Antik Yunancada χηλή (khēlḗ, “toynak”) ve –oid → 19. yüzyılda Fransızcada chéloïde → cheloid, Yaralanma bölgesinde yara dokusunun sert bir şekilde büyümesidir.
- Keloid, yaralanmalardan ve ameliyatlardan sonra hatta kendiliğinden ortaya çıkabilen aşırı fibroblast büyümesinin neden olduğu iyi huylu bir tümördür. Basitçe söylemek gerekirse, genetik bir yatkınlığa dayanan rahatsız edici bir iyileşme sürecidir.
- Keloid ve hipertrofik skar arasında, skar bölgesiyle sınırlı bir ayrım yapılır.
Etiyoloji
Keloid oluşumunun nedenleri henüz tam olarak araştırılmamıştır. Fibroblastların aktivitesi, diğer şeylerin yanı sıra, sitokinler ve inflamatuar hücrelerden ve epidermal keratinositlerden gelen büyüme faktörlerinden etkilenir. Bu faktörlerin rahatsız edici bir etkileşimi, açıkça dermal kollajenin sentezi ve parçalanması arasındaki dengeyi değiştirir.


Klinik
- Keloid, cilt seviyesinin üzerinde yükselen şişkin şekilli bir doku büyümesi olarak görünür. Renk soluk pembeden koyu kırmızıya kadar değişebilir, kıvam sert elastik ila sert arasındadır.
- Tercih edilen yerler göğüs, sırt ve omuz bölgesidir. Normalde estetik bozukluk dışında herhangi bir şikayet olmaz; bazen kaşıntı, hassasiyet ve disestezi oluşabilir.

Tedavi
Keloidlerin tedavisi zordur, bu nedenle tatmin edici bir sonuç elde etmek için birçok terapötik yaklaşım sıklıkla ‘denenir’. Köklü klinik sonuçlar yalnızca birkaç prosedür için mevcuttur. Acı çekme seviyesi ve dolayısıyla hastanın tedaviye hazır olma durumu estetik bozukluğun derecesine bağlıdır. Aşağıda listelenen yöntemler genellikle birleştirilir.

Cerrahi tedavi
Bir keloidin primer yara kapanması ile eksizyonu, skar bölgesinde yenilenmiş keloid oluşumu söz konusu olduğundan, eski bir yöntemdir. Bu nedenle operasyon, nüksetmeyi önlemek için takip tedavisi ile (örn. Kortikosteroid veya interferon enjeksiyonu) birleştirilir. Diğer yöntemler, keratinositlerden hücre nakli veya bölünmüş deri kullanımıdır.

İlaç tedavisi
- Kortikosteroidlerin lokal, intralezyonel damlatılması (örn. Triamsinolon asetonid), keloidlerin tedavisinde en yaygın yöntemdir.
- Etki, fibroblastlarda kollajen üretimindeki azalmaya dayanmaktadır.
- Biraz daha az etkili bir alternatif, kortikosteroid kremler, merhemler veya plasterlerle harici tedavidir.
- Kortikosteroidlere ek olarak, bazen 5-florourasil veya bleomisin gibi sitostatikler de kullanılır.

Lazer tedavisi
- Lazer tedavisinde keloid, aktiviteye göre 2 alt gruba ayrılır ve buna göre tedavi edilir:
- Olgunlaşmamış keloid; Kızarıklık olduğu sürece, sadece uzun atımlı kızılötesi lazerlerle (755-1064 nm) vazokonstriktif tedavi düşünülebilir.
- Olgun keloid; Koşullar stabil ve kızarıklık içermeyen en az 2 ay ise CO2 lazer ile cilt yenileme yapılabilir. Bu sadece çıkıntıları ortadan kaldırmakla kalmaz, aynı zamanda keloidin tabanını da küçültür. Lazer tedavisinden sonra, glukokortikoidler intralezyonal olarak da uygulanabilir.
Kiroterapi
- Lokal soğuk uygulaması, etkisi keloiddeki mikrosirkülasyonu değiştirmeye dayanan karmaşık ve uzun süren bir prosedürdür. Birkaç seansta lezyon temas veya püskürtme yöntemi kullanılarak dondurulur ve kademeli olarak azaltılır. Bir dezavantaj, soğuk uygulamadan sonra iyileşme süresinin uzun olması ve cildin istenmeyen depigmentasyonudur.

Basınç tedavisi
- Diğer bir tedavi seçeneği kompresyon tedavisidir. Keloid üzerindeki lokal basınç, uzun bir tedavi süresinden sonra yaranın düzleşmesine neden olur.
- Basınç tedavisi genellikle özel noktalarda plastik maskeler veya çıtçıtlarla desteklenen kompresyon bandajları ile yapılır.
- Terapötik etki oldukça yavaş ortaya çıkar ve tedavi süresi 6-24 ay olabileceğinden hasta uyumu önemlidir.
- Yöntem aynı zamanda ameliyatlardan sonra keloidleri önlemek için uygun bir şekilde kullanılır.
- Basınç tedavisinin bir çeşidi, yara dokusunu silikon tabakalar veya silikon jel ile kaplamaktır. Tıkanma ve hidrasyon etkilerinin etki mekanizmaları olduğu varsayılır. Etkinlikleri tartışılmaktadır.
Işın tedavisi
Diğer tedavi seçenekleri başarısız olursa, iyonlaştırıcı radyasyon da kullanılabilir. Bu terapi seçeneği için zaman penceresi keloid oluşumundan sonraki ilk 6 aydır, çünkü radyasyon duyarlılığı keskin bir şekilde azalır.