilaca dirençli (MDR) organizma kolonizasyonu.
ÇİD oranlarının yüksek olduğu bölgelere seyahat.

Adım 2: Tanısal Çalışma

İdrar Tahlili ve İdrar Kültürü:

İdrar tahlili: Piyüri (≥10 WBCs/HPF) ve bakteriüri arayın.
İdrar Kültürü: Özellikle komplike İYE’ler, tekrarlayan İYE’ler veya tedavi başarısızlığı için düşünün.
Görüntüleme: Komplike İYE veya piyelonefrit şüphesinde, özellikle de tıkanıklık veya apse endişesi varsa renal ultrason veya BT taramasını düşünün.

3. Adım: Tedavi Kararı

Komplike Olmayan Sistit (Hamile Olmayan Kadınlar):

    Birinci Basamak Seçenekler:

    • Nitrofurantoin: 5 gün boyunca 100 mg BID (Kreatinin klirensi < 30 mL/dak ise kaçının). Trimetoprim/Sülfametoksazol (TMP/SMX): 3 gün boyunca 160/800 mg BID (Lokal direnç > %20 ise veya son 3 ay içinde kullanılmışsa kaçının).
    • Fosfomisin: 3 g tek doz (piyelonefrit için daha az etkilidir).

    Alternatif Seçenekler:

    • Pivmecillinam: 5-7 gün boyunca 400 mg BID (tüm ülkelerde mevcut değildir).
    • Florokinolonlar (örn. siprofloksasin, levofloksasin): Yüksek direnç riski ve yan etkiler nedeniyle yalnızca başka seçenek yoksa.

    Komplike Olmayan Piyelonefrit:

    Ayaktan Tedavi:

    • Siprofloksasin: 7 gün boyunca 500 mg BID veya
    • Levofloksasin: 5-7 gün boyunca günde 750 mg.
    • TMP/SMX: 14 gün boyunca 160/800 mg BID (eğer duyarlı ise).

    Yatarak Tedavi:

    • IV Seftriakson günde 1 g veya
    • IV Gentamisin (ampisilinli veya ampisilinsiz), ardından kültür sonuçlarına göre oral tedavi.

    Komplike İYE veya Tekrarlayan İYE:

    Başlangıç Ampirik Tedavi:

    • Florokinolonlar: Yerel direnç paternlerine göre değerlendirin.
    • Seftriakson: Günde 1 g IV/IM.
    • Ertapenem: Günde 1 g IV (ÇİD patojenler için).
    • Tedaviyi Kültüre Göre Uyarlayın: Antibiyotikleri duyarlılık sonuçlarına göre ayarlayın. Süre, ciddiyete bağlı olarak tipik olarak 7-14 gündür.

    Hamile Kadınlarda İYE:

    Birinci Basamak:

    • Sefaleksin: 7 gün boyunca 500 mg BID.
    • Amoksisilin/Klavulanat: 7 gün boyunca 500/125 mg BID.
    • Fosfomisin: 3 g tek doz.
    • Kaçının: Florokinolonlar, tetrasiklinler ve trimetoprim (özellikle ilk trimesterde).

    Adım 4: Takip

    • Semptomatik Rahatlama: Semptomların çözülmesini değerlendirin. Semptomlar devam ederse takip idrar tahlili veya kültürü düşünün.
    • Eğitim: Önleyici tedbirleri tartışın (örn. hidrasyon, hijyen, cinsel ilişki sonrası işeme).
    • Nüks için İzleme: Riskleri ve faydaları tartıştıktan sonra kadınlarda tekrarlayan İYE’ler için profilaktik antibiyotikleri düşünün.

    Endikasyon

    Birkaç kritik faktör nedeniyle idrar yolu enfeksiyonu (İYE) gelişen 6 aylıktan küçük çocuklar için hastaneye yatış genellikle gereklidir:

    Olgunlaşmamış Bağışıklık Sistemi

    Olgunlaşmamış Bağışıklık Yanıtı: 6 aydan küçük bebekler, enfeksiyonlara karşı etkili bir yanıt verme konusunda daha az yetenekli olan olgunlaşmamış bir bağışıklık sistemine sahiptir. Bu durum onları, hızla piyelonefrit (böbrek enfeksiyonu) veya potansiyel olarak hayatı tehdit eden sistemik bir enfeksiyon olan sepsis gibi daha ciddi durumlara ilerleyebilen İYE’ler de dahil olmak üzere ciddi enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hale getirir.

