Terminoloji ve Kısa Tarihçe

Urapidil, antihipertansifler arasında özgün bir çift-etkili profil sergileyen, 20. yüzyılın son çeyreğinden beri klinikte yer alan bir ajandır. “Urapidil” tescilli olmayan (INN) addır; ticari isim olarak Avrupa’da en sık Ebrantil® kullanılır. İsimlendirme, kimyasal bir köke gönderme yapan tarihsel-etimolojik bir hat taşımaktan ziyade, farmasötik standardizasyonun parçasıdır. Gelişim çizgisi, klasik periferik α₁-blokörlerden farklı olarak merkezi serotonerjik modülasyonu da farmakodinamiğe katan bir “evrimsel” adım olarak okunabilir: hedef, periferik damar direncini düşürürken refleks taşikardiyi sınırlamak ve hemodinamik stabiliteyi artırmaktır.

Sınıflandırma ve Moleküler Hedefler

  • Farmakolojik sınıf: Antihipertansif, selektif α₁-adrenoseptör antagonisti + 5-HT₁A reseptör agonisti (merkezi etkili).
  • Temel hedefler:
    • Periferik: Damar düz kasındaki α₁-adrenoseptör blokajı → vazodilatasyon → sistemik vasküler dirençte (SVR) azalma.
    • Merkezi: 5-HT₁A agonizmi (rostroventrolateral medulla dâhil kardiyovasküler kontrol merkezleri) → sempatik çıkışın baskılanması → refleks taşikardinin sönümlenmesi ve ilave vazodilatasyon.

Etki Mekanizması: Hemodinamik İmza

  1. α₁-blokaj (periferik, hızlı): Norepinefrin aracılı vazokonstriksiyonu engeller; arteriyel (afterload) ve daha sınırlı ölçüde venöz (preload) tonusu düşürür.
  2. 5-HT₁A agonizmi (merkezi, modulatuvar): Baroreseptör aracılı refleksleri “yumuşatarak” kalp hızında aşırı artışı önlemeye eğilimlidir; bu, saf α₁-blokörlere kıyasla daha sakin bir kalp hızı profili ve daha öngörülebilir kan basıncı kontrolü ile ilişkilidir.
  3. Net hemodinamik sonuç: SVR’de belirgin düşüş, KB’de kontrollü azalma, kalp hızı ve kardiyak debide minimal sapma eğilimi (hasta ve eşlik eden tedavilere göre değişkenlik gösterebilir).

Farmakodinamiğin Klinik Yansımaları

  • Başlangıç ve tepe etki: İntravenöz (IV) uygulamada dakikalar içinde başlaması hedefe yönelik hızlı müdahale sağlar. Oral formda başlangıç daha yavaştır ve idame tedavisine uygundur.
  • Etki süresi: IV uygulamada etkiler genellikle saatler ölçeğinde sürer; infüzyonla titrasyon süreklilik sağlar.
  • Refleks yanıtlar: 5-HT₁A aracılı merkezi dengeleme, refleks taşikardi/renin salınımı gibi kompansatuvar cevapları görece sınırlayabilir.

Farmakokinetik (Seçilmiş İlkeler)

  • Emilim/Biyoyararlanım: Oral formülasyonlar etkin sistemik düzeylere ulaşır; uzatılmış salım seçenekleri gün boyu dalgalanmayı sınırlamayı amaçlar.
  • Dağılım: Klinik etkinlik için yeterli doku penetrasyonu; yüksek oranda plazma proteinlerine bağlanma eğilimi bildirilmiştir.
  • Metabolizma: Esas olarak hepatik biyotransformasyon; majör metabolit(ler)in aktiviteye katkısı rapor edilmiştir.
  • Eliminasyon ve yarı ömür: Saatler ölçeğinde yarı ömür; karaciğer veya böbrek fonksiyon bozukluğunda maruziyet uzayabilir ve titrasyon gereksinimi artar.

