Kalp yetmezliği (KY), tek bir “hastalık”tan çok, ventrikülün dolumu (diyastol) ve/veya kanı ileriye doğru etkin biçimde boşaltması (sistol) ile ilgili yapısal ya da fonksiyonel bir bozukluğun yol açtığı karmaşık klinik sendromdur. Klinik açıdan belirleyici nokta şudur: Kalp, dokuların metabolik gereksinimini karşılayacak kalp debisini ancak dolum basınçlarını yükselterek veya nörohormonal sistemleri aşırı aktive ederek sağlayabiliyorsa, sonuçta hastada dispne, konjesyon, efor kapasitesinde azalma ve çok sistemli belirtiler ortaya çıkar.
Klinik belirtiler ve “hastanın hikâyesi”ni sürükleyici kılan dinamik
KY çoğu hastada yavaş yavaş, “gündelik hayatın içine sızan” ipuçlarıyla başlar: Eskiden rahat çıkılan merdiven “birkaç basamak sonra mola” ister, gece yastık sayısı artar, sabah ayakkabı dar gelir, gün içinde halsizlik belirginleşir. Bu tablo aslında iki ana mekanizmanın sahadaki yansımasıdır:
- Konjesyon (sıvı ve basınç yükü): Akciğer dolaşımında basınç artışı ve sistemik venöz göllenme.
- Düşük ileri akım (forward failure): Doku perfüzyonunun azalması ve bunun tetiklediği kompansasyonlar.
1) Solunumsal yakınmalar (konjesyonun “akciğer dili”)
- Dispne:
- Efor dispnesi → ilerledikçe minimal efor/istirahatte dispne
- Ortopne: Yatınca artan nefes darlığı; hasta yastık yükseltir
- Paroksismal noktürnal dispne (PND): Gecenin bir saatinde uykudan “boğulur gibi” uyanma
- Gece öksürüğü artışı, özellikle kuru öksürük (“kalp öksürüğü”): Pulmoner venöz basınç artışı ve interstisyel ödemle ilişkilidir.
- Hastaların “yüksek baş pozisyonu”nda uyuma eğilimi bu fizyolojinin çok tipik, klinik olarak değerli bir yansımasıdır.
2) Sistemik konjesyon ve sıvı tutulumu
- Periferik ödem: Ayak bileği/pretibial; ileri olgularda yaygın anasarka
- Asit / karında şişlik, karaciğer konjesyonu
- Kilo artışı (özellikle kısa sürede birkaç kilo): “Su ağırlığı”
- Noktüri: Gece artan idrar; gündüz venöz göllenmeyle biriken sıvının yatınca dolaşıma dönmesiyle artabilir
3) Düşük ileri akım ve nörohormonal yanıtın sonuçları
- Yorgunluk, çabuk tükenme, halsizlik, uykuya meyil
- Baş dönmesi, çarpıntı, senkop (aritmi, düşük debi, ileri kapak hastalığı eşlik edebilir)
- Bilişsel etkilenme: Konsantrasyon bozukluğu, kafa karışıklığı, hafıza yakınmaları (özellikle ileri yaş/ileri evre, hipoperfüzyon ve komorbidite ile)
4) Gastrointestinal ve genel sistem belirtileri
- İştahsızlık, bulantı, şişkinlik, meteorizm, kabızlık, karın ağrısı: Splanknik konjesyon ve hipoperfüzyon katkısı
- Kilo kaybı: Uzamış KY’de kardiyak kaşeksi spektrumuna kadar ilerleyebilir
- Terleme, gece terlemeleri, sıcak basmaları: Sempatik aktivasyonun bir parçası olabilir (ayırıcı tanıda enfeksiyon/hematolojik nedenler de akılda tutulur)
Klinik sunuma göre sınıflandırma (hasta “nasıl gelir?”)
Akut kalp yetmezliği
- Saatler–günler içinde belirginleşen tablo; acil müdahale gerektirebilir.
- Tipik senaryolar: Akut dekompansasyon, hipertansif pulmoner ödem, akut koroner sendrom, ciddi aritmi, akut kapak patolojisi.
Kronik kalp yetmezliği
- Uzun süreli; stabil dönemler ve alevlenmeler ile seyreder.
- Kılavuz yaklaşımda amaç: semptom kontrolü + hastane yatışlarını azaltma + mortaliteyi düşürme.
