1. “Pred-“ kökü:

  • Bu önek, prednisolon adlı türev bileşikten gelir. Prednizon, prednisolonun keton formudur.
  • “Pred-” önekinin kendisi ise büyük ihtimalle, pregnan (21 karbonlu bir steroid iskeleti) kelimesine dayalı olarak, kimyasal yapıdaki steroid halkasının türevini vurgulamak amacıyla oluşturulmuştur.

2. “-n-“ infiksi:

  • Kimyasal isimlendirmede yapının modifikasyonunu ifade eden bir bağlayıcı harftir; prednizonun adında bu “-n-” harfi, prednizolon ile prednizon arasındaki yapısal farkı göstermek için kullanılmıştır.

3. “-isone” veya “-isone”/”-nizone” son eki:

  • Bu son ek genellikle keton içeren glukokortikoidler için kullanılır.
  • Örneğin: kortizon, prednizon, triamcinolone.
  • “-isone” eki, glukokortikoidlerin keton içeren oksijenli fonksiyonel gruplarını (çoğunlukla 11-keto veya 3-keto) belirtir.

  • Prednizon, kortizon ile yapısal benzerlik gösterir ve vücutta prednizolon‘a metabolize olur.
  • Dolayısıyla isimlendirme süreci, kortizon-prednizon-prednizolon üçlüsünün kimyasal dönüşümlerini yansıtacak şekilde türetilmiştir.

1. Etimoloji ve Tanım

Prednizolon terimi, köken olarak Yunancadaki prhos (önce) kelimesiyle, Latince cortex (kabuk) sözcüğünden türetilmiştir. “Olon” eki ise, genellikle steroidlerin türevlerini tanımlamak için kullanılan bir biçimdir. Prednizolon, sentetik olarak elde edilen, güçlü anti-enflamatuar ve immünosüpresif etkileriyle tanınan bir glukokortikoiddir.


2. Farmakokinetik Özellikler ve Dönüşüm

Prednizolon, sıklıkla prednizon adlı inaktif ön ilaç (prodrug) şeklinde alınır ve karaciğerde prednizolona metabolize edilerek farmakolojik olarak aktif forma dönüşür. Moleküler formülü C₂₁H₂₈O₅, molekül ağırlığı ise 360.4 g/mol’dür. Yarı ömrü ortalama 2-4 saat arasında değişmekte olup, etkisi daha uzun sürelidir.


3. Etki Mekanizması

Prednizolon, glukokortikoid reseptörlerine bağlanarak nükleer transkripsiyon faktörlerini modüle eder. Böylece:

  • Proinflamatuar sitokinlerin ekspresyonu baskılanır (örn. IL-1, TNF-α),
  • Antiinflamatuar proteinlerin sentezi artırılır (örneğin lipokortin-1),
  • Fagositik aktivite ve lenfosit proliferasyonu azalır.

Bu mekanizmalar sayesinde, prednizolon hem akut hem de kronik inflamasyon süreçlerinde etkili olur.


4. Uygulama Şekilleri ve Farmasötik Formları

Prednizolon birçok farmasötik formda piyasada bulunmaktadır:

  • Oral tabletler: Deltacortril®, Decortin® H, Spiricort®
  • Topikal preparatlar: krem, merhem, köpük (Lygal®)
  • Göz preparatları: göz damlası, göz merhemi (Pred Forte®, Ultracortenol®, Predni-POS®)
  • Rektal form: fitiller (Premandol®)

5. Klinik Endikasyonlar

Prednizolon geniş bir endikasyon yelpazesine sahiptir:

5.1. Enflamatuar Hastalıklar

  • Romatoid artrit
  • Polimiyalji romatika
  • Temporal arterit
  • Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı

5.2. Otoimmün Hastalıklar

  • Sistemik lupus eritematozus (SLE)
  • Multipl skleroz
  • Otoimmün nefritler

5.3. Alerjik Durumlar

  • Alerjik rinit, saman nezlesi
  • Anafilaktik reaksiyonların akut tedavisi
  • İlaç alerjileri

5.4. Solunum Yolu Hastalıkları

  • Astım
  • KOAH alevlenmeleri

5.5. Onkolojik Kullanım

  • Lösemi ve lenfoma gibi hematolojik malignitelerde hücre proliferasyonunu baskılamak için.

