Resmi adı Musculus cricoarytaenoideus posterior olan söz konusu kas, gerçekten de kritik bir gırtlak kasıdır. Tıbbi uygulamada genellikle “Posticus” olarak adlandırılan bu kas, ses kıvrımlarının abdüksiyonundan (açılmasından) sorumlu tek kas olduğu için solunum fonksiyonunda benzersiz ve önemli bir rol oynar. Bu işlev, gırtlaktan hava akışına izin vererek solunumu kolaylaştırdığı için hayati önem taşır.
Anatomik Genel Bakış
Musculus cricoarytaenoideus posterior* larinksin tabanında halka benzeri bir yapı olan krikoid kıkırdağın arka yüzeyinden kaynaklanır. Bu kaynaktan yukarı ve laterale doğru uzanarak aritenoid kıkırdağın kas sürecine girer. Kasıldığında, aritenoid kıkırdakları posterior ve lateral yönde çeker, bu da vokal kıvrımların ayrılmasıyla sonuçlanır. Bu eylem ses kıvrımının kapanmasını önler, böylece solunum için gerekli olan hava yolunu açık tutar.
Klinik Önemi
Musculus cricoarytaenoideus posterior*’un vokal kıvrımların tek abdüktörü olarak rolü, onu açık bir hava yolunun korunması için vazgeçilmez kılar. Bu kastaki işlev bozukluğu, solunum sıkıntısı gibi hayatı tehdit eden durumlara yol açabilen hava akışının tehlikeye girmesine neden olabilir. Örneğin bu kasın iki taraflı felci hava yolu tıkanıklığına neden olabilir ve bu durum genellikle tıbbi müdahale gerektiren bir durumdur.
İnervasyon
Kas, vagus sinirinin (kraniyal sinir X) bir dalı olan rekürren laringeal sinir tarafından innerve edilir. Bu innervasyon özellikle boyun veya göğüs kafesini ilgilendiren ameliyatlarda önemlidir, çünkü rekürren laringeal sinire verilen hasar Musculus cricoarytaenoideus posterior işlevini bozarak ses kıvrımı hareketi ve hava yolu açıklığı ile ilgili sorunlara yol açabilir.
Keşif
Antik ve Ortaçağ Başlangıçları
Larinksin ilk tanımları, M.Ö. 5. yüzyılda larinksin ses üretimindeki rolünü tartışan ancak iç kas yapısı hakkında sınırlı bilgiye sahip olan Hipokrat’a kadar uzanmaktadır. Bu anlayış yüzyıllar boyunca devam etmiş, Roma İmparatorluğu’nda hekimlik yapan Bergamalı Galen MS 2. yüzyılda kayda değer katkılarda bulunmuştur. Galen ses kıvrımlarının hareketini gözlemlemiş, bunu havanın gırtlaktan geçişiyle ilişkilendirmiş ve ses tellerinin sesin perdesini ve yoğunluğunu kontrol ettiğini belirtmiştir. Bununla birlikte, hayvan deneklerle sınırlı olan diseksiyonları, bireysel laringeal kasları tam olarak tanımlamasına veya Musculus cricoarytaenoideus posterior’un belirgin rolünü takdir etmesine izin vermedi.
Ortaçağ boyunca Avrupa anatomi çalışmaları büyük ölçüde durgunlaşmış, İbn-i Sina ve Zehravi gibi Arap ve İslam alimleri klasik insan anatomisi bilgisini korumuş ve genişletmişlerdir. Bununla birlikte, katkıları öncelikle gırtlaktaki spesifik kas fonksiyonlarından ziyade genel anatomik tanımlamalarla sınırlıydı.
Rönesans Gelişmeleri: Vesalius ve Fabricius
Rönesans, Andreas Vesalius (1514-1564) gibi isimlerin teşvikiyle anatomik çalışmalarda önemli ilerlemeler getirdi. “Modern anatominin babası” olarak bilinen Vesalius, özellikle Galen tarafından yayılanlar olmak üzere uzun süredir devam eden anatomik yanılgılara meydan okudu. Çığır açan çalışması De Humani Corporis Fabrica (1543) ile Vesalius gırtlak kıkırdaklarını titizlikle tanımlamış, ancak selefleri gibi Posticus da dahil olmak üzere karmaşık gırtlak kaslarının spesifik işlevlerini henüz ayırt edememiştir.
Birkaç on yıl sonra, Padua’da önde gelen bir anatomist ve Vesalius’un öğrencisi olan Aquapendente’li Hieronymus Fabricius (1537-1619) daha ileri adımlar attı. Fabricius gırtlaktaki yapıları tanımladı ve ses üretimindeki rollerini vurgulayarak anatomik bilgiyi bireysel kasların spesifik rollerini ayırt etmeye yaklaştırdı. Fabricius’un etkisi yeni nesil anatomistlere ilham verdi ve gırtlak kaslarının detaylı bir şekilde araştırılmasına zemin hazırladı.