Şiddete göre (NYHA)
- NYHA I: Günlük aktivitede semptom yok
- NYHA II: Olağan aktivitede semptom
- NYHA III: Hafif aktivitede semptom
- NYHA IV: İstirahatte semptom
Ejeksiyon fraksiyonuna göre KY fenotipleri (tedaviyi belirleyen omurga)
- HFrEF: EF ≤ %40
- HFmrEF: EF %41–49
- HFpEF: EF ≥ %50
Bu ayrım sadece bir “etiket” değildir; ilaç tedavisinin kanıt düzeyi ve hedefleri fenotipe göre değişir.
Tanıya giden yol: anamnez → muayene → biyobelirteç → görüntüleme (ve neden bu sıra önemlidir?)
1) Anamnez: tetikleyiciyi ve zemini yakalama
- Daha önce miyokard enfarktüsü öyküsü: ventrikül fonksiyon bozukluğu için güçlü ipucu
- Hipertansiyon, diyabet, obezite, uyku apnesi, böbrek hastalığı
- Kapak hastalığı öyküsü, romatizmal hastalıklar
- Alkol/kemoterapi/immünoterapi öyküsü (özellikle immün checkpoint inhibitörleri: miyokardit/kardiyomiyopati riski klinik olarak kritik olabilir)
2) Fizik muayene: konjesyon ve perfüzyonun “bedendeki haritası”
- Ödem, juguler venöz dolgunluk, hepatomegali, asit bulguları
- Akciğerde raller, plevral efüzyon ipuçları
- Nabız, kan basıncı, periferal soğukluk, mental durum
- Kalp sesleri, üfürümler (kapak patolojileri ile ilişki)
3) Laboratuvar: biyobelirteçler ve eşlik eden organ etkilenmesi
BNP / NT-proBNP burada kilit rol oynar.
BNP ve NT-proBNP’nin fizyolojik temeli
- Ventrikül duvarı gerilimi arttığında kardiyomiyositler natriüretik peptid sistemini aktive eder.
- BNP: natriürez, diürez ve vazodilatasyon üzerinden hacim/basınç yükünü azaltmaya çalışan “karşı-regülasyon” hormonudur.
- NT-proBNP: aynı prohormondan salınan inaktif parçadır; dolaşımda daha uzun yarı ömür ile daha stabil ölçüm avantajı sunar.
Tanıda eşik değer (sıklıkla kullanılan “dışlama” mantığı)
- Kronik/stabil şüphede çoğu klinik algoritmada:
- NT-proBNP ≥ 125 pg/mL veya BNP ≥ 35 pg/mL → KY olasılığını artırır, ileri değerlendirmeyi destekler
- Bu değerlerin yaş, cinsiyet, böbrek fonksiyonu, obezite ve atriyal fibrilasyon gibi durumlarla anlamlı biçimde etkilendiği akılda tutulur (tek başına “evet/hayır” testi değildir; klinikle birlikte yorumlanır).
Diğer laboratuvarlar (tanı + risk + ayırıcı tanı)
- Kreatinin/eGFR, elektrolitler (özellikle K⁺), karaciğer testleri
- Tam kan sayımı, CRP (enfeksiyon/iltihap), TSH (tiroid)
- Demir parametreleri (ferritin, transferrin sat.)
- Seçilmiş olgularda: serum serbest hafif zincirler (amiloidoz şüphesi), troponin (akut hasar/strain), vb.
4) EKG: “normal değilse neden?” sorusunu açar
EKG çoğu zaman KY’yi tek başına koydurmaz ama:
- Eski enfarktüs izleri, iletim bozukluğu, hipertrofi bulguları
- Aritmiler (özellikle AF), taşikardi/bradikardi
- QRS genişliği (cihaz tedavileri açısından da önemli)
Not: “V1–V4’te Q dalgasının olmaması” tek başına KY’ye özgül bir kriter değildir; EKG yorumunu, klinik bağlam ve diğer bulgularla birlikte yapmak gerekir.
5) Görüntüleme: yapıyı, fonksiyonu ve nedeni görünür kılmak
- Akciğer grafisi: konjesyon, plevral efüzyon, kardiyomegali ipuçları
- Ekokardiyografi (temel taş):
- EF, ventrikül boyutları
- Diyastolik fonksiyon
- Kapak patolojileri
- Pulmoner basınç tahmini
- Bölgesel duvar hareket bozukluğu (iskemi/eski enfarktüs lehine)
- Miyokard kalınlığı ve yapısal paternler (infiltratif hastalık şüphesi vb.)
