“Parestezi “** terimi Yunanca ‘yan’ veya ‘anormal’ anlamına gelen παρά (pará) ve ‘duyu’ veya ‘algı’ anlamına gelen αἴσθησις (aísthēsis) kelimelerinden gelmektedir. Bu nedenle, parestezi kelimesinin gerçek anlamı “anormal duyum” veya “yan algı ”dır. Genellikle “iğnelenme” olarak tanımlanan karıncalanma, yanma, karıncalanma veya uyuşma hissini ifade eder. Bu hisler herhangi bir dış uyaran olmadan ortaya çıkar ve genellikle eller, ayaklar, bacaklar veya kollar olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerini etkileyebilir.

Parestezi genellikle sinirler üzerindeki baskının neden olduğu geçici bir his olsa da, altta yatan nörolojik durumlara veya sistemik sorunlara da işaret edebilir.


Parestezi ve Nöropati Arasındaki Fark
  • Parestezi**: Bu terim, sinir sıkışması veya merkezi sinir sistemini etkileyen bozukluklar (örn. multipl skleroz, inme) gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen karıncalanma, yanma veya kaşıntı gibi anormal hisleri ifade eder. Karpal tünel sendromu gibi periferik sinirlerdeki sorunlardan da kaynaklanabilir.
  • Nöropati**: Nöropati, merkezi sinir sistemi ile vücudun geri kalanı arasında sinyallerin iletilmesinden sorumlu olan periferik sinirlerin *hasar görmesi veya işlev bozukluğu* anlamına gelen genel bir terimdir. Periferik nöropati, parestezinin yanı sıra ağrı, güçsüzlük veya motor fonksiyon kaybı da dahil olmak üzere çok çeşitli semptomlara neden olabilir.

Özetle, parestezi bir semptomdur, nöropati ise paresteziye yol açabilen daha geniş bir durum kategorisidir.


Parestezi Nedenleri

Enfeksiyonlar ve Parestezi:

  • Bazı enfeksiyonlar doğrudan ya da metabolik yan ürünler veya enflamasyon yoluyla dolaylı olarak paresteziye yol açabilir. Örneğin:
  • Diş Enfeksiyonları**: Parestezi, enfekte gömülü dişler, kistler veya periapikal enfeksiyonlar nedeniyle ortaya çıkabilir. Bakteriyel enfeksiyonlar sinirlere zarar veren toksinler salgılayarak çene veya yüzde uyuşma veya karıncalanma hissine neden olur.
  • Viral Enfeksiyonlar**: Herpes zoster (zona) gibi durumlar, sinir hasarının kronik paresteziye neden olduğu postherpetik nevraljiye yol açabilir.

Yüksek Tansiyon ve Parestezi:

  • Hipertansiyon (Yüksek Kan Basıncı)**: Yüksek tansiyon, özellikle sinirleri besleyen kan damarlarını etkiliyorsa, paresteziye neden olabilir. Yüksek basınç sinir hasarına yol açabilir veya kan akışını azaltarak karıncalanma hissine neden olabilir.

Parestezi ile Bağlantılı İlaçlar:

  • Bazı kemoterapötik ajanların, özellikle kümülatif dozlara bağlı olarak ilaca bağlı paresteziye (DIP) neden olduğu bilinmektedir. Vinka alkaloidleri, taksanlar, talidomid ve platin bazlı kemoterapi ajanları gibi ilaçlar periferik sinirlere zarar vererek paresteziye neden olabilir.

Vitamin Eksikliği:

  • B12 Vitamini Eksikliği**: Parestezinin en yaygın nedenlerinden biri B12 vitamini eksikliğidir. Bu eksiklik omurilikte *subakut kombine dejenerasyona* ve periferik nöropatiye yol açabilir. Hasar, sinirlerin demiyelinizasyonundan kaynaklanır ve karıncalanma veya uyuşma gibi hislere yol açar.

Duyusal Bir Durum Olarak Parestezi:

  • Parestezi, vücudun herhangi bir bölümünü etkileyebilen ancak en yaygın olarak ekstremitelerde görülen duyusal bir anormalliktir. Genellikle “iğnelenme” hissi olarak tanımlanan yanma, karıncalanma veya uyuşma hissi ile karakterizedir.

Anksiyete Kaynaklı Parestezi:

  • Anksiyete ve Stres**: Anksiyete, özellikle ekstremitelerde paresteziyi tetikleyebilir. Hiperventilasyon veya artan kas gerginliği gibi strese verilen fizyolojik tepki sinirleri sıkıştırarak geçici karıncalanma hissine yol açabilir.

