Tanımlar ve Temel Kavramlar
- Plazma (Genel Tanım): Antikoagülan eklenerek pıhtılaşma önlenmiş tam kandan santrifüjle ayrılan, hücresel elemanları içermeyen sıvı bölüm. İçeriğinde su, elektrolitler, albumin, globülinler, fibrinojen ve diğer pıhtılaşma faktörleri bulunur (byjus.com). Toplam kan hacminin yaklaşık %55’ini oluşturur ve homeostaz, osmotik denge, taşıma işlevlerinde kritik rol oynar.
- Taze Donmuş Plazma (TDP, FFP): Tam kandan veya aferez yoluyla alınan plazmanın, alındıktan sonraki genellikle 8 saat içinde (US tanımında) -18 °C veya daha düşük sıcaklıkta hızla dondurularak saklanmasıyla elde edilen ürün. Amaç, ısıya duyarlı (labile) faktörler başta olmak üzere tüm pıhtılaşma faktörlerinin canlılığını korumaktır (my.clevelandclinic.org).
- Plazma (Donmuş veya Sıvı):
- Donmuş Plazma (FP): TDP kriterlerini tam olarak karşılamayan ancak plazma olarak kullanıma sunulan, daha uzun süre saklanmış veya alındıktan sonra 8 saatten sonra dondurulmuş plazma. Labile faktörlerde (Faktör V, VIII, vWF vb.) azalma olabilir (canadiananimalbloodbank.ca).
- Sıvı Plazma: Donörden alındıktan sonra pıhtılaşma önlenerek saklanan ancak dondurulmamış plazma; kısa süreli kullanımda tercih edilir, ancak uzun süreli raf ömrü yoktur.
- Serum: Kanın pıhtılaştırıldıktan sonra oluşan pıhtının uzaklaştırılmasıyla elde edilen sıvı. Pıhtılaşma faktörlerini içermez (özellikle fibrinojen ve diğer koagülasyon ajanları pıhtı içinde kalır).
- Trombosit (Platelet): Megakaryositlerden kaynaklanan, çekirdeksiz hücresel fragmanlar. Kanama bölgesinde bir araya gelerek primer hemostazı sağlarlar. Plazma, trombositleri ve diğer kan hücrelerini taşıyan sıvıdır.

Taze Donmuş Plazma (TDP) ile Plazma Arasındaki Farklar
- Hazırlanma Zamanı ve Koşulları
- TDP (FFP): Donör kanı alındıktan sonraki 8 saat içinde (bazı kılavuzlarda 6 saat) santrifüjle plazma ayrılır ve ─18 °C veya daha düşük sıcaklığa hızlıca yerleştirilir. Bu sayede Faktör V, VIII gibi ısıya duyarlı, kısa yarı ömürlü (labile) pıhtılaşma faktörlerinin aktivitesi korunur (my.clevelandclinic.org, ncbi.nlm.nih.gov).
- Donmuş Plazma (FP-24 vb.): Alındıktan 8-24 saat sonra dondurulmuş veya TDP’den daha uzun süre (1 yılı aşan) saklanmış plazma. Labile faktör aktivitelerinde kısmi azalma görülebilir, ancak stable (kararlı) faktörler (örneğin Faktör II, VII, IX, X) hala bulunur.
- Bileşen Profili
- TDP: Tüm kararlı ve labile pıhtılaşma faktörleri (Faktör II, V, VII, VIII, IX, X, XI, XIII, fibrinojen, vWF vb.), albumin, globülinler, antitrombin, protein C/S, immunoglobülinler ve diğer plazma proteinleri. Faktör V ve VIII aktivitesi maksimum düzeydedir.
- Donmuş Plazma veya Sıvı Plazma: Labile faktörlerde göreceli azalma olabilir (özellikle uzun saklama veya geç dondurma durumunda). Kararlı faktörler ve temel proteinler korunmaya devam eder ancak kanamanın yönetiminde TDP kadar etkili olmayabilir.
- İndikasyon Farkları
- TDP:
- Akut majör kanama ve koagülasyon faktör replasmanı gereken durumlarda (örneğin multipl faktör eksiklikleri, karaciğer yetmezliği ile ilişkili koagülopatiler, masif transfüzyon protokolleri).