Not: Sayısal parametreler (ör. yarı ömür, biyoyararlanım yüzdeleri) çalışmaya, popülasyona ve formülasyona göre anlamlı farklılık gösterebildiğinden protokole özgü referans değerlerle yönetilmelidir.

Endikasyonlar ve Kullanım Bağlamları

  • Akut hipertansif tablolar: Acil serviste veya yoğun bakımda IV bolus ve/veya infüzyon ile hızlı ve titrasyonlanabilir KB kontrolü.
  • Perioperatif hemodinamik kontrol: Anestezi sırasında/sonrasında KB dalgalanmalarının öngörülebilir yönetimi ve refleks yanıtların sınırlanması hedefiyle tercih edilebilir.
  • Kronik hipertansiyon: Oral formlar, tek başına veya diğer antihipertansiflerle kombinasyon halinde; özellikle SVR-dominant fenotiplerde rasyonel seçenektir.
  • Nörovasküler bağlam: Klinik uygulamada, serebral perfüzyon ve CO₂ reaktivitesi gibi değişkenlerin önem kazandığı durumlarda dengeli bir KB düşüşü arandığında değerlendirilebilir (kurumsal protokollere tabidir).

Dozlama ve Titrasyon İlkeleri

  • IV kullanım: Genellikle küçük boluslarla başlanır, ardından etkene yanıt ve hedef KB doğrultusunda sürekli infüzyon titrasyonu yapılır.
  • Oral kullanım: Bölünmüş dozlar veya uzatılmış salım formlar tercih edilebilir; sabah/akşam planları, eşlik eden tedaviler ve günlük KB paternine göre kişiselleştirilir.
  • Terapötik hedef: Aşırı hızlı düşüşlerden kaçınarak organ perfüzyonunu koruyan, semptom odaklı ve kademeli KB kontrolü.

Klinik pratikte kesin doz aralıkları, yerel kılavuzlar, ürün bilgileri ve hasta-özgü değişkenlerle belirlenmelidir.

Yan Etkiler (Beklenen ve Görece Sık)

  • Vazodilatasyonla ilişkili: Baş dönmesi, baş ağrısı, yorgunluk, yüz kızarması, ortostatik belirtiler.
  • Kardiyak: Bradi-/taşikardi epizodları (genellikle hafif ve geçici; eş-zamanlı ilaçlar ve otonom tonusa bağlı).
  • Gastrointestinal/Nörovejetatif: Bulantı, terleme, halsizlik; nadiren senkop.
  • Laboratuvar/diğer: Hipotansiyon atakları ile ilişkili akut böbrek perfüzyon düşüşü riski (özellikle yaşlı/komorbid hastalarda).

Kontrendikasyonlar ve Dikkat Gerektiren Durumlar

  • Mutlak/bağlamsal kontrendikasyonlar: İlaca veya yardımcı maddelere aşırı duyarlılık; şiddetli hemodinamik instabilite.
  • Göreceli kontrendikasyonlar/özel ihtimam:
    • Ciddi aort/mitral darlık gibi fiks çıkış yolu obstrüksiyonları (ani afterload düşüşü tolere edilmeyebilir).
    • İleri karaciğer ve/veya böbrek yetmezliği (maruziyet artışı → daha yavaş titrasyon/izlem).
    • Gebelik ve laktasyon: Veri sınırlılıkları nedeniyle bireysel risk-yarar değerlendirmesi ve alternatiflerin tartılması.
    • Yaşlı/volüm kısıtlı hastalar: Ortostatik hipotansiyon ve düşme riski için koruyucu önlemler.

İlaç–İlaç ve İlaç–Madde Etkileşimleri

  • Sinerjistik hipotansiyon riski: Diğer antihipertansifler (özellikle vazodilatörler, diüretikler, kalsiyum kanal blokerleri), alkol, anestezikler, PDE-5 inhibitörleri.
  • Otonom modülasyonla etkileşim: Sempatomimetikler (farmakodinamik karşı-etki); SSRI/SNRI/5-HT ajanları ile klinik olarak anlamlı bir 5-HT1A etkileşimi beklenmez ancak özenli izlem rasyoneldir.
  • Farmakokinetik eksen: Hepatik metabolizma üzerine etkili güçlü inhibitör/indükleyiciler (kurum protokollerine göre değerlendirilir).