Parestezi Teşhisi

Parestezi, aşağıdakilerin bir kombinasyonu ile teşhis edilir:

  • Tıbbi Geçmiş**: Altta yatan sağlık koşulları veya toksinlere maruz kalma dahil olmak üzere hastanın tıbbi geçmişi çok önemlidir.
  • Fiziksel Muayene**: Nörolojik muayene, duyusal işlev bozukluğu alanlarının belirlenmesine yardımcı olur.
  • Laboratuvar Testleri: Vitamin eksikliklerini (B12 gibi), diyabeti veya diğer sistemik durumları ekarte etmek için kan testleri yapılabilir.
  • Görüntüleme Çalışmaları**: Bazı durumlarda, sinir sıkışmasını değerlendirmek veya omurilik veya beyindeki sorunları tespit etmek için *MRI* veya CT taramaları gerekli olabilir.


Parestezi için Tedaviler

Parestezi tedavisi altta yatan nedene bağlıdır. Durumun sinir sıkışması veya hafif yaralanmalarla bağlantılı olduğu durumlarda, basit yaşam tarzı değişiklikleri yeterli olabilir. Kronik veya şiddetli parestezi için tıbbi tedavi gerekli olabilir.

1. Reçetesiz satılan ilaçlar:

  • İbuprofen veya aspirin gibi anti-enflamatuar ilaçlar** parestezinin hafif semptomlarını hafifletmek için etkili olabilir.

2. Reçeteli İlaçlar:

  • Antidepresanlar**: Daha ciddi vakalarda, özellikle parestezi kronik olduğunda veya nöropati ile ilişkili olduğunda, *amitriptilin* gibi ilaçlar bazen reçete edilir.
  • Antikonvülsanlar: Gabapentin veya pregabalin gibi ilaçlar da sinir hasarının neden olduğu kronik paresteziyi yönetmek için kullanılır.

3. Vitamin Takviyeleri:

  • B12 vitamini takviyeleri, eksikliklerin neden olduğu paresteziyi tedavi etmek için kullanılır. Bazı durumlarda, sinir hasarını tersine çevirmek için yüksek dozlar gerekebilir.

4. Topikal Tedaviler:

  • Kapsaisin Krem: Kapsaisin kremi gibi topikal tedaviler, karıncalanma ve yanma hissine neden olan sinir uçlarını duyarsızlaştırarak rahatlama sağlayabilir.

5. Yaşam Tarzı Değişiklikleri:

  • Yeniden Konumlandırma**: Vücut parçasını yeniden konumlandırarak (örneğin, kolu veya bacağı hareket ettirerek) etkilenen sinir üzerindeki baskıyı hafifletmek genellikle paresteziyi hafifletebilir.

6. Fizik Tedavi:

  • Dolaşımı iyileştirmek ve sinir sıkışmasını azaltmak için yapılan egzersizler** de semptomları hafifletmeye yardımcı olabilir. Fizyoterapistler sinirler üzerindeki baskıyı azaltmak için belirli hareketler veya duruşlar önerebilir.

Parestezinin Ciddiyeti ve Prognozu
  • Geçici ve Kalıcı Parestezi: Çoğu durumda parestezi geçicidir ve birkaç dakika ila birkaç ay içinde kendiliğinden düzelir. Örneğin, bacak bacak üstüne atmaktan veya kolunuzun üzerinde uyumaktan kaynaklanan parestezi, basınç ortadan kalktığında hızla düzelir. Bununla birlikte, 6-9 aydan uzun süren vakalar kalıcı olarak kabul edilebilir ve genellikle altta yatan sinir hasarına işaret eder.
  • İyileşme Süreci ve Sinir Rejenerasyonu**: Bazı durumlarda, parestezi *sinir rejenerasyonunun* bir işaretidir. Yaralanma veya hastalık nedeniyle sinir hasarı yaşayan kişiler, sinirler iyileşmeye başladıkça daha yoğun karıncalanma veya yanma fark edebilirler.
Keşif

Parestezi** kavramı ve anormal duyusal algı ile ilgili nörolojik durumların daha geniş bir şekilde anlaşılması zaman içinde önemli ölçüde gelişmiştir.


1. Duyusal Fenomenlere İlişkin Antik Anlayış (MÖ 400 civarı)

  • Hipokrat ve Humoral Teori**: Genellikle tıbbın babası olarak kabul edilen Hipokrat, hümoral teoriyi geliştirerek parestezi gibi anormal hislerin erken dönemde anlaşılmasına zemin hazırlamıştır. Dört hümörün (kan, balgam, sarı safra ve kara safra) insan sağlığını yönettiği düşünülüyordu. Bu hümörlerdeki dengesizliklerin, karıncalanma veya uyuşma da dahil olmak üzere çeşitli duyusal rahatsızlıklara neden olduğuna inanılıyordu. Bilimsel olarak doğru olmasa da, bu fikirler vücuttaki anormal hisleri açıklamaya yönelik ilk girişimleri temsil ediyordu.

