Tromboz, bir kan damarı içinde normal kan akışını engelleyebilecek bir trombüs veya kan pıhtısı oluşumu anlamına gelir. Bu tıkanıklık kısmi ya da tam olabilir. Bir kan pıhtısı (trombüs), kan damarının yaralanması, hareketsizlik, ameliyat veya kalıtsal pıhtılaşma bozuklukları gibi çeşitli nedenlerin bir sonucu olarak oluşabilir. Pıhtının bir parçası kopup kan dolaşımında ilerlediğinde emboliye neden olabilir ve potansiyel olarak pulmoner emboli gibi hayatı tehdit eden durumlara yol açabilir.

Tromboz Risk Faktörleri

Bacaklarda DVT gibi kan pıhtılarının oluşma olasılığı daha yüksektir:

  • İleri yaş**: Yaş ilerledikçe damarlar zayıfladığı için pıhtılaşma riski artar.
  • Genetik yatkınlıklar: Faktör V Leiden** ve protrombin gen mutasyonu gibi durumlar anormal pıhtılaşma riskini artırır.
  • Hareketsizlik**: Ameliyat sonrası uzun süreli oturma veya yatak istirahati pıhtı riskini artırır.
  • Kanser ve tedavileri**: Bazı kanserler ve kemoterapi ilaçları pıhtılaşma riskini artırır.
  • Obezite**: Aşırı vücut yağı damarlara baskı yapar ve kan akışını yavaşlatır.
  • Hamilelik**: Artan hormon seviyeleri ve büyüyen uterusun baskısı kan pıhtılaşması riskini artırır.
  • Sigara içmek**: Bu, kan damarı sağlığını etkiler ve pıhtı oluşumu olasılığını artırır.
  • COVID-19: Ciddi vakalarda, COVID-19 anormal kan pıhtısı oluşumu riskini artırabilir.

Tromboz Nedenleri
  1. Bir kan damarının yaralanması: Travma veya ameliyat nedeniyle kan damarlarının iç yüzeyinde meydana gelen hasar pıhtı oluşumunu başlatabilir.
  2. Hareket eksikliği: Uzun yolculuklar veya ameliyat sonrası yatak istirahati gibi uzun süreli hareketsizlik kan akışını yavaşlatır ve pıhtılaşma riskini artırır.
  3. Kalıtsal kan pıhtılaşma bozuklukları: Faktör V Leiden** mutasyonu gibi genetik durumlar anormal kan pıhtısı oluşumu riskini artırır.
  4. Bazı ilaçlar: Doğum kontrol hapları ve hormon replasman tedavisi, kanın pıhtılaşma mekanizmalarını etkileyerek tromboz riskini artırır.
  5. Obezite: Aşırı kilo, damarlar üzerinde ek baskı oluşturarak pıhtı oluşumu olasılığını artırır.
  6. Otoimmün bozukluklar: Antifosfolipid sendromu** gibi durumlar pıhtılaşma riskini artırabilir.
  7. Venöz kateterler: Genellikle uzun süreli ilaç uygulaması için kullanılan santral venöz kateterler, yerleştirildikleri damarlarda kan pıhtılaşmasına neden olabilir.
Tromboz ve Kan Pıhtısı Belirtileri

10 Yaygın Kan Pıhtılaşması Belirtisi:

  1. Şişme: Genellikle bacakta, derin ven trombozuna (DVT) işaret eder.
  2. Renk değişikliği: Cilt kırmızı görünebilir veya mavimsi bir renk alabilir.
  3. Ağrı: Bacakta, özellikle baldır veya uylukta zonklayıcı veya kramp şeklinde ağrı.
  4. Sıcak cilt: Etkilenen bölgenin etrafında.
  5. Nefes almada güçlük: Nefes darlığı veya göğüs ağrısı pulmoner emboliye işaret edebilir.
  6. Kramp: Özellikle alt bacakta.
  7. Çukurcuk ödemi: Deriye bastırdıktan sonra parmak girintisinin kaldığı şişlik.
  8. Şişmiş damarlar: Pıhtı bölgesinin etrafında ağrılı, sert damarlar.
  9. Yorgunluk: Dolaşım bozukluğuna bağlı genel yorgunluk.
  10. Bayılma veya baş dönmesi: Şiddetli vakalar ani bilinç kaybıyla sonuçlanabilir.