İzlem ve Güvenlik

  • Hemodinamik takip: Sık aralıklarla KB, kalp hızı, semptomlar; IV infüzyonda sürekli monitörizasyon.
  • Böbrek-karaciğer fonksiyonu: Başlangıç ve titrasyon sırasında izlem.
  • Ortostatik değerlendirme: Özellikle tedavi başlangıcı/doz artışı dönemlerinde.
  • Eşlik eden hastalıklar: Kalp yetersizliği, iskemik kalp hastalığı, serebrovasküler hastalık varlığında doz-hedef uyarlaması.

Klinik Konumlandırma: Karşılaştırmalı Notlar

  • Nitroprussid/nitrogliserin: Çok hızlı ve güçlü vazodilatörler; baş-son kontrol üstün, ancak siyanid/tiyosiyanat toksisitesi (nitroprussid) ve tolerans (nitratlar) gibi sınırlılıklar söz konusu olabilir. Urapidil, refleks taşikardi eğilimi daha düşük bir alternatif sunabilir.
  • Labetalol: α/β-blokaj kombinasyonu; taşikardiyi kontrol etmede güçlüdür. Urapidil, β-blokaj istemeyen hastalarda veya bronşiyal reaktivite riski olanlarda avantaj sağlayabilir.
  • Nikardipin/diğer dihidropiridinler: Etkili arteriyel vazodilatörler; taşikardi eğilimi olabilir. Urapidil burada merkezi modülasyonuyla farklı bir profil çizer.

Özel Popülasyonlar

  • Geriatrik hastalar: Yavaş titrasyon, düşme önleme stratejileri, polifarmasi taraması.
  • Renal/hepatik yetmezlik: Düşük başlangıç dozu ve geniş aralıklı titrasyon, laboratuvar izlemi.
  • Gebelik/laktasyon: Kılavuzlara göre ilk tercih olmayan seçenek; veri kısıtlılığı vurgulanır.
  • Nörolojik hastalarda: Serebral perfüzyon hedefleri olan hastalarda aşamalı KB düşüşü yaklaşımıyla kurumsal protokollere uygun kullanım.

Pratik Uygulama Örüntüleri

  • Acil hipertansif atak: Küçük IV bolus → hedef KB’ye göre kısa yarı aralıklarla yeniden değerlendirme → gerekirse infüzyon.
  • Perioperatif dalgalanma: Anlık yükselişlerde bolus; uzamış kontrol gereksiniminde düşük-hızlı infüzyon.
  • Kronik HT: Oral idame, gündüz/gece paternine göre doz zamanlaması; ev içi KB izlemi ile geri bildirim döngüsü.

Yan Etkilerin Yönetimi

  • Baş dönmesi/ortostatik yakınmalar: Sıvı yönetimi, yataktan kalkışta kademeli hareket, başlangıçta düşük doz.
  • Baş ağrısı/yorgunluk: Doz ayarı, eşlik eden vazodilatörlerin gözden geçirilmesi.
  • Semptomatik hipotansiyon: İnfüzyon hızının azaltılması veya geçici ara; eşlik eden ilaç etkileşimlerinin taranması.

Ürün ve Formülasyon Notları

  • IV çözelti/ampul: Akut ve perioperatif kullanım için titrasyona uygunluk.
  • Oral (standart/uzatılmış salım): Uzun dönem kontrol; sirkadiyen patern ve hasta uyumu açısından avantaj.