    Daha Yüksek Ciddi Komplikasyon Riski

    Sepsis ve Piyelonefrit Riski: Bebekler, enfeksiyonun hızla yayılması nedeniyle İYE’lerden kaynaklanan sepsis veya piyelonefrit gibi ciddi komplikasyonların gelişme riski daha yüksektir. Hastaneye yatış, bu komplikasyonları önlemek için yakın izleme, intravenöz antibiyotiklerle hızlı tedavi ve destekleyici bakım sağlar.

    Anatomik Anormallikler: İYE’li bebeklerin vezikoüreteral reflü (VUR) gibi altta yatan anatomik idrar yolu anormalliklerine sahip olma olasılığı daha yüksektir, bu da onları tekrarlayan enfeksiyonlara ve böbrek hasarına yatkın hale getirebilir. Hastaneye yatış, görüntüleme çalışmaları yoluyla erken teşhisi ve bu durumların uygun şekilde yönetilmesini kolaylaştırır.

    Evde Teşhis ve Tedavide Zorluk

    • Ağızdan İlaç Uygulamasında Zorluklar: Küçük bebekler kusma, yetersiz beslenme veya yemeyi reddetme gibi sorunlar nedeniyle ağızdan ilaç almakta zorluk çekebilir. Hastaneye yatırılmaları, tipik olarak bu yaş grubunda daha etkili ve uygulanması daha kolay olan intravenöz (IV) antibiyotikler yoluyla yeterli tedaviyi almalarını sağlar.
    • Yakın İzleme İhtiyacı: Bebeklerin kötüleşen enfeksiyon, dehidrasyon veya diğer komplikasyon belirtileri açısından yakından izlenmesi gerekir. Hastane ortamında, sağlık uzmanları gerekli bakımı sağlayabilir ve gerektiğinde tedavileri derhal ayarlayabilir.

    Diğer Yaş Gruplarında Hastaneye Yatış Endikasyonları

    Daha büyük çocuklar için İYE nedeniyle hastaneye yatış genellikle daha az yaygındır ancak belirli koşullar altında gerekli olabilir:

    • Ciddi Semptomlar veya Komplikasyonlar: Yüksek ateş, sepsis belirtileri (örn. letarji, taşikardi, hipotansiyon) veya dehidrasyon gibi ciddi semptomlarla başvuran çocukların yoğun tedavi ve izleme için hastaneye yatırılması gerekebilir.
    • Ayakta Tedavinin Başarısızlığı: Bir çocuk 48 ila 72 saatlik ayakta tedaviden sonra oral antibiyotiklere yanıt vermezse veya semptomlar kötüleşirse, daha ileri değerlendirme ve IV antibiyotik tedavisi için hastaneye yatış gerekebilir.
    • Altta Yatan Sağlık Koşulları: Bağışıklık yetmezliği, kronik böbrek hastalığı veya idrar yollarında yapısal anormallikler gibi altta yatan sağlık sorunları olan çocuklar komplikasyonlar açısından daha yüksek risk altındadır ve daha agresif tedavi için hastaneye yatırılmaları gerekebilir.
    • Tekrarlayan İYE’ler: Tekrarlayan İYE’leri olan çocuklar, özellikle anatomik anormallikler veya diğer risk faktörleriyle ilişkili olanlar, renal ultrason veya işeme sistoüretrogramı (VCUG) gibi görüntüleme çalışmaları da dahil olmak üzere daha fazla araştırma için hastaneye yatırılmayı ve uzun vadeli yönetim planlarını başlatmayı gerektirebilir.
    • Ağızdan Alınan İlaçları Tolere Edememe: Bebeklere benzer şekilde, kusma, ağır hastalık veya uyumsuzluk nedeniyle oral ilaçları tolere edemeyen daha büyük çocukların IV antibiyotik ve destekleyici bakım almak için hastaneye yatırılması gerekebilir.
    • Piyelonefrit: Bir çocuğa piyelonefrit teşhisi konulursa, özellikle yüksek ateş, yan ağrısı veya sistemik semptomlarla ilişkiliyse, böbrek skarını ve diğer komplikasyonları önlemek için hastaneye yatış gerekli olabilir.