19. Yüzyılın Kilometre Taşları: Bell ve Rekürren Laringeal Sinir
19. yüzyılın başlarında, diseksiyon tekniklerindeki ilerlemeler anatomistlerin daha küçük yapıları daha hassas bir şekilde incelemelerine olanak sağladı. İskoç bir cerrah ve anatomist olan Sir Charles Bell (1774-1842), Musculus cricoarytaenoideus posterior‘u innerve eden rekürren laringeal sinir de dahil olmak üzere sinirlerin işlevi hakkında kritik keşifler yaptı. Bell’in sinir sistemi üzerine yaptığı araştırmalar, özellikle de duyusal ve motor işlevleri tanımlaması, rekürren laringeal sinirin ses kıvrımı hareketi için gerekli olduğunu netleştirdi. Bu buluş, sinir bütünlüğünü gırtlaktaki kas işleviyle ilişkilendirerek, özellikle boyuna yakın ameliyatlarda sinir hasarıyla ilişkili klinik risklerin altını çizdi.
Bell’in çalışması, Musculus cricoarytaenoideus posterior kasının felcinin nasıl ciddi solunum sorunlarına yol açabileceğini anlamanın temelini attı, çünkü bu kas ses kıvrımlarını açabilen ve böylece açık bir hava yolunu koruyabilen tek kastır.
Laringoskopinin Keşfi: Manuel García
19. yüzyılın ortalarında, İspanyol bir şarkıcı ve ses öğretmeni olan Manuel García (1805-1906) ilk pratik laringoskopu geliştirdi. Bir hekim olmamasına rağmen, Garcia’nın ses mekanizmalarına olan merakı, onu kendi gırtlağını hareket halinde görmek için küçük bir ayna tekniği tasarlamaya yöneltti. Gözlemleri devrim niteliğindeydi ve ses kıvrımlarının ve hareketlerinin doğrudan görüntülenmesini sağladı. Laringoskopi sayesinde Garcia, solunum sırasında Musculus cricoarytaenoideus posterior tarafından yönlendirilen bir hareket olan ses kıvrımlarının abdüksiyonunu görebildi. Bulguları laringeal fizyoloji üzerine daha fazla çalışma yapılmasını teşvik etti ve laringoskopiyi değerli bir klinik araç olarak ortaya koydu.
Modern Tıpta Klinik Etkiler
20. yüzyıla gelindiğinde, cerrahlar ve anatomistler Musculus cricoarytaenoideus posterior‘un kritik işlevini net bir şekilde anlamışlardır. Ameliyatlarda rekürren laringeal sinirin korunmasının önemi, özellikle tiroid ve torasik ameliyatlarda yaygın olarak kabul görmeye başladı. Kulak burun boğazın tıbbi bir uzmanlık alanı haline gelmesiyle birlikte, Posticus kasının hava yolu açıklığını ve ses üretimini korumadaki rolü cerrahi uygulama ve eğitimin odak noktası haline geldi.
Son yıllarda MRI ve yüksek çözünürlüklü laringoskopi gibi görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler, modern hekimlerin kası hareket halindeyken daha net bir şekilde gözlemlemelerine olanak sağlamıştır. Bu araçlar, ses kıvrımı felcinden solunum komplikasyonlarına kadar Posticus kasını içeren durumların teşhis ve tedavisinde etkili olmaya devam etmektedir.
Bugün, Musculus cricoarytaenoideus posterior solunum ve fonasyon sağlığında bir köşe taşı olarak kabul edilmektedir. Tarihsel yolculuğu, her biri bu küçük ama hayati kası anlamamıza katkıda bulunan anatomistlerin, cerrahların ve hatta vokalistlerin kümülatif çabalarının altını çiziyor.
İleri Okuma
- Vesalius, A. (1543). De Humani Corporis Fabrica Libri Septem. Basel: Johannes Oporinus.
- Bell, C. (1811). The Nervous System of the Human Body. London: Longman, Hurst, Rees, Orme, and Brown.
- García, M. (1855). “Physiological observations on the human voice.” Proceedings of the Royal Society of London, 7, 399-404.
- Sanders, I., & Mu, L. (1998). “A three-dimensional atlas of human laryngeal innervation.” Archives of Otolaryngology–Head & Neck Surgery, 124(9), 1019-1025.
- Hirano, M. (1981). “Clinical examination of voice.” Springfield, IL: Charles C. Thomas, 48-51.
- Titze, I. R. (1994). Principles of Voice Production. Prentice Hall, Inc.
- Sanders, I., & Mu, L. (1998). “A three-dimensional atlas of human laryngeal innervation.” Archives of Otolaryngology–Head & Neck Surgery, 124(9), 1019-1025.
- Behrman, A. (2003). “Laryngeal biomechanics and vocal fold pathophysiology.” Otolaryngologic Clinics of North America, 36(5), 961-972.
- Benninger, M. S., & Murray, T. (2008). The Singer’s Voice. Plural Publishing.