Trombozun Erken Belirtileri:

  • Derin ven trombozu (DVT)** tipik olarak bir bacakta, genellikle baldır veya uylukta ağrı ve şişlik ile birlikte sıcak, kızarık cilt şeklinde kendini gösterir. Şiddetli vakalarda, etkilenen damarlar sert ve hassas hale gelebilir.
Tromboz Teşhisi

Tromboz, özellikle de DVT için en yaygın tanı aracı duplex ultrason yöntemidir. Bu non-invaziv test, ses dalgalarını kullanarak damarlardaki kan akışının görüntülerini oluşturur ve herhangi bir tıkanıklık veya anormalliği tespit eder.

Tromboz Tedavisi

Kan Sulandırıcılar (Antikoagülanlar):

Tromboz için temel tedavi antikoagülanlar veya kan incelticilerdir, bunlar pıhtıların büyümesini önler ve daha fazla pıhtı oluşma riskini azaltır. Yaygın kan sulandırıcılar şunlardır:

  • Heparin**
  • Warfarin (Coumadin)
  • Rivaroksaban (Xarelto)
  • Apiksaban (Eliquis)
  • Dabigatran (Pradaxa)
  • Edoksaban (Savaysa)
  • Betrixaban (Bevyxxa)
  • Fondaparinux (Arixtra)

Bu ilaçlar ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla alınır. Antikoagülanlar pıhtıyı çözmez, ancak vücudun zaman içinde pıhtıyı yavaş yavaş emmesine ve parçalamasına yardımcı olur.

**Kan Sulandırıcılar Ne Kadar Hızlı İşe Yarar?

Antikoagülanlar daha fazla pıhtılaşmayı önlemek için hemen çalışmaya başlar, ancak vücudun mevcut pıhtıyı tamamen çözmesi günler veya haftalar alabilir. Özellikle birçok gıda ve ilaçla etkileşime giren warfarin gibi ilaçlar için pıhtılaşma faktörlerinin yakından izlenmesi gerekir.

Tedavi Edilmemiş Trombozun Potansiyel Komplikasyonları

Tromboz tedavi edilmezse sonuçları ağır olabilir:

  • Pulmoner emboli (PE)**: Pıhtının bir parçası kopabilir, akciğerlere gidebilir ve pulmoner arteri tıkayarak göğüs ağrısına, nefes almada zorluğa ve potansiyel olarak ölümcül sonuçlara neden olabilir.
  • Post-trombotik sendrom**: Etkilenen uzuvda uzun süreli şişlik, ağrı ve rahatsızlık, kronik venöz yetmezliğe yol açar.
  • Kalp yetmezliği**: Büyük bir pıhtı akciğer fonksiyonlarını bozarak sağ taraflı kalp yetmezliğine yol açabilir.

Tromboz Evde Tedavi Edilebilir mi?

Evde kan pıhtılarını çözmek için kanıtlanmış doğal bir çözüm yoktur. Antikoagülanlar hastane ortamı dışında reçete edildiği şekilde alınabilirken, izleme ve profesyonel tıbbi tedavi şarttır. Uygun tıbbi müdahale olmadan evde kan pıhtısını yönetmeye çalışmak ciddi komplikasyon riskini artırır.

Diyet ve Tromboz Önleme

Bazı gıdalar, özellikle warfarin gibi antikoagülanların etkinliğini azaltan lahana, ıspanak ve Brüksel lahanası gibi K vitamini açısından zengin gıdalar kan sulandırıcılarla etkileşime girebilir. Benzer şekilde, yeşil çay, kızılcık suyu ve alkol gibi maddeler kanın pıhtılaşmasını etkileyebilir ve tıbbi rehberlik altında tüketilmelidir.

Tromboz Nasıl Önlenir
  1. Aktif Kalın: Uzun yolculuklar sırasında düzenli hareket ve günlük egzersiz, sağlıklı kan akışının korunmasına yardımcı olur.
  2. Varis Çorapları Giyin: Bunlar damarlarda kan birikmesini önlemeye yardımcı olarak pıhtı oluşumu riskini azaltır.
  3. Hidrasyon: Dehidrasyon kan viskozitesini ve pıhtılaşma riskini artırdığından hidratasyonu korumak çok önemlidir.
  4. Sağlıklı Kilonuzu Koruyun: Fazla kiloların azaltılması, özellikle bacaklarda DVT riskini azaltır.
  5. Tıbbi durumları yönetin: Yüksek tansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol gibi risk faktörlerini kontrol altına alın.
  6. Sigara İçmekten Kaçının: Sigarayı bırakmak kan pıhtılaşması olasılığını azaltır.
  7. İlaç tedavisi: Yüksek risk altında olanlar için, özellikle ameliyattan sonra veya uzun süreli yatak istirahati sırasında, doktorlar önleyici bir tedbir olarak kan sulandırıcı ilaçlar reçete edebilir.