    Tedavi

    İYE Kendi Kendine Geçebilir mi?

    İdrar yolu enfeksiyonları (İYE), mesane, üretra ve böbrekler dahil olmak üzere üriner sistemin çeşitli kısımlarını etkileyen yaygın bakteriyel enfeksiyonlardır. Çoğu İYE, özellikle antibiyotikler olmak üzere tıbbi tedavi gerektirirken, bazı çalışmalar ve ürologlar bazı İYE türlerinin tıbbi müdahale olmaksızın kendiliğinden düzelebileceğini öne sürmektedir. Kendiliğinden çözülme olasılığı enfeksiyonun türü, bireyin genel sağlık durumu ve vücudun bağışıklık tepkisi gibi faktörlere bağlıdır. Örneğin, sağlıklı kadınlarda komplike olmayan İYE’ler bazen antibiyotiksiz iyileşebilir, ancak daha şiddetli veya tekrarlayan vakalarda bu daha az yaygındır. Bununla birlikte, inatçı bir İYE’nin tedavi edilmeden bırakılmasının daha uzun enfeksiyon süresine ve böbrek enfeksiyonu (piyelonefrit) veya sepsis gibi acil tıbbi müdahale gerektiren ciddi durumlar olan potansiyel komplikasyonlara yol açabileceğini unutmamak gerekir.

    İYE için Hızlı Ev Çözümleri

    Çeşitli ev ilaçları, İYE ile ilişkili rahatsızlıklardan kurtulmayı sağlayabilir ve hafif vakaların yönetiminde yardımcı olabilir:

    • Isı Uygulaması: Alt karın bölgesine bir ısıtma yastığı uygulamak, kasları gevşeterek ve mesane basıncını azaltarak İYE ile ilişkili ağrı ve rahatsızlığı hafifletmeye yardımcı olabilir.
    • Su Alımını Artırın: İdrar yolundaki bakterilerin temizlenmesine yardımcı olduğu için iyi hidrate kalmak çok önemlidir. Bol su içmek idrarı sulandırarak idrara çıkmayı daha az ağrılı hale getirir ve enfeksiyonun temizlenmesine yardımcı olur.
    • Rahat Giysiler: Bol, nefes alabilen giysiler, özellikle pamuk gibi doğal liflerden yapılmış iç çamaşırları giymek, nemi azaltmaya ve genital bölgede bakteri üremesini önlemeye yardımcı olabilir.
    • Kızılcık Suyu: Kızılcık suyu, büyük ölçüde bakterilerin idrar yolunun duvarlarına yapışmasını önleyen bileşiklere atfedilen İYE ile mücadele özellikleri nedeniyle geleneksel olarak önerilmektedir.
    • Tahriş Edici Maddelerden Kaçının: Alkol, kafein ve baharatlı yiyecekler gibi mesaneyi tahriş eden maddelerin alımını azaltmak semptomları en aza indirmeye yardımcı olabilir.

    Üriner Fonksiyonlarda Kızılcık Farmakodinamiği

    Kızılcık, özellikle üriner fonksiyon üzerindeki farmakodinamik etkileri yoluyla, İYE’lerin önlenmesi ve tedavisindeki potansiyel rolü nedeniyle büyük ilgi görmüştür.