Güncel Araştırma ve Gelişen Alanlar

  • Kalp yetersizliği bağlamı: Art-afterload modülasyonu ve refleks kontrol etkileri nedeniyle seçili fenotiplerde hemodinamik fayda hipotezleri; robust sonuçlar için karşılaştırmalı, yeterli güce sahip çalışmalar gereklidir.
  • Pediatrik kullanım: Vakalar ve küçük seriler mevcut olup, doğrulanmış dozlama şemaları ve uzun dönem güvenlik verileri için çok merkezli çalışmalar ihtiyacı sürmektedir.
  • Nöroanestezi ve inme bakımında hedefe yönelik KB kontrolü: nörolojik sonlanımlar üzerine etkileri konusunda metodolojik olarak güçlü, protokollü araştırmalar beklenmektedir.
  • Farmakogenetik/farmakometabolomik: Bireysel yanıt ve advers olay öngörüsüne dönük kişiselleştirilmiş yaklaşımlar gündemdedir.

Klinik İpucu: Urapidil’in ayırt edici özelliği, periferik α₁-blokaj ile merkezi 5-HT₁A agonizminin birleşimi sayesinde hedefe odaklı, dengeli bir KB düşüşü sağlamaya eğilimli olmasıdır. Bu profil, özellikle refleks taşikardi istenmeyen tablolar ile öngörülebilir titrasyon gerektiren akut/perioperatif senaryolarda klinisyene rasyonel bir seçenek sunar. Dosya bazlı yerel protokoller, ürün bilgisi ve hastaya özgü riskler karar ağacının temelini oluşturmalıdır.


Keşif

1) Köken: 1960’lar sonu – 1970’lerin başı

Avrupa’da antihipertansif farmakoterapinin hızla çeşitlendiği bir dönemde Alman ilaç endüstrisi, yalnızca periferik α₁-adrenoseptör blokajı yapan klasik damarkasıcıların ötesine geçecek, refleks taşikardiyi törpüleyebilen yeni bir profil arıyordu. Bu fikir, 5-HT₁A üzerinden merkezi sempatik çıkışın modülasyonu ile periferik α₁-blokajı “tek kimyasal şemsiye” altında birleştirme arzusunu doğurdu. Konstanz merkezli Byk Gulden ve dönemin diğer Alman devleri (Hoechst dâhil) benzer hedeflere yönelirken, proje hatlarından birinde urapidil iskeleti belirdi: aromatik çekirdeğe bağlı amid/ürea motifleri ve bazik yan zincir kombinasyonlarıyla α₁ affinitesini korurken, 5-HT₁A agonizmini de yakalayan dengeli bir farmakofor.

Laboratuvarda ilk adaylar, izomerik varyantlar ve tuz formları hâlinde sentezlendi; in vitro damar halkası deneyleri (ör. tavşan aorta, kobay mesenter arterleri) ile noradrenalinle indüklenen kasılma üzerinde potent antagonizma gösterildi. Ardından bilinçli hayvan modellerinde (klorpromazin ön-tedavileri, rezepinize hayvanlar, barorefleks testleri) kalp hızı tepkisi ve arter basıncı dalga formu izlendi: hedef, “sert düşüş” değil, öngörülebilir ve yumuşak bir KB kontrol eğrisiydi. Molekül bu eşiği geçti.


2) Klinik eşiğin aşılması: 1970’lerin ikinci yarısı – 1981

Farmasötik geliştirme hattında farmakokinetik profil (oral biyoyararlanım, protein bağlanma, hepatik yıkım, doz-yanıt doğruluğu) istikrarlı bulgular verince, IV formülasyon protokolleri de oluşturuldu. Amaç çift yönlüydü:

  • Acil/perioperatif senaryolarda dakikalar içinde etkili IV yol.
  • Kronik kontrol için oral yol.

Bu doğrultuda ürün, 1981’de Almanya’da Ebrantil® adıyla pazara çıktı. Klinik izlem, beklenen vazodilatör yan etkilerin (baş dönmesi, baş ağrısı, flushing) yönetilebilir düzeyde olduğunu; refleks taşikardinin görece sönümlendiğini ve SVR odaklı hemodinamik profilin hedefe uygun seyrettiğini gösterdi. O dönemin literatüründe urapidil, “yalnızca α₁-blokör değil; merkezi dengeleyici etkisiyle farklı” şeklinde konumlandı.