5.6. Dermatolojik ve Göz Hastalıkları

  • Psoriazis, kontakt dermatit, egzama
  • Üveit, iritis, konjonktivit (göz damlası formu)

6. Yan Etkiler ve Riskler

Prednizolon güçlü bir ilaç olup, özellikle uzun süreli ve yüksek doz kullanımda ciddi advers etkiler ortaya çıkabilir:

6.1. Yaygın Yan Etkiler

  • Kilo artışı, özellikle yağ redistribüsyonu (örneğin ay yüzü, buffalo hörgücü)
  • Sıvı retansiyonu, ödem
  • Hipertansiyon
  • Gastrointestinal irritasyon ve ülser riski
  • Uykusuzluk, anksiyete, depresyon, psikoz

6.2. Uzun Süreli Kullanım Riskleri

  • Osteoporoz
  • Kas zayıflığı ve atrofi
  • Ciltte incelme, morarma
  • Hiperglisemi ve diyabet
  • Adrenal supresyon ve sekonder adrenal yetmezlik

7. Kontrendikasyonlar ve Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar

Prednizolon tedavisine başlamadan önce aşağıdaki durumlar göz önünde bulundurulmalıdır:

  • Enfeksiyon varlığı (özellikle aktif tüberküloz, fungal enfeksiyonlar)
  • Diabetes mellitus
  • Osteoporoz öyküsü
  • Gastrointestinal ülser veya perforasyon öyküsü
  • Psikiyatrik hastalıklar

Ayrıca prednizolon, warfarin, insülin, NSAİİ, aşılar gibi birçok ilaçla farmakodinamik ve farmakokinetik etkileşimlere girebilir. Bu nedenle dikkatli doz ayarlaması ve izlem gereklidir.



Keşif

1. Arka Plan: Kortikosteroid Araştırmalarının Doğuşu

20. yüzyılın ortaları, tıpta hormonal tedavilerin devrim yarattığı bir dönemdir. 1930’lu ve 1940’lı yıllarda, adrenal korteks hormonlarının izolasyonu ve biyolojik etkilerinin anlaşılması, enflamatuvar ve otoimmün hastalıkların tedavisinde yeni bir çığır açtı. Özellikle kortizonun (1936’da Kendall ve Reichstein tarafından) keşfi, steroidlerin farmakoterapideki önemini ortaya koydu.

    Ancak kortizonun ağızdan alındığında zayıf etki göstermesi, böbreküstü bezi baskılaması ve elektrolit dengesi üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle daha etkili ve daha güvenli alternatiflerin geliştirilmesi gerekliliği doğdu. Bu arayış, bilim insanlarını kortizon türevleri üzerinde yapısal modifikasyonlara yöneltti.


    2. Prednizolonun Sentezi (1954)

    Prednizolon, 1954 yılında Schering Corporation (günümüzde Merck & Co. bünyesindedir) bünyesinde çalışan araştırmacılar tarafından sentezlendi. Bu dönemde kimyagerler, doğal kortikosteroidlerin kimyasal yapılarını modifiye ederek, daha güçlü glukokortikoid etkiye sahip, ancak mineralokortikoid etkisi daha düşük bileşikler elde etmeye çalışıyordu.

    Prednizolon, bu arayışın sonucu olarak, kortizonun yapısal modifikasyonuyla elde edilen ilk başarılı 11β-hidroksillenmiş ve 1,2-çift bağ içeren türevlerden biri oldu. Bu yapısal değişiklikler:

    • Glukokortikoid etkisini artırdı,
    • Anti-inflamatuvar gücü yükseltti,
    • Su ve sodyum tutulumu gibi mineralokortikoid yan etkileri azalttı.

    Bu molekül, hem sistemik (tablet, enjeksiyon) hem de topikal (krem, damla vb.) formlarda kullanılabilen ilk selektif glukokortikoidlerden biri olarak dikkat çekti.


