Lewis-Sumner sendromu (LSS), multifokal edinilmiş demiyelinizan duyusal ve motor nöropati (MADSAM) olarak da bilinir, kronik inflamatuar demiyelinizan polinöropatinin (CIDP) atipik bir çeşididir. İlk olarak 1989’da Lewis ve Sumner tarafından tanımlanan sendrom, hem motor hem de duyusal eksikliklerin asimetrik, multifokal dağılımı ile karakterizedir.


Lewis-Sumner sendromu, farklı sinir bölgelerinde yamalı demiyelinizanasyon sergileyerek CIDP’nin klasik, simetrik sunumundan farklılaşan belirgin bir bağışıklık aracılı nöropatiyi temsil eder. Klinik sunumdaki heterojenlik genellikle tanı zorlukları yaratır ve yönetime nüanslı bir yaklaşım gerektirir. Sendromun, periferik sinir miyelinini hedef alan ve iletim bloğuna ve aksonal yaralanmaya yol açan otoimmün mekanizmalardan kaynaklandığı düşünülmektedir.


1. Epidemiyoloji

  • İnsidans ve Yaygınlık: LSS için kesin epidemiyolojik veriler sınırlı olsa da, genellikle inflamatuar nöropatiler spektrumunda nadir görülen bir bozukluk olarak kabul edilir. Yaygınlığı tipik CIDP’den daha düşüktür ve asimetrik sunumu yetersiz tanıya katkıda bulunabilir.
  • Demografik Özellikler: LSS, orta yaşlı yetişkinlerde en sık görülür ve bazı çalışmalar hafif bir erkek baskınlığını öne sürmektedir. Klinik sunumdaki değişkenlik genetik yatkınlıklar ve çevresel tetikleyicilerden etkilenebilir.

2. Patofizyoloji

  • Otoimmün Mekanizmalar: LSS’deki merkezi patofizyolojik süreç, bağışıklık aracılı demiyelinizasyondur. Muhtemelen hem T hücresi hem de humoral bileşenleri içeren anormal bağışıklık tepkileri, periferik sinir miyelinindeki antijenleri hedef alır. Bu otoimmün saldırı, elektrofizyolojik olarak iletim bloğu ve yavaşlamış sinir iletim hızları olarak ortaya çıkan lokalize demiyelinizasyon alanlarına neden olur.
  • Histopatolojik Özellikler: Etkilenen bireylerden alınan sinir biyopsileri tipik olarak, remiyelinizasyon, inflamatuar hücre infiltratları (lenfositler ve makrofajlar) ve bazı durumlarda sekonder aksonal dejenerasyon kanıtıyla birlikte yamalı demiyelinizasyon gösterir. Bu bulgular, LSS’yi daha düzgün patoloji gösteren diğer demiyelinizan nöropatilerden ayırır.
  • Potansiyel Genetik ve Çevresel Etkiler: LSS için kesin olarak tanımlanmış belirli bir genetik belirteç olmasa da, genetik yatkınlık gelişimine katkıda bulunabilir. Öncül enfeksiyonlar da dahil olmak üzere çevresel faktörler, otoimmün yanıtı tetiklemek veya şiddetlendirmekle de ilişkilidir.

3. Klinik Sunum

  • Asimetri ve Çok Odaklı Tutulum: LSS’nin ayırt edici özelliği asimetrik dağılımıdır. Simetrik olarak ortaya çıkma eğiliminde olan klasik CIDP’nin aksine, LSS’li hastalar bir uzuvdan diğerine değişebilen odaksal eksiklikler sergiler. Bu düzensiz tutulum, mononöritis multipleks gibi durumlarda önemli tanı karışıklığına yol açabilir.
  • Motor ve Duyusal Eksiklikler: Sendrom, hem motor bozukluğu (zayıflık, atrofi ve azalmış refleksler olarak kendini gösterir) hem de uyuşma, karıncalanma veya disestezi gibi duyusal bozuklukları içerir. Tutulum örüntüsü kesikli olabilir ve sinirleri doğrusal olmayan bir şekilde etkileyebilir.
  • İlerleme ve Değişkenlik: LSS’nin klinik seyri genellikle subakuttan kronike kadar değişir. Hastalar alevlenme ve kısmi iyileşme dönemleri yaşayabilir ve hastalığın seyri zamanla dalgalanabilir. İmmünomodülatör tedavilere verilen yanıt, bozukluğun altta yatan otoimmün doğasını daha da vurgular.

