Triticale, Latince buğday (Triticum) ve çavdar (Secale) kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Bu isim, her iki ana tahılın faydalı özelliklerini birleştiren melez yapısını yansıtmaktadır.
Triticum: Buğdayın cins adıdır. Latince “harman” anlamına gelen “triticum” kelimesinden türetilmiştir ve eski zamanlardan beri buğday işlemenin önemli bir parçası olan taneyi samandan ayırma işlemine atıfta bulunur.
Secale: Çavdarın cins adı. Köklerinin eski dillere dayandığına inanılan Latince “secale” kelimesinden türetilmiştir ve bir tahıl türüne atıfta bulunur.
Geliştirilme Nedenleri ve Botanik Özellikleri
Tritikalenin Geliştirilme Nedenleri:
Tritikalenin geliştirilmesindeki temel motivasyon, hem buğdayın (Triticum) hem de çavdarın (Secale) avantajlı özelliklerini birleştirerek gelişmiş özelliklere sahip yeni bir ürün yaratmaktı. İşte ana nedenler:
- Geliştirilmiş Verim ve Kalite: Buğday, yüksek tahıl verimi ve kalitesiyle bilinir ve bu da onu dünya çapında temel bir gıda ürünü haline getirir. Yetiştiriciler buğdayı çavdarla melezleyerek tritikaledeki bu özellikleri geliştirmeyi ve onu yüksek verimli ve besinsel açıdan değerli bir ürün haline getirmeyi amaçladılar.
- Hastalık Direnci: Çavdar, pas ve süne gibi birçok yaygın buğday hastalığına karşı güçlü bir dirence sahiptir. Tritikale bu hastalık direncini miras alacak şekilde geliştirilerek kimyasal fungisitlere olan ihtiyacı azaltmış ve mahsul güvenilirliğini artırmıştır.
- Abiyotik Stres Toleransı: Çavdar, buğdaya kıyasla kötü toprak koşullarına, kuraklığa ve soğuk sıcaklıklara karşı daha toleranslıdır. Tritikale, bu stres toleransı özelliklerini miras alacak şekilde yaratılmıştır, bu da onu buğday üretiminin daha az uygulanabilir olduğu marjinal ortamlarda ekime uygun hale getirir.
- Çok yönlülük: Tritikale, insan tüketimi, hayvan yemi ve endüstriyel uygulamalar da dahil olmak üzere çeşitli kullanımlar için uygun çok yönlü bir ürün olarak tasarlanmıştır. Yüksek protein içeriği ve elverişli amino asit bileşimi onu değerli bir yem tahılı haline getirmektedir.
- Geliştirilmiş Kök Sistemi: Çavdar, besin alımına ve toprak yapısının iyileştirilmesine yardımcı olan derin ve geniş bir kök sistemine sahiptir. Tritikale bu özelliği miras alarak toprağın daha iyi korunmasını ve erozyonun azalmasını sağlar.
Tritikale’nin Botanik Özellikleri:
Tritikale, hem buğday hem de çavdardan miras kalan botanik özelliklerin bir kombinasyonunu sergiler. İşte bazı temel özellikler:
- Büyüme Alışkanlığı: Tritikale bitkileri buğdaya benzer bir büyüme alışkanlığına sahiptir ve tipik olarak 1 ila 1,5 metre yüksekliğe kadar büyür. Yoğun kanopi oluşumuna ve daha yüksek tahıl verimine katkıda bulunan güçlü kardeşlenme sergilerler.
- Yapraklar: Tritikale yaprakları buğdayınkine benzer, uzun ve dar olup paralel damarlıdır. Yaprak kanatları tipik olarak koyu yeşildir ve sağlıklı klorofil içeriğine işaret eder.
- Kökler: Tritikale, çavdarın verimli su ve besin maddesi alımına olanak tanıyan geniş ve derin kök sistemini miras alır. Bu özellik tritikaleyi kuraklığa ve besin açısından fakir topraklara karşı daha dirençli hale getirir.
- Çiçeklenme: Tritikalenin çiçeklenme şekli buğday ve çavdarda olduğu gibi başak şeklindedir. Başaklar tipik olarak buğdaydan daha uzun ve daha sağlamdır, başak başına daha fazla sayıda başakçık düşer ve bu da tahıl veriminin artmasına katkıda bulunur.
- Taneler: Tritikale taneleri genellikle buğday ve çavdar tanelerinden daha büyük ve dolgundur. Daha yüksek protein içeriğine ve uygun bir amino asit profiline sahiptirler, bu da onları hem insan tüketimi hem de hayvan yemi için uygun hale getirir.
- Hastalıklara Direnç: Tritikale, buğdaya kıyasla çeşitli hastalıklara karşı daha yüksek düzeyde direnç gösterir. Pas, külleme ve çeşitli mantar hastalıklarına karşı iyi bir direnç göstererek kimyasal işlemlere olan ihtiyacı azaltır.