    • Proantosiyanidinler (PAC’ler): Kızılcık, proantosiyanidinler olarak bilinen ve yapışma önleyici özelliklerinden sorumlu birincil ajanlar olduğuna inanılan biyoaktif bileşikler içerir. PAC’ler, İYE’lerden sorumlu en yaygın bakteri olan Escherichia coli‘nin (E. coli) idrar yolunun epitel hücrelerine yapışmasını engeller. Kızılcık bu yapışmayı önleyerek enfeksiyon olasılığını azaltmaya yardımcı olabilir.
    • Yapışma Önleyici Aktivite: Anti-adhezyon mekanizması kızılcığın etkinliğinin merkezinde yer alır. PAC’ler E. coli’nin fimbriyası ile etkileşime girerek bakterilerin üroepitelyal hücrelere bağlanmasını önler ve böylece idrar yapma sırasında idrar yolundan atılmalarını kolaylaştırır.
    • İdrarın Asitlenmesi: Kızılcık, hippurik aside metabolize olan ve idrarla atılan kinik asit içerir. İdrarın bu şekilde asitlendirilmesi, bakteri üremesine daha az elverişli bir ortam yaratarak İYE’lere karşı başka bir savunma katmanı sağlar.
    • Anti-İnflamatuar Etkiler: Yapışma önleyici özelliklerine ek olarak, kızılcık antioksidanlar açısından zengindir ve İYE ile ilişkili semptomları azaltmaya yardımcı olabilecek anti-enflamatuar etkiler sergiler.
    • Sinerjik Etkiler: Kızılcıkta bulunan flavonoller ve antosiyaninler gibi diğer fitokimyasallar da antimikrobiyal özelliklerine katkıda bulunarak kızılcığın üriner sağlığı desteklemedeki genel etkinliğini artırır.

    Antibiyotiksiz Tedavi

    Özellikle artan antibiyotik direnci bağlamında, İYE’lerin antibiyotiksiz yönetimine yönelik ilgi giderek artmaktadır. Bazı çalışmalar, İYE semptomları olan kadınların %25 ila %50’sinin antibiyotik tedavisi olmaksızın bir hafta içinde iyileşme görebileceğini öne sürmektedir. Bununla birlikte, bu konuya temkinli yaklaşmak ve özellikle semptomlar devam ederse bir sağlık uzmanına danışmak çok önemlidir.

    • Susuz kalmayın: Yeterli miktarda su tüketmek, vücudunuzun enfeksiyona neden olan bakterileri temizlemesine yardımcı olmanın en etkili yollarından biridir.
    • Gerektiğinde İdrar Yapın: Sık idrara çıkma bakterilerin idrar yolundan atılmasına yardımcı olduğundan, idrarı uzun süre tutmaktan kaçının.
    • Probiyotik Tüketin: Probiyotikler, özellikle de Lactobacillus türleri, bağırsak ve idrar yollarında sağlıklı bir bakteri dengesinin korunmasına yardımcı olarak tekrarlayan İYE riskini azaltabilir.
    • C Vitamini Yeterli miktarda C vitamini alımı idrarı asitleştirerek bakteri üremesine daha az elverişli bir ortam yaratabilir.
    • İyi Hijyen Uygulamaları: Önden arkaya silme ve iyi cinsel hijyenin sürdürülmesi de dahil olmak üzere uygun genital hijyen, bakterilerin yayılmasını önlemede esastır.

    Reçetesiz İlaçlar

    • Fenazopiridin: Fenazopiridin, İYE ile ilişkili ağrı, yanma ve aciliyetten semptomatik rahatlama sağlayabilen reçetesiz satılan bir üriner analjeziktir. Enfeksiyonu tedavi etmez ancak diğer tedavilerin etkili olmasını beklerken rahatsızlığı hafifletebilir.
    • İbuprofen veya Naproksen: Bu nonsteroid anti-enflamatuar ilaçlar (NSAID’ler), altta yatan enfeksiyonu ele almasalar da ağrı ve enflamasyonu yönetmeye yardımcı olabilirler.

    Faydalı Probiyotikler

    • Lactobacillus Türleri: Lactobacillus rhamnosus GR-1 ve Lactobacillus reuteri RC-14 gibi probiyotikler, idrar yollarında zararlı bakterilerin kolonizasyonunu önleyerek idrar sağlığını destekleme konusunda umut vaat etmektedir.
    • Saccharomyces boulardii: Araştırmalar daha az kapsamlı olsa da, bu probiyotik mayanın muhtemelen genel mikrobiyal dengeyi geliştirerek İYE’leri önlemede potansiyel faydaları olduğu öne sürülmüştür.