- Kardiyak MR: doku karakterizasyonu (skar, inflamasyon, infiltrasyon), seçilmiş olguda çok değerlidir.
- Seçilmiş hastada: SPECT/PET (iskemi/viabilite), genetik incelemeler, endomiyokardiyal biyopsi (özellikle miyokardit/infiltratif hastalık kuşkusu güçlü ise)
Türler ve nedenler: “neden” bulunmadan tedavi eksik kalır
KY etiyolojisi geniştir; pratikte sık görülen omurga:
- Koroner arter hastalığı / iskemik nedenler
- Hipertansiyon ve hipertansif kalp hastalığı
- Kapak hastalıkları
- Kardiyomiyopatiler (dilate, hipertrofik, restriktif, toksik/alkol, inflamatuvar, genetik)
- Ritim bozuklukları (taşikardi aracılı)
- Sistemik hastalıklar (anemi, tiroid, enfeksiyon vb. tetikleyici)
Tedavi: hedef sadece “nefes açmak” değil, seyri değiştirmek
1) Yaşam tarzı ve temel destek
- Tuz ve sıvı yönetimi (hastanın konjesyon durumuna göre)
- Kilo takibi (özellikle hızlı kilo artışı = dekompansasyon sinyali)
- Düzenli, toleransa uygun fiziksel aktivite/rehabilitasyon
- Aşılar, uyku apnesi taraması, komorbidite optimizasyonu
2) Farmakoterapi (özellikle HFrEF’de “kanıta dayalı omurga”)
- ACE inhibitörü veya ARNI
- Beta bloker
- MRA (spironolakton/eplerenon)
- SGLT2 inhibitörü
- Bu ilaçlar genellikle kademeli artırma (up-titrasyon) ile hedef dozlara taşınır; tolerans, kan basıncı, böbrek fonksiyonu ve potasyumla yakından izlenir.
Diüretikler
- Loop diüretikleri: konjesyon/hipervolemi kontrolü için (semptomatik rahatlama sağlar; “hastane yatışlarını azaltan” stratejinin parçasıdır).
Sık yan etkiler (klinik pratikte kritik)
- ACE inhibitörü/ARNI: hipotansiyon, böbrek fonksiyonunda değişim, hiperkalemi; nadiren anjiyoödem
- Beta bloker: bradikardi, hipotansiyon, başlangıçta geçici semptom artışı (doz ayarıyla yönetilir)
- Spironolakton: jinekomasti; gelişirse genellikle eplerenon gibi alternatif tercih edilir
3) Cihaz ve ileri tedaviler (seçilmiş hastada “prognozu yeniden yazar”)
- ICD: belirli kriterlerle (özellikle düşük EF ve yeterli medikal tedaviye rağmen risk sürüyorsa) ani kardiyak ölüm riskini azaltmak için
- CRT: elektriksel dissenkroni (özellikle geniş QRS) ve uygun fenotipte semptom/EF üzerine fayda sağlayabilir
- İleri evre KY’de: mekanik dolaşım destek cihazları (LVAD vb.), transplantasyon değerlendirmesi (merkez ve hasta uygunluğuna göre)
Keşif
1) Antik dönem: “nefes darlığı–şişlik–ölüm” üçlüsünün tanınması (mekanizma henüz yok)
En eski metinlerde kalp yetmezliğinin bugünkü dildeki karşılığı açıkça yazmaz; ama ödem (dropsy/hidrops), nefes darlığı ve halsizlik gibi bulguların birlikte seyrettiği tablolar çok erken tarihlerden beri tarif edilir. Eski Mısır tıbbında (özellikle papirüs geleneğinde), Yunan hekimlik okulunda ve Hint tıbbı metinlerinde “vücutta su birikmesi” ve “nefesin daralması” gibi gözlemler bir aradadır.
Hipokrates geleneği hastalığı “bedenin genel dengesi” üzerinden açıklarken, Galen sonrası dönemde damarlar, nabız, solunum gibi işaretler daha sistematik betimlenmeye başlar. Yine de burada hâlâ bir “pompa” fikri yoktur: kalp vardır, nabız vardır, ama dolaşımın nasıl işlediği bilinmediği için kalp yetmezliği daha çok bulguların birlikteliği olarak kalır.