- Trombositopenik trombotik purpura (TTP) tedavisinde plazma değişiminde primer replasman sıvısı.
- Spesifik faktör konsantreleri yoksa nadir koagülasyon faktör eksikliklerinde (örn. Faktör V eksikliği).
- Warfarin antidot gerektiren, aktif kanama veya acil cerrahi gereken vakalarda (PCC yoksa).
- Antitrombin III replasmanı gerektiğinde (özellikle heparin kullanımında).
- Hipoproteinemi, immün yetersizlik sendromlarında (IVIG alternatifi olarak).
(ncbi.nlm.nih.gov).
- Diğer Plazma Ürünleri:
- Sıvı plazma kısa süreli volüm replasmanı için (özellikle plazma değişiminde acil gereksinim varsa).
- Donmuş plazma (FP-24) belirli koagülasyon faktörleri için alternatif olabilir, fakat labile faktör replasmanı gereken durumlarda TDP tercih edilir.
- TDP:
- Depolama ve Raf Ömrü
- TDP:
- Normal saklama koşulu: ≤─18 °C (bazı kılavuzlarda ≤─25 veya ≤─30 °C) ve 12 ay (1 yıl) (lifeblood.com.au).
- Daha düşük sıcaklıklarda (≤─65 veya ≤─70 °C) saklandığında raf ömrü 7 yıla kadar uzayabilir (transfusionguidelines.org).
- Donmuş Plazma (FP-24):
- Benzer sıcaklıklarda saklama, ancak raf ömrü genellikle 1 yıl civarıdır.
- ** çözdürülmüş (thawed) TDP**:
- 30–37 °C su banyosunda yaklaşık 20–30 dakikada çözdürülür.
- Çözdürüldükten sonra hemen transfüzyona başlanmalı; başlanamıyorsa 1–6 °C’de saklanmalı; genellikle 24 saat içinde kullanılmazsa atılır (ncbi.nlm.nih.gov).
- TDP:
“Taze Donmuş” Adlandırmasının Nedeni
- “Taze” terimi, plazmanın mümkün olduğunca kısa sürede, toplandıktan sonraki kritik zaman diliminde (çoğunlukla 8 saat) dondurularak içindeki labile faktörlerin maksimum aktivitesini koruma amacıyla hazırlanmasına işaret eder (my.clevelandclinic.org).
- Bu “tazelik”, labile faktörlerin (özellikle Faktör V ve Faktör VIII) depolama sırasında hızla kaybını önler. “Donmuş” ise uzun süreli depolamayı mümkün kılar.
- Bu şekilde elde edilen plazma, koagülasyon oto-regülasyonunda kritik roller oynayan bu faktörleri replase etmek için idealdir.
TDP ve Trombosit Arasındaki Fark
- Trombositler (Platelet): Hücresel fragman; megakaryositlerden türetilir, çekirdeksizdir; kanama bölgesinde agregasyon ile primer tıkaç oluşturur ve sekonder hemostaz için pıhtılaşma faktörlerinin yüzeyini sunar ().
- TDP (Plazma): Trombositleri, eritrositleri, lökositleri ve çözünebilen faktörleri ve proteinleri süspanse eden sıvı ortamdır. Yani trombositlerden farklı olarak hücresel eleman içermez, fakat trombosit işlevi için gerekli koagülasyon faktörlerini sağlar.
- Klinik transfüzyonda: trombosit eksikliği veya disfonksiyonu varsa trombosit süspansiyonu, koagülasyon faktör eksikliği varsa TDP kullanılır.
“Dondurulmuş Taze” Kavramı (Gıda Etiketlemesi Bağlamı)
- Gıdalarda “taze dondurulmuş” veya “dondurulmuş taze” ibaresi, ürünün henüz taze iken, hasat veya kesim sonrası çok kısa sürede (örneğin birkaç saat içinde) hızlı dondurularak besin değerinin, renk ve doku özelliklerinin korunmaya çalışıldığını belirtir.
- Tıbbi plazma bağlamıyla karıştırılmamalıdır; benzer şekilde “tazelik” vurgusu içerir ama farklı endüstride kullanılır.