2. Nöroanatomide Rönesans Gelişmeleri (1500’ler)

  • Andreas Vesalius’un Anatomik Çalışmaları**: 1500’lerin ortalarında Andreas Vesalius, insan anatomisi üzerine kapsamlı bir çalışma olan De Humani Corporis Fabrica kitabını yayınladı. Sinir sistemi üzerine yaptığı detaylı araştırmalar, gelecek nesillerin parestezi gibi durumların fizyolojik temellerini anlamasına yardımcı oldu. Vesalius sinirler, beyin ve duyusal algı arasındaki karmaşık bağlantıları göstererek, sinirlerin hasar görmesi veya sıkışmasının nasıl anormal duyumlara yol açabileceğini anlamanın temelini attı.

3. Erken Nöroloji ve Periferik Sinir Hasarının Keşfi (1800’ler)

  • Jean-Martin Charcot ve Nörolojik Bozukluklar**: Modern nörolojinin kurucularından biri olarak bilinen Fransız nörolog Jean-Martin Charcot (1825-1893), sinir sistemi bozukluklarını kapsamlı bir şekilde incelemiştir. Multipl skleroz (MS)** ve diğer nörolojik hastalıklar üzerine yaptığı araştırmalar, parestezinin klasik semptomları olan karıncalanma, uyuşma ve yanma hissi de dahil olmak üzere duyusal anormalliklerin erken tanımlarını sağlamıştır. Charcot’nun bir merkezi sinir sistemi hastalığı olan MS üzerine yaptığı çalışmalar, paresteziyi spesifik beyin ve omurilik lezyonlarıyla ilişkilendirmiştir.
  • Charcot ayrıca periferik nöropatinin anlaşılmasına da katkıda bulunmuş, merkezi sinir sistemi dışındaki sinir hasarının parestezi de dahil olmak üzere anormal hislere yol açabileceğini kabul etmiştir.

4. Parestezi Nedeni Olarak Vitamin Eksikliklerinin Tanımlanması (20. Yüzyılın Başları)

  • B12 Vitamini Eksikliğinin Keşfi ve Sinir Hasarıyla Bağlantısı**: 1900’lerin başında, araştırmacılar vitamin eksiklikleri ile parestezi de dahil olmak üzere nörolojik durumlar arasındaki bağlantıyı fark etmeye başladılar. B12 vitamini** eksikliğinin, sinirlerin miyelin kılıfının hasar gördüğü subakut kombine omurilik dejenerasyonu olarak bilinen bir durum da dahil olmak üzere ciddi nörolojik hasara yol açabileceği keşfedildi. Bu durum, diğer duyusal ve motor sorunlarla birlikte ellerde, ayaklarda ve diğer ekstremitelerde parestezi ile karakterizedir.
  • Bu dönüm noktası önemliydi çünkü beslenme eksikliklerinin sinir sistemi üzerinde derin etkileri olabileceği ve paresteziye neden olabileceği kavramını ortaya koydu.

5. Kemoterapi ve İlaca Bağlı Parestezi (20. Yüzyıl Ortaları)

  • Kemoterapötik Ajanların Tanıtımı**: 20. yüzyılın ortalarında, vinca alkaloidleri ve platin bazlı bileşikler gibi kemoterapötik ilaçların geliştirilmesi kanser tedavisinde devrim yaratmaya başladı. Ancak, bu ilaçların ilaca bağlı parestezi (DIP) dahil olmak üzere yan etkileri olduğu anlaşıldı. Bu ajanların karıncalanma ve uyuşmaya yol açan duyusal sinir hasarına neden olabileceğinin keşfedilmesi, kanser tedavilerinin önemli bir yan etkisi olarak parestezi çalışmalarına yeni bir odak getirdi.
  • Bu dönem, bazı ilaçların periferik sinir sistemi üzerindeki toksik etkilerinin anlaşılmasının başlangıcına işaret ederek, ilaca bağlı parestezinin daha derinlemesine araştırılmasına katkıda bulunmuştur.

6. Tanısal Görüntüleme ve Sinir Çalışmalarındaki Gelişmeler (20. Yüzyılın Sonları)

  • Elektromiyografi (EMG) ve Sinir İletim Çalışmaları**:
  • Yirminci yüzyılın ikinci yarısında, elektromiyografi (EMG) ve sinir iletim çalışmalarındaki (NCS) teknolojik gelişmeler, klinisyenlerin parestezi nedenleri de dahil olmak üzere sinir hasarını daha doğru bir şekilde teşhis etmelerine olanak sağladı. Bu testler kas ve sinirlerdeki elektriksel aktiviteyi ölçerek sinir fonksiyonu hakkında veri sağlıyor ve anormallikleri tanımlayabiliyordu.
  • Bu tanı araçları, sinir sıkışmasına bağlı parestezinin yaygın bir nedeni olan karpal tünel sendromu gibi durumları anlamak ve periferik sinir yaralanmalarını değerlendirmek için gerekliydi.