2) Ortaçağ ve erken modern çağ: dolaşım fikrinin doğuşu (kalp bir “pompa”dır)
Hikâyenin gidişatını değiştiren şey, kalbin bir organ olarak değil, bir işlev olarak anlaşılmaya başlanmasıdır. İslam tıbbı geleneğinde anatomi ve fizyoloji tartışmaları canlıdır; damar sisteminin tartışılması, kalbin ve akciğerlerin ilişkisinin düşünülmesi, daha sonra Avrupa’da şekillenecek “dolaşım” fikrine zemin oluşturur.
Bu çizginin belirgin dönüm noktası, 17. yüzyılda William Harvey’nin dolaşımı sistematik biçimde ortaya koymasıyla gelir. Harvey ile birlikte kalp artık bir “ısı kaynağı” ya da “hayat prensibi” olmaktan çıkar; kanı ileriye doğru hareket ettiren bir pompa olarak görülmeye başlanır. Bu, kalp yetmezliğinin gelecekte “pompa bozukluğu” olarak tanımlanabilmesinin ön koşuludur.
3) 18. yüzyıl: ilk etkili farmakolojik silahın sahneye çıkışı (Withering ve digitalis)
Kalp yetmezliğinin tedavi tarihindeki en dramatik sahnelerden biri, mekanizmayı tam anlamadan önce bile işe yarayan bir ilacın bulunmasıdır. 18. yüzyıl sonlarında İngiliz hekim William Withering, “dropsy” denilen şişlikli hastalarda yüksükotu (foxglove/Digitalis purpurea) kullanımını sistematikleştirir ve 1785’te bu deneyimini ayrıntılı biçimde yayımlar.
Bu dönemde hastalık, çoğu zaman “sıvı birikmesi” olarak görülür; Withering’in katkısı, tam olarak bugünkü terminolojiyle söyleyecek olursak, kalbin kasılma gücünü artıran ve bazı hastalarda diürezi kolaylaştıran bir etkinin klinikte “hayat kurtarıcı” biçimde gözlenmesidir. Digitalis, kalp yetmezliğinde asırlar boyunca sürecek “pozitif inotrop” fikrinin en erken ve en güçlü tarihsel temsilidir: kalp zayıfsa, güçlendirmek gerekir.
4) 19. yüzyıl: patolojinin mikroskopa taşınması ve klinik muayenenin modernleşmesi (Virchow, Laennec ve arkadaşları)
- yüzyıl, kalp yetmezliğinin “bulgular” olmaktan çıkıp “neden–sonuç” ilişkisi içine yerleştiği çağdır.
4.1. Hücresel düşünce: Rudolf Virchow
Alman patolog Rudolf Virchow, 1858’de Berlin’de verdiği derslerle şekillenen “hücresel patoloji” yaklaşımıyla hastalıkların temelinin dokuda ve hücrede aranması gerektiğini güçlü biçimde savunur. Kalp yetmezliği açısından bunun anlamı şudur:
Kalp kası hasarı, hipertrofi, fibrozis, inflamasyon gibi yapısal değişiklikler “gözle görülebilir” ve hastalığın seyriyle ilişkilendirilebilir. Böylece kalp yetmezliği, sadece “şişlik ve nefes darlığı” değil; miyokardın bir hastalığı hâline gelir.
4.2. Klinik muayenenin dili: stetoskop ve oskültasyon
Aynı yüzyılda René Laennec’in stetoskopu (19. yüzyılın başı) ve oskültasyon kültürü, kalp kapak hastalıklarının ve akciğer konjesyonunun yatak başında daha güvenilir biçimde tanınmasını sağlar. “Üfürüm” artık rastgele bir ses değil; kapak patolojisine açılan ipucu olur. Kalp yetmezliğinin en önemli nedenlerinden olan kapak hastalıkları, böylece klinisyen için görünürleşir.
5) 19. yüzyıl sonu – 20. yüzyıl başı: kalbin “ölçülebilir” hâle gelişi (röntgen, EKG, fizyoloji)
Kalp yetmezliği tarihindeki gerçek devrimlerden biri, kalbin artık sadece dinlenen ve hissedilen değil, ölçülen bir organ hâline gelmesidir.