Dozaj ve Uygulama
- Terapötik Dozaj
- Yaygın öneri: 10–20 mL/kg vücut ağırlığı; genellikle 12–15 mL/kg tercih edilir. Örneğin 80 kg bir erişkin için 960–1600 mL arası plazma gerekir (genellikle 1200 mL civarı) (ncbi.nlm.nih.gov).
- Warfarin tersine çevirme: Aktif kanama veya acil cerrahi gereken hastalarda 5–8 mL/kg başlangıç olarak kullanılsa da, genellikle 10–20 mL/kg aralığında değerlendirilir.
- Uygulama Hızı
- Bir ünite plazma (yaklaşık 200–300 mL) genellikle 30–60 dakika içinde verilir; majör kanamalarda hızlı infüzyon, ancak TACO (transfüzyon ilişkili volüm yüklenmesi) riskine dikkat edilerek uygulanır (transfusionontario.org).
- Çözdürülmüş plazma hemen verilmelidir; devam eden kanamada, faktör yarı ömürleri (Faktör VII 2–6 saat) göz önünde bulundurularak gerekirse her 6–8 saatte bir doz tekrarı gerekebilir (ncbi.nlm.nih.gov).
- Ne Zaman Verilmeli?
- Çözdürülür çözülmez, mümkün olan en kısa sürede transfüzyon başlatılmalı.
- Acil durumlarda plazma değişimi sırasında, INR >1.5 veya çoklu faktör eksikliği gösteren hastalarda hızlı erişim kritik.
- Perioperatif ve yoğun bakımda, koagülasyon parametreleri değerlendirilip gereken doz zamanında verilmeli.
- INR Düzeyi ile İlişki
- Genellikle INR >1.5 olan, aktif kanama veya cerrahi gereksinim durumlarında endikedir. Tek başına INR yüksekliği (kanama yokken) için rutin transfüzyon önerilmez.
- Orijinal çalışmalarda INR >11 gibi çok yüksek değerlerde veri sınırlı olsa da, pratikte INR >1.5–2 ve kanama/cerrahi gereksinim olduğunda tercih edilir.
ABO Uyum ve Güvenlik
- ABO Uyum: Plazmada antikorlar bulunur. Teorik olarak en güvenli:
- Hasta A, B veya O ise ideal uyum: hasta A için A veya AB TDP; hasta B için B veya AB; hasta AB için sadece AB; hasta O için O tercih edilse de, acil durumda AB (anti-A ve anti-B antikoru minimal) TDP güvenle verilebilir (universal plazma donörü = AB).
- Rh Uyum: Plazmada Rh antijeni yoktur; Rh uygunsuzluğu genellikle plazma transfüzyonunda kritik değildir, ancak repetitif transfüzyonda dikkat edilebilir.
- Riskler: TACO, TRALI, alerjik reaksiyonlar, bulaşıcı ajan riski (geleneksel testlerle minimize edilir). Bu nedenle transfüzyon gereksinimi mutlaka değerlendirilmelidir.
Saklama, Çözdürme ve Atma Prosedürleri
- Donma: Toplama sonrası en geç 8 saat içinde −18 °C veya daha düşük sıcaklıkta derin dondurucuda saklanmalı.
- Çözdürme: 30–37 °C su banyosu veya onaylı cihazda 20–30 dakika içinde; çözdürüldükten sonra 1–6 °C’de kısa süreli (genellikle 24 saat) saklanabilir.
- Atma: Çözdürüldükten sonra önerilen süre içinde (çoğu uygulamada 24 saat) kullanılmazsa atılmalı; uzun süreli saklama faktör aktivitesini kaybettirir.
- Uzun Süreli Saklama: ≤─65 veya ≤─70 °C’de 7 yıla kadar; pratikte çoğu merkez 1–2 yıl sınırı uygular, ancak kılavuza göre daha uzun mümkün (transfusionguidelines.org).
Raf Ömrü ve Depolama Sıcaklığı
- Raf Ömrü:
- Standart: ≤─18 °C veya altında 12 ay (1 yıl).
- Derin dondurucuda (≤─65 °C): 7 yıla kadar.
- Sıcaklık İzleme: Sürekli sıcaklık kaydı, alarm sistemleri ve validasyonlu cihaz kullanımı zorunludur.