Trombozun, özellikle de derin ven trombozunun (DVT) önlenmesi, yaşam tarzı değişiklikleri, önleyici tedbirler ve tıbbi rehberliğin bir kombinasyonunu içerir. Trombozun önlenmesi, uzun süreli hareketsizlik, ameliyat, hamilelik veya genetik yatkınlık gibi faktörler nedeniyle daha yüksek risk altında olan bireyler için özellikle önemlidir.

1. Aktif Kalın ve Düzenli Hareket Edin

Seyahat sırasında uzun saatler boyunca oturmak veya ameliyat sonrası yatak istirahati gibi uzun süreli hareketsizlik, kan pıhtısı oluşumu riskini artırır. Trombozu önlemek için:

  • Her 1-2 saatte bir hareket edin**: Uzun süre oturuyorsanız (örneğin, uçakta veya masa başında), kan akışınızı sürdürmek için ayağa kalkın, gerinin ve dolaşın.
  • Bacaklarınızı ve ayaklarınızı esnetin**: Otururken, bacaklarınızdaki kan akışını uyarmak için ayaklarınızı düzenli olarak esnetin ve ayak bileklerinizi döndürün.
  • Kısa yürüyüşler yapın**: Özellikle hareketsiz bir yaşam tarzınız varsa, yürüyüşü günlük rutininize dahil edin.

2. Varis Çorapları Giyin

Varis çorapları tromboz riski taşıyan bireyler için yaygın bir öneridir. Bu özel çoraplar:

  • Basınç uygular**: Çoraplar bacaklarınıza kademeli basınç uygulayarak kan göllenmesini önlemeye ve daha iyi dolaşımı teşvik etmeye yardımcı olur.
  • Şişliği azaltır**: Varis çorapları, özellikle ameliyattan veya uzun süre hareketsiz kaldıktan sonra bacaklardaki şişliği ve rahatsızlığı azaltmaya yardımcı olabilir.
  • Doktorunuza danışın**: Herkes için uygun olmayabileceğinden, bu çorapları yalnızca doktorunuz tarafından reçete edilirse giyin.

3. Sağlıklı Kilonuzu Koruyun

Obezite tromboz için önemli bir risk faktörüdür, çünkü özellikle bacaklardaki damarlara daha fazla baskı uygular. Bu riski azaltmak için:

  • Düzenli egzersiz yapın**: Günde en az 30 dakika orta düzeyde fiziksel aktivite (örn. yürüyüş, yüzme) hedefleyin.
  • Dengeli beslenin**: Aşırı yağ ve işlenmiş gıda tüketiminden kaçınırken meyve, sebze, yağsız protein ve tam tahıllar açısından zengin bir diyete odaklanın.

4. Bacaklarınızı Yükseltin

Bacaklarınızı belirli aralıklarla yükseltmek, özellikle uzun süre ayakta durduktan veya oturduktan sonra kan akışını desteklemeye ve damarlardaki basıncı azaltmaya yardımcı olur:

  • Bacaklarınızı kaldırın**: Dolaşımı teşvik etmek ve pıhtı oluşumu riskini azaltmak için bacaklarınızı gün boyunca kısa sürelerle kalp seviyesinden *6 inç* yukarı kaldırın.

5. Sıkı Giysilerden Kaçının

Bol giysiler giymek, özellikle bacaklarda ve vücudun alt kısmında kan akışının kısıtlanması riskini azaltabilir:

  • Bol, rahat kıyafetler seçin**: Uyluk, bel veya bacaklarda dolaşımı kısıtlayabilecek sıkı kemerlerden, çoraplardan veya giysilerden kaçının.
  • Özel kıyafetler: Gerekirse, sıkı, kısıtlayıcı giysiler yerine sağlıklı dolaşımı desteklemek için tasarlanmış, doktor tarafından reçete edilen kompresyon giysileri kullanın.