- 1895’te röntgenin tıbba girişi, kalp büyüklüğü, akciğer ödemi ve plevral efüzyon gibi bulguların daha nesnel değerlendirilmesine imkân verir.
- 1900’lerin başında Willem Einthoven, string galvanometre temelli elektrokardiyografiyi geliştirir. Artık ritim bozuklukları, iletim gecikmeleri, infarktüs izleri gibi elektriksel olaylar kaydedilebilir. Kalp yetmezliği, sıklıkla aritmiyle iç içe olduğundan, EKG klinisyenin eline yeni bir “harita” verir.
- Fizyolojide Starling ve çağdaşlarının “kalp performansı–dolum ilişkisi” üzerine çalışmaları, kalp yetmezliğinin temel paradoksunu açıklar: kalp debisini sürdürmek için dolum basıncı artar; fakat bu artış akciğerde ve periferde konjesyona yol açar. Bu, modern patofizyolojinin temel taşlarından biridir.
6) 20. yüzyıl: modern kalp yetmezliğinin doğuşu (kateter, yoğun bakım, cerrahi ve klinik deneyler)
6.1. Hemodinamiğin içeri girip konuşması: kateterizasyon
- yüzyılın ilk yarısında kardiyak kateterizasyonun öncüleri, kalbin iç basınçlarını ve debiyi doğrudan ölçülebilir hâle getirir. Bu, kalp yetmezliğinde “sadece semptom” değil, hemodinamik profil konuşmayı mümkün kılar:
Pulmoner kapiller wedge basıncı, sağ kalp basınçları, kardiyak output… Böylece “konjesyon” artık duyulan rallerden ibaret değildir; sayılarla tarif edilir.
6.2. Diüretikler ve vazodilatörler: konjesyona karşı farmakoloji
Kalp yetmezliği tedavisinde önce semptomu hedefleyen ilaçlar gelişir:
- Diüretikler, ödem ve dispneyi hızla azaltır; hastanın hayatına “nefes” verir.
- Vazodilatör yaklaşımı, afterload’u azaltarak kalbin iş yükünü düşürme fikrini güçlendirir. Bu çizgi, ileride nörohormonal tedavilere köprü kuracaktır.
6.3. Cerrahinin büyük sahneye çıkışı: baypas ve transplantasyon
1960’ların sonundan itibaren kalp yetmezliği sadece “ilaç” değil, “organ” düzeyinde düşünülür:
- 1967’de Christiaan Barnard, ilk insan-insana kalp transplantasyonunu gerçekleştirerek “son dönem kalp yetmezliği” için radikal bir kapı açar. Ancak bu kapıyı gerçekten kullanılabilir kılanlar, bağışıklık baskılama stratejilerinin olgunlaşması ve cerrahi tekniğin standardizasyonudur; bu alanda Norman Shumway ve ekolünün katkıları belirleyicidir.
- Koroner arter hastalığının kalp yetmezliğinin büyük bir bölümünden sorumlu olduğunun anlaşılmasıyla, revaskülarizasyon ve baypas cerrahisi “kalp kasını yeniden besleme” fikrini klinik pratiğe taşır.
7) 1980’ler–2000’ler: “nörohormonal devrim” (hastalığın seyrini değiştiren çağ)
Kalp yetmezliğinin modern tarihi çoğu zaman burada başlatılır; çünkü ilk kez ilaçlar sadece semptomu değil, ölümü azaltmaya başlar.
7.1. ACE inhibitörleri ve RAAS blokajı
1980’lerde ağır kalp yetmezliğinde enalapril gibi ACE inhibitörleriyle mortaliteyi azaltan çalışmalar, kalp yetmezliğinin sadece “pompa” değil, nörohormonal bir sendrom olduğunu tesciller. RAAS aktivasyonu, başlangıçta telafi edici görünse de uzun vadede remodelling’i hızlandırır; ACE inhibitörleri bu kısır döngüyü kırmanın ilk büyük aracıdır.
7.2. Beta blokerlerin paradoksu: yavaşlatıp iyileştirmek
Bir zamanlar “kalbi yavaşlatmak tehlikeli” sanılırken, 1990’lar ve 2000’lerde beta blokerlerin doğru hasta ve doğru doz titrasyonuyla mortaliteyi anlamlı biçimde düşürdüğü gösterilir. Buradaki fikir güçlüdür: sürekli sempatik aktivasyon kalbi yorar; kontrol altına alındığında kalp yeniden şekillenmesini daha iyi tolere eder.