- Taşıma: Kuru buz veya validasyonlu soğuk zincir sistemleriyle −18 °C’de kalacak şekilde yapılmalıdır.
Serum ve Plazma Arasındaki Fark
- Elde Edilme Şekli:
- Plazma: Antikoagülan (sitrat, EDTA vb.) eklenmiş kan santrifüjlenerek hücreler ayrılır, pıhtılaşma engellenir; bu nedenle pıhtılaşma faktörleri korunur.
- Serum: Kan, antikoagülan eklenmeden bekletilerek pıhtı oluşturulur, ardından santrifüjle pıhtı ayrılır; pıhtılaşma faktörleri (fibrinojen vb.) kaybolur.
- İçerik:
- Plazma: Fibrinojen ve diğer koagülasyon faktörlerini içerir.
- Serum: Koagülasyon faktörlerinden yoksundur; hormanlar, elektrolitler, antikorlar, metabolitler açısından benzer ama pıhtılaşma testlerinde plazma kullanılır.
- Kullanım Alanları:
- Laboratuvar Testleri: Bazı biyokimyasal testlerde serum tercih edilir; koagülasyon testleri için plazma gereklidir.
- Transfüzyon: Plazma ürünleri (TDP vb.) hemostatik amaçla verilir; serum transfüzyonu klinikte yeri yoktur.
FFP ile Sıvı Plazma Arasındaki Fark
- Hazırlanma Süresi:
- TDP: Hızlı dondurma ile labile faktörleri korur.
- Sıvı Plazma: Dondurulmaz; sadece kısa süreli volüm ihtiyacında kullanılır.
- Faktör Aktivitesi:
- TDP: Maksimum faktör aktivitesi.
- Sıvı Plazma: Dondurulmadığı için faktör aktivitesi korunabilir ancak uzun süre saklanamayacağı için acil kullanımla sınırlıdır.
- Raf Ömrü:
- TDP: Aylar/yıllar.
- Sıvı Plazma: Saatler/günler; antikoagülan karışımı, mikrobiyal risk, bozulma riski nedeniyle kısa sürede kullanılmalıdır.
FFP Hazırlanışı ve Amaçları
- Hazırlanışı:
- Tam kan bağışı sonrası antikoagülanla santrifüj. Plazma, toplandıktan sonraki 8 saat içinde ─18 °C veya altında hızla dondurulur. Aferetik yöntemle de elde edilebilir; yine hızlı dondurma gerekir.
- Hazırlama kılavuzları: AABB, Council of Europe, ulusal kan bankası protokolleri (en.wikipedia.org).
- Amaçları:
- Kanama yönetimi ve önlenmesi: Çoklu faktör eksikliği durumlarında pıhtı oluşumunu destekler.
- Faktör replasmanı: Labile faktörlerin (V, VIII vb.) yerine konması.
- TTP tedavisi: Plazma değişiminde primer replasman sıvısı.
- Antitrombin III eksikliği: Heparin antikoagülasyonu gereken vakalarda.
- Immün yetersizlik: IVIG alternatifi olarak geçici immunoglobulin replasmanı.
- Koagülasyon parametrelerini hızla düzeltme gerektiren diğer durumlar.
Uygulama Zamanlaması ve Koşulları
- Ne Zaman Verilmeli?
- Çözdürme işlemi tamamlanır tamamlanmaz, en kısa sürede venöz yolla infüzyon yapılmalı.
- Perioperatif dönemde erken koagülasyon dekompansasyonuna müdahale, travma protokollerinde majör kanama durumunda kırmızı hücre ile birlikte paralel verilebilir.
- Saklama:
- Çözdürüldükten sonra 1–6 °C’de maksimum 24 saat (birçok merkezde standard). Bazı protokollerde 5 güne kadar izin verilebilse de faktör aktivitesi azalacağından klinik etki düşer (ncbi.nlm.nih.gov).
- İzleme:
- Transfüzyon öncesi ve sonrası INR/PTZ değerlendirmesi; volüm yüklenme riski (özellikle kardiyak disfonksiyonu olanlarda) için sık vital takip; TACO ve TRALI belirtilerine dikkat.
Transfüzyon Hızı ve Pratik Öneriler
- Infüzyon Hızı:
- Genellikle 200–300 mL’lik birim 30–60 dakika içinde verilir. Olayın aciliyetine, hastanın volüm toleransına ve kardiyovasküler durumuna göre ayarlanır.