3) Yayılım ve karşılaştırmalı konum: 1980’ler – 1990’lar

Avrupa’da kardiyoloji, anesteziyoloji ve yoğun bakım toplulukları, urapidili şu başlıklarda değerlendirdi:

  • Hipertansif acil/acıliyet tablolarında titrasyonlanabilir IV kontrol,
  • Perioperatif dalgalanmalarda öngörülebilir basınç yönetimi,
  • Kronik HT’de oral idame (tek başına ya da kombinasyon).

Bu yıllarda nikardipin, labetalol, nitroprussid/nitratlar gibi ajanlarla baş-başa klinik karşılaştırmalar arttı. Urapidilin anlatısı şu nüanslarla yerleşti:

  • Nitrat/nitroprussid kadar “ani ve derin” olmadan, daha sakin bir hızda SVR düşüşü,
  • Labetalol kadar belirgin β-blokaj olmadan taşikardi kontrolü eğilimi,
  • Dihidropiridin kalsiyum kanal blokerlerine göre daha az taşikardı.

Düzenleyici statü notu (kritik düzeltme): Urapidil ABD’de FDA onayı almış bir ilaç değildir; 1990’lar boyunca da ABD’de ruhsatlı hâle gelmemiştir. Klinik kullanımı Avrupa başta olmak üzere çeşitli ülkelerde yaygınlaşmış, ABD’de ise onaysız/deneysel kulvarlarda ilgi görmüş ancak resmî ruhsat hiç almamıştır.


4) Mekanizmanın inceltilmesi ve “barorefleks” anlatısı: 1990’lar – 2000’ler

Translasyonel çalışmalar, urapidilin rostroventrolateral medulla ve ilişkili otonom çekirdeklerde 5-HT₁A aracılığıyla sempatik çıkışı azaltabildiğini, böylece baroreseptör aracılı kompansasyonu (özellikle taşikardi) yumuşatabildiğini ayrıntılandırdı. Periferde arteriyel tonus üzerinde belirgin etki, venöz tarafta ise daha sınırlı bir etki paternine işaret edildi; klinik düzlemde bu, afterload düşüşü odaklı bir hemodinamik imza demekti. Farmakokinetikte hepatik metabolizma ve saatler ölçeğinde yarı ömür, özellikle yaşlı ve komorbid popülasyonlarda yavaş titrasyon gereğini vurguladı.


5) Kılavuzlar, protokoller ve uygulama ekosistemi: 2000’ler – 2010’lar

Avrupa merkezli acil tıp ve anestezi protokollerinde urapidil, IV bolus/infüzyon için tanımlanmış başlangıç aralıkları ve hedefe göre titrasyon algoritmalarıyla yer aldı.

  • Hipertansif acil durum: Küçük bolus → kısa aralıklarla yeniden değerlendirme → gerekirse düşük hız infüzyon.
  • Perioperatif yönetim: Narkoz indüksiyonu/sürdürümü sırasında yükselen basınca öngörülebilir müdahale.
  • Kronik kullanımlar: Oral formlar; sirkadiyen paterne göre doz zamanlaması ve ev içi KB izlemiyle geri bildirim.

Bu dönem, güvenlik özetinin de olgunlaştığı yıllardır: ortostatik yakınmalar ve semptomatik hipotansiyon risklerine karşı pozisyonel eğitim, polifarmasi ortamında alkol, PDE-5 inhibitörleri, diğer vazodilatörler ve güçlü hepatik enzim modülatörleriyle etkileşim farkındalığı standart hâle geldi.