    3. Klinik Kullanıma Girişi ve Yaygınlaşması

    1950’lerin sonlarına doğru prednizolon, özellikle romatoid artrit, lupus eritematozus, astım, ülseratif kolit, iritis gibi iltihabi hastalıklarda sistemik tedavi ajanı olarak hızla yaygınlaştı. Kortizona kıyasla daha etkili ve daha tolere edilebilir olması, klinik çevrelerde kısa sürede benimsenmesini sağladı.

    Prednizolonun, karaciğerde aktifleşen prednizonun biyoaktif formu olduğu da bu yıllarda net olarak ortaya kondu. Bu bilgi, özellikle karaciğer yetmezliği olan hastalarda doğrudan prednizolon kullanımı yönündeki tedavi stratejilerini şekillendirdi.


    4. Terminolojinin Evrimi ve Güncel Kullanım

    “Prednizolon” terimi, 1954’ten bu yana farmakoloji literatüründe kullanılmaktadır ve hâlen bu spesifik glukokortikoidi tanımlamak için geçerliliğini korumaktadır. Günümüzde de prednizolon, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) temel ilaçlar listesinde yer almakta, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yaygın olarak reçete edilmektedir.


    5. Modern Yorum

    Prednizolonun keşfi, modern steroid farmakolojisinin köşe taşlarından biridir. Yapısal olarak daha sonra geliştirilecek olan metilprednizolon, deksametazon, betametazon gibi glukokortikoidlerin de temelini oluşturmuştur. Bu nedenle prednizolon, sadece bir ilaç değil, aynı zamanda kortikosteroid biliminin gelişiminde bir mihenk taşı olarak değerlendirilebilir.




    İleri Okuma

    • Kendall, E. C., Slocumb, C. H., & Hench, P. S. (1949). Effects of cortisone and ACTH in rheumatoid arthritis. Proceedings of the Mayo Clinic, 24, 181–197.
    • Schaeffer, H. J., & Winter, C. A. (1956). Anti-inflammatory activity of prednisolone and other corticosteroids. Journal of Pharmacology and Experimental Therapeutics, 118(1), 135–142.
    • Rheinstein, P. H. (1985). History of corticosteroids in dermatology. Archives of Dermatology, 121(5), 622–626.
    • Schäcke, H., Döcke, W. D., & Asadullah, K. (2002). Mechanisms involved in the side effects of glucocorticoids. Pharmacology & Therapeutics, 96(1), 23–43.
    • Rhen, T., & Cidlowski, J. A. (2005). Antiinflammatory action of glucocorticoids — new mechanisms for old drugs. New England Journal of Medicine, 353(16), 1711–1723.
    • Curtis, J. R., Westfall, A. O., Allison, J., Bijlsma, J. W., Freeman, A., George, V., Kovac, S. H., Spettell, C. M., & Saag, K. G. (2006). Population-based assessment of adverse events associated with long-term glucocorticoid use. Arthritis and Rheumatism, 55(3), 420–426.
    • Barnes, P. J. (2006). How corticosteroids control inflammation: Quintiles Prize Lecture 2005. British Journal of Pharmacology, 148(3), 245–254.
    • Liu, D., Ahmet, A., Ward, L., Krishnamoorthy, P., Mandelcorn, E. D., Leigh, R., … & Kim, H. (2013). A practical guide to the monitoring and management of the complications of systemic corticosteroid therapy. Allergy, Asthma & Clinical Immunology, 9(1), 30.
    • Cain, D. W., & Cidlowski, J. A. (2017). Immune regulation by glucocorticoids. Nature Reviews Immunology, 17(4), 233–247.
    • Buckley, L., & Humphrey, M. B. (2018). Glucocorticoid-induced osteoporosis. New England Journal of Medicine, 379(26), 2547–2556.
    • “Prednisolone.” (n.d.). MedlinePlus, U.S. National Library of Medicine. https://medlineplus.gov/druginfo/meds/a601102.html