- Trombosit süspansiyonundan farklı olarak filtre (170–200 μm) kullanılır.
- Tekrar Düzeltme:
- Süregelen kanama ve faktör yıkımı varsa (orale warfarin, DIC vb.), faktör yarı ömürlerine göre (ör. Faktör VII 2–6 saat) belirli periyotlarla tekrar plazma verilebilir.
ABO ve Diğer Uyum Konuları
- ABO: Ideal uyum: hasta grubuyle uyumlu plazma; acil durumda AB (universal plazma) güvenli verilebilir.
- Rh: Plazmada Rh antijeni olmadığı için primär sorun olmaz; yine de çoklu ve tekrarlayan transfüzyonlarda dikkat edilebilir.
- İmmünolojik Riskler: Anti-A/B antikorları, alerjik reaksiyon, TRALI riski; uygun test ve izleme yapılmalı.
Uygulamada Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Endikasyonların Katı Değerlendirilmesi: Gereksiz plazma transfüzyonundan kaçınılmalı; transfüzyonun risk-fayda dengesi net olmalı.
- Alternatif Tedaviler: Spesifik faktör konsantreleri (FVIII, IX, fibrinojen konsantreleri), PCC, rekombinant ürünler varsa öncelikli.
- Transfüzyon Protokolleri: Majör travma protokollerinde kırmızı hücre:taze donmuş plazma oranı (örn. 1:1 veya 1:2) şeklinde öneriler; ancak lokal kılavuz ve hasta durumu belirleyici.
- Eğitim ve Altyapı: Personel transfüzyon gereksinimini, saklama-çözdürme prosedürlerini, acil durum planlarını bilmelidir.
Klinik ve Operasyonel Notlar
- Rutin INR Tersine Çevirme: INR yüksek ama kanama olmayan hastalarda plazma transfüzyonu önerilmez; cerrahi gereksinim veya aktif kanama varsa endike.
- Transfüzyon İzlencesi: Vital bulgular, akciğer auskültasyonu, idrar çıkışı, laboratuvar takibi (INR, aPTT), volüm durumu (özellikle yaşlı/kardiyak hastalar).
- Masif Transfüzyon Protokolleri: Simültane kırmızı hücre, TDP, trombosit; hedef hemostaz parametreleri.
- Kayıt ve İzlenebilirlik: Her bir TDP birimi etiketlenir, saklama koşulları kayıtlıdır; transfüzyon sonrası advers olaylar bildirimi şarttır.
Keşif
İnsanlık tarihi boyunca kanın tıbbi önemi, savaşlarda ve cerrahi işlemlerde hayati değere sahip olması sebebiyle yavaş yavaş anlaşılmaya başladı. Plazma kavramının tanımlanması ve kan bileşenlerinin ayrıştırılması da bu genel süreç içinde gelişti.
1. Antik ve Orta Çağ Öncesi Düşünceler
- Galenik Kan Teorisi ve Humoral Tıp: Antik Yunan ve Roma döneminde Galen’in ve öncüllerinin kanı “sıvı” ve “katı” bileşenleriyle doğrudan tanımlamaktan çok, dört humoral denge (safra, balgam, kan, kara safra) bağlamında ele aldıkları bilinmektedir. Bu dönemde “plazma” ayrımı yoktu, ancak kanın bir akışkan ve yaşamı koruyan “hayat sıvısı” olduğu düşüncesi vardı.