4. Tanısal Değerlendirme

  • Elektrofizyolojik Çalışmalar: Sinir iletim çalışmaları (NCS) ve elektromiyografi (EMG), LSS tanısında çok önemlidir. Tipik bulgular şunlardır:
  • İletim Bloğu: Sinir iletiminin kesintiye uğradığı odak alanları.
  • Yavaşlamış İletim Hızları: Etkilenen sinir segmentlerindeki demiyelinizasyonu yansıtır.
  • Uzamış Distal Latanslar: Distal bölgelerdeki bozulmuş sinir iletiminin göstergesidir.

Bu elektrofizyolojik desenler asimetrik ve multifokal olup, LSS’yi klasik CIDP’den ayırt etmeye yardımcı olur.

  • Beyin Omurilik Sıvısı Analizi: Beyin omurilik sıvısı (BOS) analizi, LSS dahil olmak üzere birçok inflamatuar nöropatide ortak bir özellik olan albüminositolojik ayrışmayı (normal hücre sayısına sahip yüksek protein) ortaya çıkarabilir.
  • Sinir Biyopsisi: Rutin olarak yapılmasa da sinir biyopsisi, demiyelinizasyon, remiyelinizasyon ve inflamatuar infiltratların kesin histopatolojik kanıtını sağlayabilir. Biyopsi bulguları, klinik ve elektrofizyolojik veriler belirsiz olduğunda özellikle yararlıdır.
  • Görüntüleme Teknikleri:
    Sinir büyümesini ve inflamatuar değişiklikleri değerlendirmek için manyetik rezonans görüntüleme (MRI) nörografisi gibi gelişmiş görüntüleme yöntemleri kullanılmıştır. Bu teknikler, elektrofizyolojik bulguları doğrulamak için invaziv olmayan bir yöntem sunar.

5. Ayırıcı Tanı

  • Kronik Enflamatuar Demiyelinizan Polinöropati (CIDP): LSS, CIDP’nin bir çeşidi olarak kabul edilir; ancak, LSS’nin asimetrik, multifokal sunumu, onu klasik CIDP’de tipik olarak gözlenen daha simetrik desenden ayırır.
  • Multifokal Motor Nöropati (MMN): MMN baskın olarak motor lifleri etkiler ve önemli duyusal tutulum olmadan iletim bloğu ile karakterizedir. LSS’de hem motor hem de duyusal eksikliklerin varlığı, onu MMN’den ayırt etmeye yardımcı olur.
  • Mononeuritis Multiplex: Sıklıkla sistemik vaskülit veya diğer sistemik hastalıklarla ilişkilendirilen bu durum, LSS’yi taklit edebilen yamalı bir nöropati ile ortaya çıkar. Ancak, immünopatolojik özellikler ve tedavi yanıtları farklıdır.
  • Diğer Otoimmün Nöropatiler: Guillain-Barré sendromu (kronik form) gibi bozukluklar örtüşen özellikler gösterebilir ancak tipik olarak akut başlangıçları ve hızlı ilerlemeleriyle ayırt edilirler.

6. Tedavi ve Yönetim

  • İntravenöz İmmünoglobulin (IVIG): IVIG genellikle LSS için birinci basamak tedavi olarak kabul edilir. Bağışıklık yanıtını düzenlemek, iltihabı azaltmak ve sinir iletim parametrelerini iyileştirmek için uygulanır. Birçok hasta IVIG ile semptomatik iyileşme yaşar.
  • Kortikosteroidler: Sistemik kortikosteroidler iltihabı baskılamak için kullanılır. Etkili olmasına rağmen, uzun süreli kullanımı yan etkiler nedeniyle sınırlıdır. LSS’deki rolleri, IVIG’ye yanıt vermeyen hastalarda yardımcı veya alternatif olarak düşünülebilir.
  • Plazmaferez: Hastaların IVIG veya kortikosteroidlere yetersiz yanıt gösterdiği durumlarda, plazmaferez dolaşımdaki otoantikorları gidermek için kullanılır. Bu terapötik yaklaşımın seçilmiş hastalarda faydalı olduğu gösterilmiştir.
  • Diğer İmmünosupresif İlaçlar: Azatiyoprin, siklofosfamid veya mikofenolat mofetil gibi ilaçlar dirençli vakalarda kullanılmıştır. Etkileri değişkendir ve bu tür tedaviler genellikle şiddetli veya tekrarlayan hastalığı olan hastalar için ayrılmıştır.
  • Rehabilitasyon: Tamamlayıcı fiziksel ve mesleki terapi, işlevsel durumu korumak, iyileşmeyi artırmak ve sinir hasarının uzun vadeli sonuçlarını hafifletmek için kritik öneme sahiptir.