7.3. Mineralokortikoid reseptör antagonizmi (MRA)
Aldosteronun fibrozis ve sodyum tutulumundaki rolü anlaşılınca MRA’lar, nörohormonal blokajın üçüncü ayağı olarak yerini alır.
7.4. Cihazlar: ritmi ve senkroniyi düzeltmek
- ICD yaklaşımı, ani kardiyak ölüm riskini azaltır.
- CRT, özellikle elektriksel dissenkroni olan hastalarda “kalbin aynı anda kasılmasını” sağlayarak hem semptom hem prognoz üzerinde etkili olur.
Kalp yetmezliği, böylece “ilaç + cihaz” bileşkesinde yönetilen bir sendroma dönüşür.
8) 2010’lar–2020’ler: çoklu yolak terapileri ve fenotip çağının açılması (ARNI, SGLT2, HFpEF’in yeniden yazılması)
8.1. ARNI: RAAS blokajının ötesine geçiş
2014’te yayımlanan büyük ölçekli klinik kanıtla anjiyotensin reseptör–neprilisin inhibitörü yaklaşımı (sacubitril/valsartan), HFrEF’de enalaprile kıyasla daha iyi klinik sonuçlarla ilişkilendirilir. Bu, natriüretik peptid sistemini “sadece biyobelirteç” olmaktan çıkarıp tedavinin hedefi hâline getirir.
8.2. SGLT2 inhibitörleri: diyabet ilacından kalp yetmezliği temel taşına
2019’dan itibaren HFrEF’de, ardından EF spektrumunun farklı uçlarında SGLT2 inhibitörlerinin kalp yetmezliği olaylarını azaltabildiğine dair güçlü kanıtlar birikir. Bu sınıfın etkisi, tek bir mekanizmayla açıklanamayacak kadar katmanlıdır: natriürez-benzeri etkiler, renal hemodinamik, metabolik verimlilik, inflamasyon ve fibrozis ekseninde çoklu biyolojik işaretler konuşulur.
8.3. HFpEF’in “tek hastalık olmadığı” gerçeği: fenotipleme ve obezite odağı
HFpEF uzun süre “tedavisi zor alan” olarak kaldı; çünkü HFpEF aslında tek bir patoloji değil, yaşlanma, hipertansiyon, obezite, diyabet, mikrovasküler disfonksiyon, sistemik inflamasyon, atriyal disfonksiyon gibi çoklu yolakların ortak sonudur.
Bu dönemde araştırma, “HFpEF var mı?” sorusundan “HFpEF’in hangi alt tipi?” sorusuna kayar.
Bu bağlamda 2023’te obezite ilişkili HFpEF’te semaglutid ile semptomlar ve fonksiyonel kapasite üzerine olumlu etkiler gösteren büyük ölçekli klinik kanıt, HFpEF’te obezitenin yalnızca komorbidite değil, bazı hastalarda nedensel bir itici güç olabileceği fikrini güçlendirir. Böylece kalp yetmezliği araştırması, kardiyolojinin sınırlarını aşarak endokrinoloji–metabolizma–inflamasyon üçgenine daha fazla yerleşir.
9) Bugünün (güncel) araştırma hattı: “kalp yetmezliği”ni tek bir ad yerine bir biyolojik harita olarak görmek
Güncel araştırmaların ortak yönü şudur: Kalp yetmezliği, giderek “EF’ye göre sınıflanan” bir sendromdan, biyolojik alt tiplere ayrılan ve her alt tipte farklı hedeflerin seçildiği bir alana dönüşüyor.