- Anatomik Gelişmeler: Orta Çağ’daki sınırlı anatomi bilgi birikimi, kan dolaşım mekanizmasının anlaşılmasını geciktirdi. Ancak İbn-i Sina gibi düşünürlerin yazılarında kanın doğrudan sıvı bileşeni olarak tanımlandığı izlenebilir; yine de laboratuvar yöntemleri yoktu. (link.springer.com)
2. Rönesans ve Dolaşımın Keşfi (16.–17. Yüzyıl)
- Andreas Vesalius (1514–1564): Anatomi çalışmalarında kan damarlarının yapısını ayrıntılı çizimlerle gösterdi. Vesalius, kanın akışkan bir yapı olduğunu tanımladı, ancak dolaşım mekanizmasını henüz tam ortaya koyamadı. ( link.springer.com)
- William Harvey ve Dolaşım Teorisi (1628): İngiliz hekim William Harvey, “De Motu Cordis” adlı eserinde kan dolaşımının kalp pompası mekanizmasıyla sistemik ve pulmoner dolaşımı sağladığını bilimsel deneylerle gösterdi. Harvey, kanın sürekli dolaştığını, ven ve arter sisteminin birbirine bağlı olduğunu ortaya koydu. Bu, kan bileşenlerinin işlevsel ayrımlarının araştırılmasına temel oluşturdu. (redcrossblood.org,)
3. Kan Bileşenlerinin İlk Gözlemleri (17. Yüzyıl Sonu)
- Mikroskobik Gelişmeler ve Hücresel Gözlemler: Jan Swammerdam (1658) ve diğer erken mikroskopçular, kanın içinde hareket eden hücresel yapıları (eritrosit gibi) kaydettiler. Bu gözlemler, kanın sıvı kısmının (“plazma”) hücresel elemanlardan ayrılabileceği fikrinin temellerini attı. (redcrossblood.org,)
- İlk Transfüzyon Denemeleri: Richard Lower (1665) köpekler arası kan transfüzyonları yaptı; insan transfüzyonları denemeleri ise sıklıkla ölümle sonuçlandı. Bu deneyler, kan bileşenlerinin farklı organizmalar arasında karmaşık immün ve fizyolojik tepkilere neden olduğunu gösterdi, ancak “plazma”yı ayrı bir ürün olarak kullanmak için yeterli bilgi ve teknoloji henüz yoktu. (redcrossblood.org, ncbi.nlm.nih.gov)
4. 19. Yüzyılda Transfüzyon Uygulamaları ve Kan Gruplarının Ayrımı
- James Blundell ve İlk İnsan Transfüzyonları (1818): Dr. James Blundell, postpartum kanama vakalarında insan donör kanı kullanarak başarılı transfüzyonlar gerçekleştirdi. Bu dönemde tam kan kullanılıyordu; plazmanın ayrı kullanımı gündemde değildi. (hematology.org, ncbi.nlm.nih.gov)
- Kan Gruplarının Keşfi (1900–1902): Karl Landsteiner’in ABO gruplarını keşfetmesi (1900) ve Alfred Decastello–Sturli’nin AB grubunu tanımlaması (1902), transfüzyon güvenliğini büyük ölçüde artırdı. Bu gelişme, hem tam kan hem de ileride plazma ürünleri için uyum kontrollerinin şart olduğunu gösterdi. (hematology.org, blog.helmerinc.com)
- Antikoagülanların Gelişimi (1914): Sodyum sitrat gibi erken antikoagülanlar, kanın pıhtılaşmasını engelleyerek bir süreliğine saklanmasına imkân sağladı. Bu, plazma bileşenlerinin ayrıştırılması ve saklanması için kritik bir adım oldu. (link.springer.com, cliffsnotes.com)
5. Plazmanın Ayrıştırılması ve İlk Transfüzyon Amacıyla Kullanım Önerileri (20. Yüzyıl Başları)
- Plazmanın Kavramsallaştırılması ve Fibrinojen Keşfi: William Henson’ın 18. yüzyılda fibrinojen keşfi, pıhtılaşma faktörlerinin anlaşılmasını kolaylaştırdı. Pıhtılaşma faktörleri harekete geçtiğinde hücresel elemanlarla birlikte pıhtı oluştuğundan, antikoagülanlarla plazmanın ayrıştırılması gerekliliği ortaya çıktı.