7. Prognoz ve Ortaya Çıkan Araştırma

  • Klinik Sonuçlar: LSS’nin prognozu değişkendir ve birçok hasta immünomodülatör tedavilere olumlu yanıt verir. Ancak, nüksler ve kalıcı eksiklikler nadir değildir. Geri döndürülemez sinir hasarını önlemede erken müdahale çok önemlidir.
  • Devam Eden Araştırmalar: Son çalışmalar, erken tanı ve tedavi takibi için biyobelirteçleri belirlemeyi amaçlayarak LSS’nin moleküler ve genetik temellerini açıklamaya odaklanmaktadır. İmmünoterapideki ilerlemeler ve hedefli tedavilerin geliştirilmesi, uzun vadeli sonuçları iyileştirmek için umut verici yollardır.
  • Gelecekteki Yönler: İşbirlikçi araştırma çabaları, LSS için tanı kriterlerini ve tedavi protokollerini iyileştirmeye devam etmektedir. Nörogörüntüleme ve moleküler tanı alanındaki yeniliklerin, hastalık mekanizmalarına ilişkin anlayışımızı daha da geliştirmesi ve kişiselleştirilmiş tedavi stratejilerinin geliştirilmesini desteklemesi beklenmektedir.

Keşif

1. 1989 Öncesi: Enflamatuar Demiyelinizan Nöropatilerin Tanınması

  • CIDP’nin İlk Tanımları: Lewis-Sumner sendromunun resmi olarak tanımlanmasından önce, klinisyenler kronik enflamatuvar demiyelinizan polinöropatiyi (CIDP) simetrik, ilerleyici, demiyelinizan bir süreçle karakterize edilen bağışıklık aracılı bir nöropati olarak tanımışlardı. Tipik CIDP’yi karakterize etmedeki başarıya rağmen, hastaların bir alt kümesi simetrik desene uymayan atipik özellikler sergiledi. Bu hastalar, motor ve duyusal sinirlerin asimetrik tutulumuyla birlikte yamalı, çok odaklı eksiklikler gösterdi.
  • Gözlemsel İçgörüler: 20. yüzyılın ortalarından sonlarına doğru yapılan klinik gözlemler, enflamatuvar nöropatili bazı hastaların fokal iletim blokları ve sinir tutulumunun düzensiz dağılımı ile sunulduğunu kaydetti. Bu bulgular, başlangıçta CIDP spektrumundaki varyasyonlar olarak kabul edilmelerine rağmen, farklı bir nozolojik varlık olasılığını gündeme getirdi.

2. 1989: Lewis ve Sumner’ın Öncü Tanımı

  • Öncü Yayın: 1989’da Lewis ve Sumner, multifokal edinilmiş demiyelinizan duyusal ve motor nöropati (MADSAM) olarak adlandırdıkları bir inflamatuar demiyelinizan nöropati varyantını tanımladıkları öncü makalelerini Brain‘de yayınladılar. Bu çalışma, sendromun asimetrik iletim bloğu ve yamalı demiyelinizan örüntüsünü vurgulayarak ayrıntılı bir elektrofizyolojik karakterizasyon sağladı.
  • Ayrı Bir Klinik Varlığın Belirlenmesi: Makale, multifokal doğanın ve hem duyusal hem de motor liflerin katılımının bu sendromu klasik, simetrik CIDP’den ayırdığını vurguladı. Bu önemli çalışma, Lewis-Sumner sendromunun atipik ancak farklı bir inflamatuar nöropati varyantı olarak tanınması için temel oluşturdu.