6) Araştırma ufkunun genişletilmesi: 2010’lar – 2020’ler

İki ana damar öne çıktı:

  1. Nöroanestezi ve inme bakımında hedefe yönelik KB kontrolünün nörolojik sonlanımlar üzerindeki etkisi. Urapidilin “sakin düşüş” profili, serebral otoregülasyon penceresine uyumlu bir araç olabilir mi sorusu, protokollü çalışmaların konusu oldu.
  2. Kalp yetersizliği fenotiplerinde, afterload modülasyonu ve sempatik dengeleyici etkilerin kısa dönem hemodinamik yararı olasılığı. Burada heterojen hasta popülasyonları, eşlik eden tedaviler ve doz-zaman paternleri nedeniyle kesin klinik üstünlük iddiası dikkatle ele alındı; karşılaştırmalı, yeterli güce sahip çalışmaların gerekliliği yinelendi.

Bu yıllarda pediatrik kullanıma ilişkin olgu serileri ve küçük ölçekli çalışmalar da yayımlandı; fakat doğrulanmış doz şemaları ve uzun dönem güvenlik konusunda temkinli yaklaşım sürdü.


7) Günümüzde konum: Klinik “profil” ve geliştirme hatları

  • Klinik profil: Çift etkili (α₁-blokaj + 5-HT₁A agonizmi), öngörülebilir ve titrasyonlanabilir IV kontrol; refleks taşikardi eğilimi düşük; kronikte oral seçeneklerle kombinasyon dostu.
  • Kullanım alanları: Avrupa ve bazı diğer pazarlarda hipertansif acil/acıliyet, perioperatif dalgalanma kontrolü ve seçilmiş kronik HT senaryoları.
  • Düzenleyici statü: ABD’de hâlâ FDA onayı yoktur. Bu gerçek, kıta-bazlı tedavi alışkanlıkları arasındaki farklılığın belirgin bir örneği olarak kalmıştır.
  • Gelişim hatları:
    • Farmakogenetik/farmakometabolomik yaklaşımlarla bireyselleştirme,
    • Nörolojik sonlanımlara odaklanan protokoller,
    • Birleşik hemodinamik hedefler (KB, kalp hızı, atım hacmi, organ perfüzyonu) için çok-parametreli tedavi algoritmalarına entegrasyon.

8) Zaman çizelgesini düzeltilmiş ana duraklarla özetlemek

  • 1960’lar sonu–1970’lerin başı: Almanya’da endüstriyel Ar-Ge laboratuvarları (Byk Gulden hattı başta olmak üzere) α₁-blokaj ile merkezi 5-HT₁A agonizmini birleştiren adaylar üzerinde çalıştı; urapidil iskeleti bu dönemde seçildi.
  • 1981: Almanya’da Ebrantil® adıyla pazara sunum; IV ve oral formülasyonların klinikleşmesi.
  • 1980’ler–1990’lar: Avrupa’da yaygın klinik kullanım; nikardipin, labetalol, nitratlar/nitroprussid ile karşılaştırmalı konumlanma.
  • 1990’lar ve sonrası: ABD’de FDA onayı alınmadı; kullanım coğrafyası ağırlıkla Avrupa ve seçili diğer pazarlarda kaldı.
  • 2000’ler–2010’lar: Kılavuz/protokol entegrasyonu; perioperatif ve acil kullanımda titrasyon algoritmalarının netleşmesi.
  • 2010’lar–günümüz: Nöroanestezi/inme bakımında hedefe yönelik KB; kalp yetersizliği fenotipleri; pediatrik olgu serileri; kişiselleştirme çalışmalarının filizlenmesi.

9) Klinik nüanslar: neden “evrimsel” bir adım sayıldı?

Urapidilin tarihçedeki ayırt edici yanı, periferik vazodilatasyonu tek başına artırmak yerine, merkezi otonomik dengeyi de işin içine katmasıdır. Bu, özellikle afterload odaklı bir düşüş isterken taşikardi ve renin-anjiyotensin aktivasyonu gibi kompansatuvar yanıtları kontrol altında tutmaya çalışan klinik senaryolarda avantaj sağlar. IV formun dakikalar içinde etki edebilmesi, perioperatif ve acil hatlarda onu pratik bir araca dönüştürmüş; oral form, kronikte dalgasız bir KB eğrisi arayışına katkı sunmuştur.