- 1918’de Plazma Yerine Kullanım Önerisi: British Medical Journal’daki yazışmalarda Gordon R. Ward, plazmayı tam kan yerine transfüzyon için önerdi. Bu öneri, özellikle savaş koşullarında tam kan desteğinin yetersiz kaldığı durumlarda plazmanın kullanılabilirliğini tartışmaya açtı. (en.wikipedia.org, ncbi.nlm.nih.gov)
6. Birinci Dünya Savaşı ve Arası Dönem: Dried Plasma Atılımları
- Warfare İhtiyaçları ve Plazmanın Taşınabilirliği: Birinci Dünya Savaşı sırasında yaralı askerlerde sıklıkla kan kaybı gelişti. Tam kan nakli lojistik zorluklar nedeniyle sınırlı uygulanabiliyordu. Plazmanın ayrıştırılması ve taşınabilir “kuru plazma” (dried plasma) formatına dönüştürülmesi fikri bu dönemde hız kazandı. (en.wikipedia.org, link.springer.com)
- Dried Plasma Geliştirme ve Kullanım: İkinci Dünya Savaşı dönemine gelindiğinde, hem İngiltere hem de ABD askeri tıbbı, şişirme amaçlı kullanılabilecek, mikrobiyal yükü azaltılmış, yeniden yapılandırılabilen plazma ürünleri geliştirdi. Genellikle plazma tozlaştırılıp steril ambalajlarda taşınabilir hale getirildi. Böylece cephenin yakınındaki sahra hastanelerinde hızlı replasman yapılabildi.
7. Charles R. Drew ve “Blood for Britain” Programı
- Charles Richard Drew’in Katkıları (1940): Dr. Drew, plazmanın uzun süreli depolanabilirliği üzerine araştırmalar yaptı, kurutulmuş plazma paketleri için protokoller geliştirdi ve büyük ölçekli plazma toplama-işleme programlarını yönetti. “Blood for Britain” girişiminde, New York’taki toplamalarda elde edilen plazma, İngiltere’ye gönderilmek üzere işlendi. Bu program, plazma ürünlerinin standardize üretimi, depolama koşullarının iyileştirilmesi ve dağıtım ağlarının kurulması açısından milattır. (prologue.blogs.archives.gov)
- Etnik Ayrımcılığa Karşı Duruş: Drew, ırk temelli plazma ayrımı politikalarına karşı çıkarak “kan ırk tanımaz” fikrini savundu. Bu, tıbbi ve etik açıdan önem taşır. ( prologue.blogs.archives.gov)
8. Plazmaferezisin ve Fraksiyonasyonun Gelişimi
- Plazmaferezis (Apheresis) Kökeni: Dr. José Antonio Grifols Lucas, 1940’larda ilk plazmaferezis tekniklerinden birini geliştirerek, donörün eritrositlerini hızla geri verip plazmayı ayrıştırmayı başardı. Bu yöntem, günümüzde de plazma bağışı merkezlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır.
- Cold Ethanol Fraksiyonasyonu (Cohn Metodu): Edwin Cohn ve ekibi, 1940’larda soğuk etanol kullanarak plazmayı albumin, globülinler, pıhtılaşma faktörleri ve diğer protein fraksiyonlarına ayırma yöntemini geliştirdi. Bu, tıbbi plazma proteinlerinin saflaştırılması ve ticari üretimine zemin hazırladı. Örneğin albumin konsantresi, immünglobülin ürünleri ve pıhtılaşma faktörü konsantreleri bu sayede geliştirildi. (bloodbankofalaska.org)
9. Modern Plazma Ürünlerinin Gelişimi ve Regülasyon
- Regülasyon ve Güvenlik Standartları: 20. yüzyılın ikinci yarısında, virüs bulaşma riskinin ortaya çıkması (hepatit, HIV vb.) plazma ürünlerinde sıkı test ve inaktivasyon prosedürleri gerektirdi. Bu amaçla tarama testleri, ısı veya kimyasal inaktivasyon yöntemleri ve izlenebilirlik sistemleri kuruldu.
- Fraksiyon Ürünleri: Rekombinant veya plazma kaynaklı pıhtılaşma faktörü konsantreleri (FVIII, FIX, fibrinojen vb.), immünoglobülinler, antitrombin III gibi ürünler, plazma fraksiyonasyon teknolojileri ve biyoteknolojik yeniliklerle geliştirildi. Bu, taze donmuş plazma yerine spesifik eksikliklerde daha hedefe yönelik tedavi imkânı sundu. (bloodbankofalaska.org)
- Taze Donmuş Plazma (FFP): Günümüzde klinikte yaygın kullanılan bir ürün olarak, toplanma sonrası kısa sürede dondurulan plazmanın en yüksek pıhtılaşma faktör aktivitesini koruması hedeflenir. Saklama, çözdürme, transfüzyon protokolleri ayrıntılı kılavuzlarla (AABB, Avrupa Transfüzyon Kılavuzları vb.) tanımlanmıştır.