7. Parestezide Merkezi Sinir Sisteminin Rolü (1960’lar – Günümüz)

  • Multiple Skleroz ve Parestezi: 20. yüzyılın ortalarında, multipl skleroz (MS) merkezi sinir sistemiyle ilişkili parestezinin başlıca nedenlerinden biri olarak kabul edildi. Araştırmacılar, MS hastalarında miyelin kılıfına verilen zararın, parestezi de dahil olmak üzere yaygın duyusal bozukluklara yol açtığını keşfettiler. Merkezi sinir sistemindeki plakların tanımlanması (MRI yoluyla) sinir demiyelinizasyonu ve anormal duyumlar arasında doğrudan bir bağlantı sağladı.
  • Bu buluş, parestezinin sistemik veya nörolojik bir hastalığın işareti olabileceğinin anlaşılmasına katkıda bulunarak erken tanı ve tedaviyi teşvik etti.

8. Anksiyete ve Parestezinin Psikosomatik Nedenleri (20. Yüzyılın Sonları)

  • Anksiyete Kaynaklı Parestezinin Tanınması**: 20. yüzyılın sonlarında araştırmacılar anksiyete ve psikosomatik bozuklukların da paresteziye neden olabileceğini anlamaya başladılar. Anksiyete veya panik atak sırasında hiperventilasyon genellikle ekstremitelerde karıncalanma veya uyuşma hissine yol açar. Bu anlayış, anksiyete kaynaklı parestezinin hem tıbbi hem de psikiyatrik tanı çerçevelerine dahil edilmesine yol açmış ve duyusal anormalliklerde zihin-beden bağlantısını vurgulamıştır.
  • Anksiyete ve diğer psikolojik durumların parestezi gibi fiziksel hislere yol açabileceğinin kabul edilmesi, özellikle semptomlarının belirgin fiziksel nedenleri olmayan kişiler için hem doğru teşhis hem de tedavi için çok önemliydi.

9. Parestezi için Nöropati Tedavilerinin ve İlaçlarının Gelişimi (20. Yüzyılın Sonları – 21. Yüzyılın Başları)

  • Farmakolojik Tedavilerdeki Gelişmeler**: 20. yüzyılın sonlarına doğru, nöropati ile ilişkili parestezi tedavileri önemli ölçüde gelişmeye başlamıştır. Amitriptilin gibi antidepresanlar ve gabapentin gibi antikonvülsanlar kronik nöropatik ağrı ve parestezi tedavisinde etkili bulunmuştur. Bu ilaçlar, nörotransmitter seviyelerini ve sinir sinyali iletimini değiştirerek anormal hislerin algılanmasını azaltarak çalışır.
  • Kapsaisin kremleri** ve diğer topikal tedaviler de etkilenen sinirleri duyarsızlaştırarak paresteziyi yönetmek için yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

10. Kişiselleştirilmiş Tıp ve Parestezi ile Genetik Bağlantılar (21. Yüzyıl)

  • Farmakogenomik ve Parestezi**:
  • Genetik araştırmalardaki ilerlemeler ve İnsan Genom Projesinin tamamlanmasıyla, bireysel genetik farklılıkların insanların paresteziyi nasıl deneyimlediğini ve işlediğini etkilediği anlaşılmıştır. Sinir fonksiyonu**, *vitamin metabolizması* ve ilaçlara yanıt ile ilgili genlerdeki varyasyonlar, parestezi veya nöropati geliştirme yatkınlığı ile ilişkilendirilmiştir.
  • Bu, genetik taramanın parestezi gibi durumlara yatkınlığı tahmin etmeye ve daha etkili tedavilere rehberlik etmeye yardımcı olabileceği kişiselleştirilmiş tıp yolunda önemli bir adım oldu.


İleri Okuma
  1. Charcot, J.M. (1868). Histologie de la Sclérose en plaques. Gazette Hebdomadaire de Médecine et de Chirurgie.
  2. Mallik, A., & Weir, A.I. (2005). Nerve conduction studies: Essentials and pitfalls in practice. Journal of Neurology, Neurosurgery & Psychiatry, 76(Suppl 2), ii23–ii31.
  3. Smith, A.G., & Singleton, J.R. (2008). Idiopathic Neuropathy, Paresthesia, and the Role of Metabolic Syndrome. Journal of Neurology, 255(4), 120-127.
  4. Fouad, K., & Tetzlaff, W. (2012). Rehabilitation after spinal cord injury: Plasticity and regeneration. Handbook of Clinical Neurology, 109, 523-540.
  5. Waxman, S.G. (2020). Clinical Neuroanatomy. 29th ed. McGraw Hill.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.