6. Susuz kalmayın

Dehidrasyon kanın viskozitesini artırarak pıhtılaşmaya daha yatkın hale getirebilir. Doğru hidrasyon kanın düzgün akmasına yardımcı olur:

  • Düzenli olarak su için: Günde en az 6-8 bardak su içmeyi hedefleyin, fiziksel olarak aktifseniz veya sıcak koşullarda daha fazla.
  • Aşırı alkolden kaçının: Alkol dehidrasyona katkıda bulunabilir ve bu da pıhtılaşma riskini artırabilir.

7. Reçeteli Antikoagülan İlaçları Alın

Tromboz riski yüksek olan bireyler için (örn. ameliyat sonrası, hamilelik sırasında veya genetik koşullar nedeniyle), bir doktor antikoagülan (kan inceltici) ilaç reçete edebilir, örneğin:

  • Heparin veya varfarin**: Bu ilaçlar kanın pıhtılaşma yeteneğini azaltır ve genellikle ameliyattan sonra veya hastanede kalış sırasında reçete edilir.
  • Doğrudan oral antikoagülanlar (DOAC’lar)**: Rivaroksaban (Xarelto), apiksaban (Eliquis) veya dabigatran (Pradaxa) gibi ilaçlar düzenli kan takibi gerektirmeyen daha yeni alternatiflerdir.
  • Tıbbi tavsiyelere uyun**: Reçeteli ilaçları her zaman belirtildiği şekilde alın ve dozajı kesmeden veya ayarlamadan önce doktorunuza danışın.

8. Kronik Durumları Yönetme

Yüksek tansiyon, diyabet ve yüksek kolesterol gibi kronik rahatsızlıklar kan damarlarınızın sağlığını etkileyerek tromboz riskini artırabilir:

  • Sağlığınızı izleyin ve yönetin**: Kan basıncı, kan şekeri ve kolesterol seviyelerini uygun ilaç, diyet ve egzersiz ile kontrol altında tutun.
  • Sigarayı bırakın**: Sigara içmek kan damarlarının iç yüzeyine zarar vererek pıhtı oluşumu riskini artırır. Tromboz riskini azaltmak için sigarayı bırakmak şarttır.

9. Uzun Süreli Hareketsizlikten Kaçının

Hareketsizlik, özellikle ameliyat veya hastalık sonrası, DVT için en önemli risk faktörlerinden biridir. Trombozu önlemek için:

  • Ameliyat sonrası hareket**: Ameliyattan sonra doktorunuz izin verir vermez hareket etmeye başlayın. Erken mobilizasyon pıhtı oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir.
  • Fizik tedavi: Reçete edilirse, fiziksel terapiye katılın.

9. Uzun Süreli Hareketsizlikten Kaçının

Hareketsizlik, özellikle ameliyat veya hastalık sonrası, DVT için en önemli risk faktörlerinden biridir. Trombozu önlemek için:

  • Ameliyat sonrası hareket**: Ameliyattan sonra doktorunuz izin verir vermez hareket etmeye başlayın. Erken mobilizasyon pıhtı oluşumunu önlemeye yardımcı olabilir.
  • Fizik tedavi**: Reçete edilirse, dolaşımı iyileştirmek ve hareketliliği yeniden kazanmak için fizik tedavi seanslarına katılın.

10. Seyahat Sırasında İlaçları Dikkate Alın

Uzun mesafeli uçuşlar veya seyahatler sırasında tromboz riski yüksek olan bireyler için:

  • Önleyici ilaçlar kullanın**: Bazı doktorlar, pıhtılaşma riskini azaltmak için uzun uçuşlardan veya araba yolculuklarından önce düşük doz aspirin veya heparin gibi enjekte edilebilir bir antikoagülan önerebilir.
  • Sıvı alın ve hareket edin**: Uzun uçuşlar veya araba yolculukları sırasında düzenli olarak su için ve mümkün olduğunda esnemek ve yürümek için mola verin.

11. Alkol ve Bazı Yiyecekleri Sınırlandırın

Bazı yiyecek ve içecekler kan sulandırıcı ilaçlarla etkileşime girebilir veya pıhtı oluşumu riskini artırabilir:

  • Alkolü** sınırlandırın: Alkol kanı inceltebilir ve antikoagülan kullanan kişilerde kanama riskini artırabilir.
  • K vitamini açısından zengin gıdaları aşırı tüketmekten kaçının**: Lahana, ıspanak, Brüksel lahanası ve kara lahana gibi gıdalar, varfarin gibi kan inceltici ilaçlarla etkileşime girebilen K vitamini bakımından yüksektir.