    Diyet Önerileri

    Bazı diyet seçimleri idrar yolu sağlığını destekleyebilir ve İYE’leri yönetmeye yardımcı olabilir:

    • Meyveler: Kızılcık ve yaban mersini, idrar yolu astarına bakteriyel yapışmayı engelleyen bileşikler içerir ve bu da enfeksiyonları önlemeye yardımcı olabilir.
    • Turunçgil Meyveleri: Portakal ve diğer turunçgiller C vitamini açısından zengindir, bu da idrarı asitleştirmeye ve bakteri üremesini engellemeye yardımcı olabilir.
    • Sebzeler: Domates, brokoli ve ıspanak gibi sebzeler bağışıklık sistemini ve genel sağlığı destekleyen temel besinleri sağlar.
    • Sıvılar: Susuz kalmamak çok önemlidir, bu nedenle bol miktarda su, kafeinsiz kahve ve bitki çayları tüketin. Bakterilerin temizlenmesine yardımcı olmak için günde en az 2,5 ila 3 litre sıvı tüketmeyi hedefleyin.

    Antibiyotik

    AntimikrobiyallerGünlük dozTerapi süresi
    Cefotaxime2 g x 27-10 gün
    Klinik yanıtı yavaş olan hastalarda daha uzun kürler uygundur
    Ceftazidime1-2 g x2
    Ceftriaxone1-2 g x1
    Cefepime2 g x2
    Piperacillin/tazobactam4.5 g x3
    Ceftolozane/tazobactam1.5 g x3
    Ceftazidime/avibactam2.5 g x3
    Gentamicin*5 mg/kg x1
    Amikacin*15 mg/kg x1
    Ertapenem1 g x1
    Imipenem/cilastatin0.5 g x3
    Meropenem1 g x3

    Tarih

    İdrar yolu enfeksiyonları (İYE’ler) insanlar var olduğundan beri var. UTI’lerden bilinen en eski söz, M.Ö. 1550 yıllarına kadar uzanan Mısır Ebers Papirüsü‘ndedir. Ebers Papirüsü, bitkisel ilaçlar ve diyet kısıtlamaları da dahil olmak üzere idrar yolu enfeksiyonuna yönelik bir dizi tedaviyi açıklamaktadır.

    Takip eden yüzyıllarda İYE’ler kan alma, sülük ve lavman gibi çeşitli farklı yöntemlerle tedavi edildi. Ancak bu tedavilerin hiçbiri çok etkili olmadı ve idrar yolu enfeksiyonu sıklıkla böbrek yetmezliği ve ölüm gibi ciddi komplikasyonlara yol açtı.

    16. yüzyılda İngiliz doktor Thomas Sydenham İYE’yi “sulu akıntı” olarak tanımladı. İYE’lerin vücuttaki mizah dengesizliğinden kaynaklandığına inanıyordu.

    18. yüzyılda Fransız cerrah Jean-Louis Petit, idrar yolu enfeksiyonu tedavisi için yeni bir cerrahi prosedür geliştirdi. Sistotomi olarak bilinen bu prosedür, enfekte idrarın boşaltılması için mesanenin kesilmesini içeriyordu.

    19. yüzyılda Alman doktor Theodor von Esmarch, idrar yolu enfeksiyonu tedavisi için yeni bir yöntem geliştirdi. Mesanenin irrigasyonu olarak bilinen bu yöntem, mesanenin steril bir solüsyonla yıkanmasını içeriyordu. Bilim insanları idrar yolu enfeksiyonunun nedenlerine ilişkin daha iyi bir anlayış geliştirmeye başladı. Ayrıca antibiyotikler gibi yeni tedaviler de geliştirdiler. Antibiyotikler idrar yolu enfeksiyonu tedavisinde devrim yarattı ve artık bakım standardı haline geldi.