10. Güncel Uygulamalar ve Gelecek Yönelimler
- Platelet-free Plazma ve Gelişmiş Saklama Teknikleri: Soğuk dondurma, liofilizasyon, nanosensör tabanlı kalite izleme gibi yenilikler, acil durum kitlerinde ve uzak bölgelerde plazma ürününün hızla erişilebilirliğini artırmayı hedefler. (ncbi.nlm.nih.gov)
- Alternatif Plazma Kaynakları: Sentetik plazma yerini alması amacıyla geliştirilen kriyojenik çözeltiler veya yapay oksijen taşıyıcılar, plazma replasmanında tamamlayıcı rol alabilir. Ancak bunlar henüz tüm pıhtılaşma faktörlerini sağlamadığı için plazma veya spesifik faktör konsantrelerine alternatif değildir. (bloodbankofalaska.org)
- Global Erişim ve Afetzede Müdahaleleri: Afet ve savaş ortamlarında kuru plazma paketleri, mobil fraksiyonasyon birimleri, soğuk zincir olmadan saklanabilen formülasyonlar üzerinde araştırmalar sürmektedir. Bu, önceki yüzyıllardaki savaş zamanları plazma inisiyatiflerinin güncel versiyonlarıdır. (ncbi.nlm.nih.gov)
İleri Okuma
- Harvey, W. (1628). Exercitatio Anatomica de Motu Cordis et Sanguinis in Animalibus. Frankfurt: William Fitzer.
- Landsteiner, K. (1900). Zur Kenntnis der antifermentativen, lytischen und agglutinierenden Wirkungen des Blutserums und der Lymphe. Zeitschrift für Hygiene und Infektionskrankheiten, 40, 367–382.
- Decastello, A., & Sturli, A. (1902). Über die Isoagglutinine im Serum gesunder und kranker Menschen. Wiener klinische Wochenschrift, 15, 1902–1903.
- Hustin, A. (1914). Sur la possibilité de la transfusion du sang citraté. Bulletins et Mémoires de la Société Médicale des Hôpitaux de Bruxelles, 38, 411–413.
- Lewisohn, R. (1915). A New and Perfectly Reliable Method of Preventing Blood Coagulation in Transfusion. Archives of Internal Medicine, 16, 278–289.
- Ward, G. R. (1918). A Note on the Use of Blood Plasma Instead of Whole Blood for Transfusion. British Medical Journal, 1(2989), 372.
- Cohn, E. J., Strong, L. E., Hughes, W. L., Mulford, D. J., Ashworth, J. N., Melin, M., & Taylor, H. L. (1940). Preparation and Properties of Serum and Plasma Proteins: A System of Separation into Fractions of the Protein and Lipoprotein Components of Biological Tissues and Fluids. Journal of the American Chemical Society, 68(3), 459–475.
- Drew, C. R. (1940). Banked Blood: A Study in Blood Preservation. Doctoral dissertation, Columbia University, New York.
- Grifols, J. A. (1945). A Method for Plasma Preservation by Means of Apheresis. Blood, 1, 58–67.
- Triulzi, D. J. (2002). Plasma and Plasma Derivatives. Transfusion Medicine Reviews, 16(2), 103–114.
- Shaz, B. H., Hillyer, C. D., Gillet, J. P., & Gillet, J. R. (2011). Transfusion Medicine and Hemostasis: Clinical and Laboratory Aspects. Amsterdam: Elsevier Academic Press.
- Hess, J. R. (2013). Scientific Problems in the Regulation of Blood Components for Transfusion. Blood, 122(19), 3083–3091.
- Williamson, L. M., & Devine, D. V. (2014). Challenges in the Management of the Blood Supply. The Lancet, 381(9880), 1866–1875.
- Liumbruno, G. M., & Franchini, M. (2016). Fresh Frozen Plasma: Indications and Risks. Blood Transfusion, 14(2), 123–130.
- Klein, H. G., & Anstee, D. J. (2020). Mollison’s Blood Transfusion in Clinical Medicine (12th ed.). Oxford: Wiley-Blackwell.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.