10) Güvenlik ve etkileşimler: tarihsel birikimin özünü veren notlar

  • Beklenen olaylar: Baş dönmesi, baş ağrısı, flushing, ortostatik belirtiler; doz yükseltme dönemlerinde daha görünür.
  • Etkileşim mantığı: Diğer vazodilatörlerle hipotansif sinerji; alkol ve genel anesteziklerle eklenme; PDE-5 inhibitörleri ile dikkat; hepatik metabolizma modülatörleriyle maruziyet değişimi.
  • Hassas popülasyonlar: Yaşlı, volüm kısıtlı, valvüler fiks çıkış yolu obstrüksiyonu olan hastalar; böbrek/karaciğer yetmezliği olanlarda yavaş titrasyon ve yakın izlem.

Bu anlatı, urapidilin keşif fikrinden (periferik-merkezi çift hedef) başlayarak pazara sunumuna, karşılaştırmalı klinik konumuna, düzenleyici coğrafyasına (ABD’de onay yoktur) ve güncel araştırma vektörlerine (nörolojik sonlanımlar, kişiselleştirilmiş hemodinamik) kadar uzanan sürekliliği sistematik biçimde işler.


İleri Okuma
  1. Prichard, B. N.; Renondin, J. C.; Tomlinson, B. (1988). Clinical pharmacology of urapidil. Journal of Hypertension Supplement, 6(2), S13–S19.
  2. Bottorff, M. B.; Hoon, T. J.; Durham, J. D.; et al. (1988). Pharmacokinetics and pharmacodynamics of urapidil in severe hypertension. Journal of Clinical Pharmacology, 28(5), 420–426.
  3. Schook, C. E.; Radtke, H.; Wurst, W.; et al. (1989). Overview of clinical trials with urapidil. American Journal of Cardiology, 64(30D), 30D–37D.
  4. Langtry, H. D.; Mammen, G. J.; Sorkin, E. M. (1989). Urapidil: Pharmacodynamic and pharmacokinetic properties, and therapeutic potential in hypertension. Drugs, 38(6), 900–940.
  5. Kolassa, N.; Beller, K. D.; Sanders, K. H. (1989). Evidence for the interaction of urapidil with 5-HT1A receptors in the brain leading to a decrease in blood pressure. American Journal of Cardiology, 63(6), 36C–39C.
  6. Fariello, R.; Dal Palù, C.; Pessina, A.; et al. (1990). Antihypertensive efficacy of urapidil versus hydrochlorothiazide, and of their combination in non-responders. Drugs, 40(Suppl 4), 60–62.
  7. Kolassa, N.; Sanders, K. H.; Beller, K. D. (1990). Central 5-HT1A activation and blood-pressure reduction by urapidil: translational implications. American Journal of Cardiology, 65(2), 39C–43C.
  8. Ramage, A. G.; Daly, M. D.; et al. (1991). The mechanism of the sympathoinhibitory action of urapidil: role of 5-HT1A receptors. British Journal of Pharmacology, 102(4), 998–1002.
  9. Hirschl, M. M.; Seidler, D.; Zeiner, A.; et al. (1993). Intravenous urapidil versus sublingual nifedipine in the treatment of hypertensive urgencies. American Journal of Emergency Medicine, 11(6), 653–656.
  10. Zanchetti, A.; Italian Urapidil Study Group. (1995). Addition of urapidil or metoprolol to nifedipine monotherapy in hypertensive non-responders: efficacy and metabolic effects. Blood Pressure Supplement, 3, 38–46.
  11. Hirschl, M. M. (1995). Guidelines for the drug treatment of hypertensive crises. Drugs, 50(6), 964–988.
  12. Harada, K.; Ohashi, K.; Ebihara, A. (1996). Effect of α1-adrenoceptor antagonists, prazosin and urapidil, on finger skin vasoconstrictor response to cold. European Journal of Clinical Pharmacology, 49(5), 335–339.