    1930’lardan önce: İYE’ler bitkisel ilaçlar, idrar alkalizasyonu ve diğer spesifik olmayan tedaviler gibi çeşitli yöntemlerle tedavi ediliyordu. Bu yöntemler büyük ölçüde etkisizdi ve İYE’ler genellikle böbrek enfeksiyonları ve sepsis dahil olmak üzere ciddi komplikasyonlara yol açıyordu.

    1930s: Antibiyotiklerin Şafağı

    1930s: Sülfonamidlerin (sülfa ilaçları) keşfi ve ilk kullanımı, İYE’ler de dahil olmak üzere bakteriyel enfeksiyonlar için ilk önemli tedavi olmuştur. Bu ilaçlar bakteriyel enfeksiyonları etkili bir şekilde azaltan ilk ilaçlar arasındaydı, ancak etkinlikleri daha sonraki antibiyotiklere kıyasla sınırlıydı.

    1940s: Penisilin ve Antibiyotik Devrimi

    1941: Alexander Fleming tarafından 1928 yılında keşfedilmesinin ardından penisilinin seri üretimine başlandı. Penisilin çeşitli bakteriyel enfeksiyonlar için çığır açan bir tedavi haline geldi, ancak bu enfeksiyonlardan yaygın olarak sorumlu olan Gram-negatif bakterilere karşı sınırlı etkinliği nedeniyle İYE’ler için ilk basamak tedavi değildi.
    1948: Tüberküloza karşı etkili ilk antibiyotik olan streptomisin, İYE’lere neden olan bazı Gram-negatif bakterilere karşı da etkinlik gösterdi.

    1950s: Antibiyotik Cephaneliğinin Genişletilmesi

    1950’lar: Tetrasiklinlerin ve kloramfenikolün geliştirilmesi, özellikle sülfa ilaçlarına alerjisi olan hastalarda İYE tedavisi için daha geniş seçenekler sağladı.
    1959: Özellikle idrar yolu enfeksiyonlarını hedefleyen bir ilaç olan nitrofurantoin piyasaya sürüldü. Günümüzde komplike olmayan İYE’lerin tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir antibiyotik olmaya devam etmektedir.

    1960’lar: Daha Hedefe Yönelik Antibiyotiklerin Ortaya Çıkışı

    1960’lar: Ampisilin ve sefalosporinlerin (sefaleksin gibi) kullanıma girmesi, daha önceki antibiyotiklere dirençli olanlar da dahil olmak üzere daha geniş bir bakteriyel patojen yelpazesi için etkili tedavi sağlayarak İYE’ler için tedavi seçeneklerini genişletti.
    1961: Trimetoprim sentezlendi ve daha sonra 1968’de sülfametoksazol ile birleştirildi (kotrimoksazol oluşturuldu), bu da etkinliği ve düşük maliyeti nedeniyle İYE’ler için standart bir tedavi haline geldi.

    1970’ler-1980’ler: Devam Eden Gelişim ve Direnç

    1970’ler: Antibiyotik direncinin artmaya başlaması, 1980’lerin sonlarında florokinolonlar (örn. siprofloksasin) gibi yeni antibiyotiklerin geliştirilmesine yol açmıştır. Florokinolonlar, komplike İYE’lerin ve dirençli bakterilerin neden olduğu

    1980’ler: Sefalosporinler gelişmeye devam etti, üçüncü nesil sefalosporinler piyasaya sürüldü ve şiddetli veya dirençli enfeksiyonlar için daha da geniş spektrumlu kapsama alanı sundu.

    1990’lar: Dirençle Mücadele

    1990’ler: Artan antibiyotik direnci sorunu, İYE’lere neden olan dirençli bakteri türlerine karşı geliştirilmiş aktiviteye sahip florokinolonlar olan levofloksasin ve moksifloksasin gibi yeni antibiyotiklerin geliştirilmesine ve onaylanmasına yol açtı.
    1994: Amerika Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (IDSA), direnci önlemek için uygun antibiyotiğin kullanılmasının önemini vurgulayarak İYE’lerin tedavisi için kılavuzlar yayınladı.