- Uyarlanabilirlik: Tritikale çok çeşitli çevresel koşullara son derece uyumludur. Zayıf toprak verimliliği, düşük yağış ve aşırı sıcaklıkların olduğu bölgelerde yetiştirilebilir, bu da onu zorlu tarımsal ortamlar için değerli bir ürün haline getirir.
Tarihçe:
Tritikale kavramı 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanmaktadır, ancak 20. yüzyılın ortalarında önemli gelişmeler kaydedilmiştir. İşte önemli figürlerin ve keşiflerin ayrıntılı bir zaman çizelgesi:
- 1875: Buğday ve çavdar arasındaki ilk başarılı melezleme İskoç botanikçi Alexander Dickson tarafından rapor edildi. Bu erken deney, bir melez yaratmanın mümkün olduğunu gösterdi, ancak ortaya çıkan bitkiler kısırdı.
- 1888: Alman botanikçi Wilhelm Rimpau, melezi poliploidiyi tetikleyen bir kimyasal olan kolşisin ile muamele ederek ilk verimli tritikaleyi üretti ve bitkilerin canlı tohumlar üretmesini sağladı. Bu, tritikale araştırmalarında önemli bir atılım oldu.
- 1930: İsveç ve Almanya’da istikrarlı, yüksek verimli tritikale çeşitleri geliştirmek için kapsamlı ıslah programları başlatıldı. Bu programlar çavdarın dayanıklılığını ve hastalıklara direncini buğdayın yüksek verimliliği ve kalitesiyle birleştirmeyi amaçlıyordu.
- 1950: Kanada’daki Manitoba Üniversitesi’nden Dr. Herbert Kendall Hayes modern tritikalenin gelişimine önemli katkılarda bulundu. Tritikalenin agronomik özelliklerinin iyileştirilmesi üzerinde çalışarak daha sağlam ve uyarlanabilir çeşitlerin yaratılmasına öncülük etti.
- 1960: Meksika’daki Uluslararası Mısır ve Buğday Geliştirme Merkezi (CIMMYT), Dr. Norman Borlaug liderliğinde büyük ölçekli tritikale ıslah programlarına başladı. Bu çabalar hastalıklara karşı direnci ve verim potansiyelini geliştirmeye odaklanarak tritikaleyi küresel tarım için uygun bir ürün haline getirdi.
- 1970: Ticari olarak başarılı ilk tritikale çeşitleri piyasaya sürüldü ve tritikalenin dünya çapındaki çiftçiler tarafından benimsenmesinin başlangıcını işaret etti. Bu çeşitler gelişmiş verim istikrarı, hastalık direnci ve besin kalitesi göstermiştir.
- 1980’ler-1990’lar: Biyoteknoloji ve moleküler ıslah tekniklerindeki gelişmeler tritikalenin daha da geliştirilmesine olanak sağladı. Araştırmacılar kuraklık toleransı, hastalık direnci ve tane kalitesi gibi belirli özellikleri geliştirmeye odaklandı.
- 2000’ler-Günümüz: Tritikale hem insan tüketimi hem de hayvan yemi için değerli bir ürün olarak kabul görmüştür. Başta Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde yetiştirilmektedir. Devam eden araştırmalar, tarımsal performansını ve farklı ortamlara adaptasyonunu geliştirmeye devam etmektedir.
İleri Okuma
- Dickson, A. (1875). “On the Fertilization of Wheat by Rye.” Transactions of the Botanical Society of Edinburgh, 12, 286-290.
- Rimpau, W. (1888). “Ueber Weizen-Roggenbastarde.” Zeitschrift für das gesamte Getreidewesen, 4, 193-198.
- Hayes, H. K., & Foster, A. E. (1953). “Triticale: Hybridization of Wheat and Rye.” Canadian Journal of Agricultural Science, 33(5), 421-426.
- CIMMYT. (1969). “Triticale: A New Crop with Great Potential.” Annual Report of CIMMYT, 23-28.
- Borlaug, N. E. (1970). “Triticale: An Emerging Crop for Semi-Arid Regions.” Journal of Agricultural Science, 75(3), 459-467.
- CIMMYT. (1977). “Triticale Research and Development.” CIMMYT Research Bulletin, 9, 45-56.
- Mergoum, M., & Gómez-Macpherson, H. (2004). “Triticale Improvement and Production.” FAO Plant Production and Protection Paper, 179, 1-42.
- Oettler, G. (2005). “The fortune of a botanical curiosity: Triticale: Past, Present and Future.” Journal of Agricultural Science, 143(5), 329-346.
- Lelley, T. (2006). “Triticale: A Successful Amphiploid.” In Janick, J. (Ed.), Plant Breeding Reviews, 27, 115-144.