- Hassas fenotipleme: Ekokardiyografi ve MR verileri, biyobelirteçler, komorbidite profili ve egzersiz fizyolojisi bir araya getirilerek alt tiplerin ayrıştırılması
- Obezite–inflamasyon–mikrovasküler eksen: HFpEF’te sistemik inflamasyonun ve adipoz dokunun rolü; GLP-1 agonistleri ve benzeri metabolik müdahalelerin kalp yetmezliği sonuçlarına etkisi
- Kardiyo-renal sendromun yeniden çerçevelenmesi: Böbrek hemodinamiği ve sodyum-su dengesi üzerinden yeni stratejiler
- Uzaktan izlem ve dijital biyobelirteçler: Telemetri, implant edilebilir basınç sensörleri, giyilebilir cihaz verileriyle dekompansasyonun daha erken yakalanması
- İmmünoterapi ilişkili kardiyotoksisite: Checkpoint inhibitörlerine bağlı miyokardit/kardiyomiyopatiyi erken tanıma ve hedefli immün modülasyon stratejileri
- Genetik ve omik yaklaşımlar: Ailevi dilate kardiyomiyopati ve kanalopatilerde risk belirleme, hedef keşfi
- Rejeneratif yaklaşımlar ve doku mühendisliği: Henüz sınırlı klinik başarıyla ama canlı bir araştırma alanı olarak hücre temelli ve biyomateryal stratejiler
- Cihazların evrimi: Daha küçük, daha uzun ömürlü, daha güvenli mekanik destek sistemleri; hasta seçiminde algoritmik optimizasyon
Bu noktada kalp yetmezliği hikâyesi, “kalbin gücü” anlatısından çıkıp “organlar arası ağ bozukluğu” anlatısına dönüşmüş durumda: kalp, böbrek, damar yatağı, metabolik doku ve bağışıklık sistemi aynı cümlenin öznesi hâline geldi.
İleri Okuma
- William Withering (1785). An Account of the Foxglove, and Some of Its Medical Uses: With Practical Remarks on Dropsy, and Other Diseases. London.
- Rudolf Virchow (1860). Cellular Pathology as Based upon Physiological and Pathological Histology: Twenty Lectures Delivered in the Pathological Institute of Berlin During the Months of February, March and April, 1858. New York: R. M. De Witt.
- Nobel Prize Outreach AB (1924). Willem Einthoven – Facts. NobelPrize.org.
- McKee, P. A. (1971). The natural history of congestive heart failure: The Framingham study. New England Journal of Medicine, 285, 1441–1446.
- CONSENSUS Trial Study Group (1987). Effects of enalapril on mortality in severe congestive heart failure. New England Journal of Medicine, 316, 1429–1435.
- Hunt, S. A. (2001). ACC/AHA guidelines for the evaluation and management of chronic heart failure in the adult. Journal of the American College of Cardiology, 38, 2101–2113.
- Rivera-Ruiz, M., Cajavilca, C., Varon, J. (2008). Einthoven’s string galvanometer: The first electrocardiograph. Texas Heart Institute Journal, 35(2), 174–178.
- Yancy, C. W., Jessup, M., Bozkurt, B., et al. (2013). 2013 ACCF/AHA guideline for the management of heart failure: A report of the American College of Cardiology Foundation/American Heart Association Task Force on Practice Guidelines. Journal of the American College of Cardiology, 62(16), e147–e239.
- Ponikowski, P., Anker, S. D., AlHabib, K. F., Cowie, M. R., Force, T. L., Hu, S., et al. (2014). Heart failure: Preventing disease and death worldwide. ESC Heart Failure, 1(1), 4–25.
- McMurray, J. J. V., Packer, M., Desai, A. S., et al. (2014). Angiotensin–neprilysin inhibition versus enalapril in heart failure. New England Journal of Medicine, 371(11), 993–1004.
- Ponikowski, P., Voors, A. A., Anker, S. D., et al. (2016). 2016 ESC Guidelines for the diagnosis and treatment of acute and chronic heart failure. European Heart Journal, 37(27), 2129–2200.
- Yancy, C. W., Jessup, M., Bozkurt, B., Butler, J., Casey, D. E., Colvin, M. M., et al. (2017). 2017 ACC/AHA/HFSA focused update of the 2013 ACCF/AHA guideline for the management of heart failure. Circulation, 136(6), e137–e161.
- McMurray, J. J. V., Solomon, S. D., Inzucchi, S. E., et al. (2019). Dapagliflozin in patients with heart failure and reduced ejection fraction. New England Journal of Medicine, 381, 1995–2008.
- Ponikowski, P. (2021). 2021 ESC Guidelines for the diagnosis and treatment of acute and chronic heart failure. European Heart Journal, 42, 3599–3726.
- Kosiborod, M. N., Jhund, P. S., Docherty, K. F., et al. (2023). Semaglutide in patients with heart failure with preserved ejection fraction and obesity. New England Journal of Medicine, 389, 1069–1084.