    2000’ler-Günümüz: Odak noktası, antibiyotik direncini yönetmeye ve yeni antibiyotikler veya alternatif tedaviler geliştirmeye doğru kaymıştır. Fosfomisin gibi yeni ilaçlar, çok ilaca dirençli İYE patojenlerine karşı etkinlikleriyle dikkat çekmiştir.
    2000’ler: Antibiyotik direnci modellerine ilişkin farkındalığın ve gözetimin artması, daha hedefli reçeteleme uygulamalarına yol açmıştır. Direnci en aza indirmek için komplike olmayan İYE’ler için nitrofurantoin ve fosfomisin gibi dar spektrumlu antibiyotiklere vurgu yapıldı.
    2010’ler: Karbapeneme dirençli Enterobacteriaceae’nin (CRE) ortaya çıkması yeni tedavi stratejilerine olan ihtiyacı vurgulamıştır. Aşılar ve bakteriyofaj tedavisi gibi antibiyotik dışı tedavilere yönelik araştırmalar ivme kazanmıştır.
    2020’ler: Mevcut antibiyotiklerin etkinliğini korumayı amaçlayan antimikrobiyal yönetim programlarının uygulanmasının yanı sıra İYE’ler için yeni antibiyotiklerin ve alternatif tedavilerin geliştirilmesine odaklanılmaya devam edilmesi.

    Kaynak:

    1. Fleming, A. (1929). “On the antibacterial action of cultures of a penicillium, with special reference to their use in the isolation of B. influenzae.” British Journal of Experimental Pathology, 10(3), 226-236.
    2. Waksman, S. A. (1944). “Streptomycin, a substance exhibiting antibiotic activity against gram-positive and gram-negative bacteria.Proceedings of the Society for Experimental Biology and Medicine, 55(1), 66-69.
    3. Platt, R., Polk, B. F., Murdock, B., & Rosner, B. (1982). “Mortality associated with nosocomial urinary-tract infection.New England Journal of Medicine, 307(11), 637-642.
    4. Gupta, K., Hooton, T. M., & Stamm, W. E. (2001). Increasing Antimicrobial Resistance and the Management of Uncomplicated Community-Acquired Urinary Tract Infections. Annals of Internal Medicine, 135(1), 41-50.
    5. Howell, A. B., & Foxman, B. (2002). “Cranberry juice and adhesion of antibiotic-resistant uropathogens.” JAMA, 287(23), 3082-3083.
    6. Kahlmeter, G. (2003). “An international survey of the antimicrobial susceptibility of pathogens from uncomplicated urinary tract infections: the ECO· SENS Project.” Journal of Antimicrobial Chemotherapy, 51(1), 69-76.
    7. Simerville, J. A., Maxted, W. C., & Pahira, J. J. (2005). Urinalysis: A Comprehensive Review. American Family Physician, 71(6), 1153-1162.
    8. Gupta, K., Chou, M. Y., Howell, A., Wobbe, C., Grady, R., & Stapleton, A. E. (2007). Cranberry products inhibit adherence of P-fimbriated Escherichia coli to primary cultured bladder and vaginal epithelial cells. The Journal of Urology, 177(6), 2357-2360.
    9. American College of Obstetricians and Gynecologists (ACOG). (2008). “Urinary tract infections in pregnancy.Obstetrics & Gynecology, 112(3), 707-711.
    10. Foxman, B. (2010). The epidemiology of urinary tract infection. Nature Reviews Urology, 7(12), 653–660.
    11. Foxman, B., & Barlow, R. (2010). Urinary Tract Infection: Self-Reported Incidence and Associated Costs. Annals of Epidemiology, 20(11), 762-769.
    12. Howell, A. B., Botto, H., Combescure, C., et al. (2010). Dosage effect on uropathogenic Escherichia coli anti-adhesion activity in urine following consumption of cranberry powder standardized for proanthocyanidin content: a multicentric randomized double-blind study. BMC Infectious Diseases, 10(1), 94.
    13. Barbosa-Cesnik, C., Brown, M. B., Buxton, M., Zhang, L., DeBusscher, J., & Foxman, B. (2011). “Cranberry juice fails to prevent recurrent urinary tract infection: results from a randomized placebo-controlled trial.” Clinical Infectious Diseases, 52(1), 23-30.
    14. Infectious Diseases Society of America (IDSA). (2011). “Diagnosis and Treatment of Uncomplicated Urinary Tract Infections in Adults.Clinical Infectious Diseases, 52(5), e103-e120.
    15. Bush, K., Courvalin, P., Dantas, G., Davies, J., Eisenstein, B., Huovinen, P., … & Spalding, C. (2011). “Tackling antibiotic resistance.” Nature Reviews Microbiology, 9(12), 894-896.
    16. Hooton, T. M. (2012). Clinical practice. Uncomplicated urinary tract infection. The New England Journal of Medicine, 366(11), 1028–1037.
    17. Hooton, T. M. (2012). “Uncomplicated urinary tract infection.” New England Journal of Medicine, 366(11), 1028-1037.
    18. Cai, T., Mazzoli, S., Mondaini, N., Meacci, F., Nesi, G., D’Elia, C., … & Bartoletti, R. (2012). The role of asymptomatic bacteriuria in young women with recurrent urinary tract infections: to treat or not to treat?. Clinical Infectious Diseases, 55(6), 771–777.
    19. Jepson, R. G., Williams, G., & Craig, J. C. (2012). Cranberries for Preventing Urinary Tract Infections. Cochrane Database of Systematic Reviews, Issue 10. Art. No.: CD001321.
    20. Beerepoot, M. A. J., ter Riet, G., Nys, S., van der Wal, W. M., de Borgie, C. A. J. M., de Reijke, T. M., … & Geerlings, S. E. (2012). “Lactobacilli vs antibiotics to prevent urinary tract infections: a randomized, double-blind, non-inferiority trial in postmenopausal women.” Archives of Internal Medicine, 172(9), 704-712.
    21. Foxman, B. (2014). “Urinary tract infection syndromes: occurrence, recurrence, bacteriology, risk factors, and disease burden.” Infectious Disease Clinics of North America, 28(1), 1-13.
    22. Butler, C. C., Hawking, M. K., Quigley, A., & McNulty, C. A. (2015). Incidence, Severity, Help Seeking, and Management of Uncomplicated Urinary Tract Infection: A Population-Based Survey. British Journal of General Practice, 65(639), e702–e707.
    23. Beerepoot, M. A., & Geerlings, S. E. (2016). Non-Antibiotic Prophylaxis for Urinary Tract Infections. Pathogens, 5(2), 36.
    24. Stapleton, A. E. (2016). “The role of probiotics in the management of urinary tract infection.” Nature Reviews Urology, 13(5), 290-299.
    25. Wagenlehner, F. M., Pilatz, A., Weidner, W., & Naber, K. G. (2017). Urological Infections: Pathophysiology, Diagnostic Principles, and Treatment. European Urology Supplements, 16(4), 102-109.
    26. Hooton, T. M., Vecchio, M., Iroz, A., Tack, I., Dornic, Q., Seksek, I., & Lotan, Y. (2018). Effect of Increased Daily Water Intake in Premenopausal Women With Recurrent Urinary Tract Infections. JAMA Internal Medicine, 178(11), 1509–1515.
    27. National Institute for Health and Care Excellence (NICE). (2018). “Urinary tract infection (lower): antimicrobial prescribing.NICE Guidelines.
    28. Hooton, T. M., & Gupta, K. (2019). Acute simple cystitis in women. UpToDate, Waltham, MA: UpToDate Inc.
    29. Griebling, T. L. (2020). Urinary Tract Infections in Women: Diagnosis and Management in the Emergency Department. Emergency Medicine Clinics of North America, 38(3), 695-711.
    30. European Association of Urology (EAU). (2023). “Guidelines on Urological Infections.”

    Click here to display content from YouTube.
    Learn more in YouTube’s privacy policy.