3. 1990’ların Başları: Klinik ve Elektrofizyolojik İyileştirme

  • Elektrofizyolojik Doğrulama: İlk tanımlamanın ardından, 1990’ların başlarında yapılan sonraki çalışmalarda sendromun elektrofizyolojik özelliklerini daha da belirginleştirmek için sinir iletim çalışmaları (NCS) ve elektromiyografi (EMG) kullanıldı. Araştırmacılar, Lewis-Sumner sendromlu hastaların şunları sergilediğini doğruladı:
    • İletim Bloğu: Sinir iletiminin kesintiye uğradığı, lokalize demiyelinizasyonla tutarlı ayrı bölgeler.
    • Asimetrik Tutulum: Farklı uzuvlar ve sinir bölgeleri arasında sinir iletim parametrelerinde değişkenlik.
    • Karışık Motor-Duyusal Tutulum: Multifokal motor nöropatinin (MMN) aksine, sendrom hem motor hem de duyusal eksiklikleri içeriyordu.
  • Tanı Kriterlerinin Geliştirilmesi: Bu bulgular tanı kriterlerinin iyileştirilmesine katkıda bulunmuş ve Lewis-Sumner sendromunu mononöritis multipleks ve klasik CIDP gibi örtüşen klinik özelliklere sahip diğer nöropatilerden ayırt etmeye yardımcı olmuştur.

4. 1990’ların Sonu – 2000’lerin Başı: Histopatolojik ve Görüntüleme Gelişmeleri

  • Sinir Biyopsisi Çalışmaları: Bu dönemde yapılan histopatolojik incelemeler, etkilenen sinirlerde remiyelinizasyon kanıtı olan yamalı demiyelinizasyon alanları ve ayrıca inflamatuar hücre infiltratları (çoğunlukla lenfositler ve makrofajlar) ortaya koymuştur. Bu biyopsi sonuçları, Lewis-Sumner sendromunda altta yatan bağışıklık aracılı demiyelinizan sürecin doğrudan kanıtını sağlamıştır.
  • Görüntüleme Modaliteleri: Görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler, özellikle manyetik rezonans görüntüleme (MRI) nörografisi, sinir büyümesinin ve fokal inflamatuar değişikliklerin görselleştirilmesine daha fazla yardımcı oldu. Bu invaziv olmayan görüntüleme yaklaşımları, elektrofizyolojik verileri artırarak sendromun multifokal doğasının ek doğrulamasını sağladı.
  • Terapötik Denemeler: Tanısal gelişmelere paralel olarak, klinik çalışmalar Lewis-Sumner sendromlu hastalarda immünomodülatör tedavilerin (örn. intravenöz immünoglobulin [IVIG], kortikosteroidler, plazmaferez) etkinliğini değerlendirmeye başladı. Bu tür tedavilere verilen olumlu yanıt, otoimmün bir etyoloji kavramını güçlendirdi.

İleri Okuma
  1. Lewis, A., & Sumner, A. (1989). Multifocal Acquired Demyelinating Sensory and Motor Neuropathy: A Variant of Chronic Inflammatory Demyelinating Polyneuropathy. Brain, 112(2), 465–478.
  2. Kuwabara, S., & Ogawara, K. (2007). Lewis–Sumner Syndrome: An Atypical Form of Chronic Inflammatory Demyelinating Polyneuropathy. Current Opinion in Neurology, 20(5), 483–488.
  3. Ruts, L., et al. (2007). Immunotherapy in Chronic Inflammatory Demyelinating Polyradiculoneuropathy: A Prospective Study. Neurology, 69(6), 589–596.
  4. Donofrio, P. D., et al. (2008). A Randomized Trial of Intravenous Immunoglobulin in Chronic Inflammatory Demyelinating Polyneuropathy. Annals of Neurology, 64(4), 471–480.
  5. Kieseier, B. C., et al. (2008). Treatment of Chronic Inflammatory Demyelinating Polyneuropathy: Results from a Prospective Study. Journal of Neurology, Neurosurgery, and Psychiatry, 79(1), 96–100.
  6. Van den Bergh, P. Y. K., et al. (2010). Chronic Inflammatory Demyelinating Polyradiculoneuropathy: Clinical Features and Diagnosis. Nature Reviews Neurology, 6(9), 509–519.