12. Doktorunuzun Verdiği Egzersizleri Uygulayın

Doktorunuz, özellikle ameliyattan veya uzun süreli yatak istirahatinden sonra dolaşımı iyileştirmek ve kan pıhtılaşması riskini azaltmak için özel egzersizler önerebilir. Bunlar şunları içerebilir:

  • Ayak bileği pompaları**: Uzanırken, bacaklarınızdaki dolaşımı uyarmak için ayak parmaklarınızı tekrar tekrar işaret edin ve esnetin.
  • Baldır kaldırma**: Ayağa kalkın ve ayak parmaklarınızın üzerinde yükselin, ardından topuklarınızı tekrar yere indirin. Bu, bacaklardaki kan akışını desteklemeye yardımcı olur.
Keşif

Eski ve Erken Gözlemler (19. Yüzyıl Öncesi)

  1. Hipokrat (M.Ö. ~5. Yüzyıl): Hipokrat’ın şişmiş ve ağrılı uzuvlardan bahsettiği, muhtemelen tromboz veya venöz tıkanıklık vakalarına atıfta bulunduğu, kan pıhtılarının kaydedilmiş en eski tanımı.
  2. Rudolf Virchow (1856): Alman bir doktor ve patolog olan Rudolf Virchow, tromboza katkıda bulunan üç ana faktörü tanımlayan Virchow Üçlüsü kavramını ortaya atmıştır: Kan akışı anormallikleri, endotel hasarı ve hiperkoagülabilite. Bu üçlü, trombozun patofizyolojisinin anlaşılması için temel oluşturmuştur.

19. Yüzyıl – Erken Cerrahi Farkındalık

  1. John Hunter (1818): Cerrahide erken bir öncü olan John Hunter, bacak ağrısı ile pulmoner emboli arasındaki ilişkiyi tanımlamış ve bacaklardaki kan pıhtılarının akciğerlere gidebileceğini belirtmiştir. Çalışmaları venöz tromboembolizmin (VTE) tanınmasında kritik öneme sahipti.
  2. Jean Cruveilhier (1829): Fransız anatomist, patoloji üzerine yazdığı tezde pulmoner emboli ve ilgili trombozun ilk ayrıntılı tanımlarından birini yayınladı.

20. Yüzyıl – Antikoagülanların Keşfi ve Gelişmeler

  1. Heparinin Keşfi (1916): Bir tıp öğrencisi olan Jay McLean, kan pıhtılarının önlenmesi ve tedavisinde kilit bir tedavi haline gelen ilk antikoagülan olan heparini keşfetti. Heparin, cerrahi sonrası trombozun önlenmesinde devrim yaratmıştır ve günümüzde de yaygın olarak kullanılmaktadır.
  2. Warfarin’in tanıtımı (1950’ler): Başlangıçta bir fare zehiri olarak geliştirilen varfarin, kan pıhtısı oluşumunu önlemede etkili olduğu görüldükten sonra insanlar için bir antikoagülan olarak yeniden tasarlandı. Warfarin, trombozu önlemek ve tedavi etmek için en çok reçete edilen ilaçlardan biri haline geldi.
  3. 1958 – Gradyan Varis Çorapları: Venöz staz ve trombozu önlemek için non-invaziv bir yöntem olarak varis çoraplarının geliştirilmesi önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu çoraplar, özellikle hareketsiz veya ameliyat sonrası hastalarda DVT’nin önlenmesine yardımcı olmaktadır.
  4. 1960’lar – Derin Ven Trombozunun (DVT) anlaşılması: DVT’nin ve pulmoner emboli (PE) de dahil olmak üzere risklerinin klinik olarak tanınmasının artması, ameliyat sonrası erken ambulasyon ve antikoagülasyon tedavisi gibi önleyici tedbirlerin standartlaştırılmasına yol açtı.
  5. 1967 – Dupleks Ultrasonun Geliştirilmesi: Dubleks ultrasonun** kullanıma girmesi, damarların invazif olmayan bir şekilde görüntülenmesini sağlayarak, klinisyenlerin pıhtıları gerçek zamanlı olarak görüntülemesini ve kan akışını ölçmesini sağlayarak DVT tanısında devrim yarattı.

20. Yüzyılın Sonları – Standardizasyon ve Kılavuzlar

  1. 1990’lar – Düşük Molekül Ağırlıklı Heparinlerin (LMWH) piyasaya sürülmesi: Heparinin enoksaparin gibi bu modifiye formları, daha az yan etkiyle daha öngörülebilir antikoagülasyon sağlamak ve tromboz tedavisini basitleştirmek için kullanıma sunulmuştur.
  2. 1998 – İlk Amerikan Göğüs Hekimleri Koleji (ACCP) Kılavuzları: ACCP, DVT ve PE’yi önlemek için antikoagülan kullanımı, kompresyon tedavisi ve yaşam tarzı ayarlamaları için kanıta dayalı uygulamalar belirleyerek trombozun önlenmesi ve tedavisine yönelik ilk kapsamlı kılavuzları yayınladı.

21. Yüzyıl – Tedavi ve Önlemedeki Gelişmeler

  1. 2000’ler – Doğrudan Oral Antikoagülanların (DOAC) Geliştirilmesi: Aralarında rivaroksaban (Xarelto) ve apiksaban’ın (Eliquis) da bulunduğu DOAC’ların piyasaya sürülmesi büyük bir ilerlemeyi temsil etmektedir. Bu ilaçlar, daha az izleme gerektirdikleri ve daha az diyet etkileşimine sahip oldukları için varfarine daha güvenli ve daha uygun bir alternatif sunmuştur.
  2. 2010 – Pulmoner Emboli Yanıt Ekibi (PERT) Modeli: Pulmoner embolinin hızlı tanı ve tedavisi için multidisipliner bir yaklaşım getirilmiş ve ciddi PE’li hastalarda sağkalım oranları ve sonuçları iyileştirilmiştir.
  3. 2016 – Güncellenmiş CHEST Kılavuzları: ACCP, VTE’nin önlenmesi ve tedavisine odaklanan antitrombotik tedaviye ilişkin güncellenmiş kılavuzlar yayınlamıştır. Bu kılavuzlar, DOAC’lar için yeni kanıtları ve uzun vadeli yönetim için geliştirilmiş önerileri içermektedir.
  4. 2020 – COVID-19 ve Tromboz Farkındalığı: COVID-19 salgını, şiddetli enfeksiyon ile artan tromboz riski arasındaki bağlantıyı vurgulayarak hastanede yatan hastalarda kan pıhtılarının önlenmesine yönelik araştırmalara yol açmıştır. Önleyici antikoagülasyon, COVID-19 komplikasyonlarını yönetmenin kritik bir bileşeni haline geldi.

İleri Okuma
  1. Anderson, F. A., & Spencer, F. A. (2003). Risk factors for venous thromboembolism. Circulation, 107(23_suppl_1), I-9-I-16.
  2. Kakkar, A. K., Cohen, A. T., & Bergmann, J. F. (2011). Venous thromboembolism risk and prophylaxis in the acute hospital care setting (ENDORSE study): a multinational cross-sectional study. The Lancet, 371(9610), 387-394.
  3. Cushman, M. (2007). Epidemiology and risk factors for venous thrombosis. Seminars in Hematology, 44(2), 62-69.
  4. Hirsh, J., Guyatt, G., Albers, G. W., Harrington, R., & Schünemann, H. J. (2008). Antithrombotic and thrombolytic therapy: American College of Chest Physicians Evidence-Based Clinical Practice Guidelines (8th Edition). Chest, 133(6_suppl), 110S-112S.
  5. Bounameaux, H. (2006). Venous thromboembolism: from the risk factors to the optimal prophylaxis. Pathophysiology of Haemostasis and Thrombosis, 35(1-2), 115-118.
  6. Heit, J. A. (2005). Venous thromboembolism: disease burden, outcomes, and risk factors. Journal of Thrombosis and Haemostasis, 3(8), 1611-1617.
  7. Baglin, T., Barrowcliffe, T. W., Cohen, A., & Greaves, M. (2006). Guidelines on the use and monitoring of heparin. British Journal of Haematology, 133(1), 19-34.
  8. Galson, S. K. (2008). The surgeon general’s call to action to prevent deep vein thrombosis and pulmonary embolism. Public Health Reports, 123(4), 420-423.
  9. Kearon, C., Akl, E. A., Ornelas, J., Blaivas, A., Jimenez, D., Bounameaux, H., & Huisman, M. V. (2016). Antithrombotic therapy for VTE disease: CHEST guideline and expert panel report. Chest, 149(2), 315-352.
  10. Gerotziafas, G. T., Elalamy, I., & Samama, M. M. (2004). Antithrombotic agents in the prevention and treatment of venous thromboembolism. Current Pharmaceutical Design, 10(16), 1809-1831.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.