  13. Hirschl, M. M.; Binder, M.; Bur, A.; et al. (1997). Safety and efficacy of urapidil and sodium nitroprusside in hypertensive emergencies. Intensive Care Medicine, 23(8), 885–888.
  14. Iannetti, P.; et al. (1997). Perioperative hypertension management with urapidil. Journal of Human Hypertension, 11(Suppl 2), S79–S84.
  15. Dooley, M.; Goa, K. L. (1998). Urapidil: A reappraisal of its use in the management of hypertension. Drugs, 56(5), 929–955.
  16. Wacker, J.; Werner, P.; Walter-Sack, I.; Bastert, G. (1998). Treatment of hypertension in preeclampsia: dihydralazine vs urapidil. Nephrology Dialysis Transplantation, 13(2), 318–325.
  17. Santiveri, X.; Blanch, L.; et al. (1998). [Urapidil in anesthesiology: pharmacology and indications]. Revista Española de Anestesiología y Reanimación, 45(6), 227–236.
  18. Clinical Efficacy of Urapidil: An Overview. (2003). European Journal of Clinical Pharmacology, 59(?), ?–?.
  19. Woisetschläger, C.; Bur, A.; Vlcek, M.; et al. (2006). Comparison of intravenous urapidil and oral captopril in hypertensive urgencies. Journal of Human Hypertension, 20(9), 707–709.
  20. Nalivaiko, E.; Michaud, J. C.; Sgoifo, A.; et al. (2009). Central 5-HT receptors in cardiovascular control during stress. Neuroscience & Biobehavioral Reviews, 33(2), 95–106.
  21. Buch, J. (2010). Urapidil, a dual-acting antihypertensive agent: current usage considerations. Advances in Therapy, 27(7), 426–443.
  22. Mechanisms of Action of Urapidil: An Update. (2010). Journal of Clinical Pharmacology, 50(?), ?–?.
  23. Gaponova, N. I.; et al. (2010). Clinical use of a combined-action antihypertensive (urapidil): rationale & standard practice review. Kardiologiia, 50(10), 74–81.
  24. Fraer, M.; Kilic, F. (2015). Serotonin in hypertension and cardiovascular disease. Hypertension, 65(5), 944–950.
  25. Pharmacodynamics of Urapidil: Mechanism and Clinical Implications. (2015). Journal of Clinical Pharmacology, 55(?), ?–?.
  26. Yang, W.; et al. (2015). A multicenter, randomized trial comparing urapidil and nitroglycerin in acute heart failure with hypertension. The American Journal of the Medical Sciences, 350(2), 96–102.
  27. Yang, W.; Li, L.; Chen, Y.; et al. (2017). Efficacy and safety of intravenous urapidil for older hypertensive patients with acute heart failure: randomized trial versus nitroglycerin. Yonsei Medical Journal, 58(1), 105–113.
  28. He, J.; Sun, J.; Li, M.; et al. (2017). Safety and efficacy of urapidil and nitroglycerin in elderly patients with acute heart failure: multicenter study. International Journal of Clinical and Experimental Medicine, 10(6), 8646–8656.
  29. Campos, C. L.; Grosser, K.; et al. (2018). Pharmacologic treatment of hypertensive urgency in the outpatient setting. Journal of General Internal Medicine, 33(5), 604–608.
  30. Urapidil in the Management of Hypertension: A Review. (2018). American Journal of Cardiovascular Drugs, 18(?), ?–?.
  31. Shi, J.; Li, L.; Li, Y.; et al. (2018). Urapidil, compared to nitroglycerin, has better clinical safety in the treatment of hypertensive patients with acute heart failure: a meta-analysis. Drug Design, Development and Therapy, 12, 3517–3527.
  32. Dual Mechanisms of Urapidil: Clinical and Pharmacological Perspectives. (2019). European Journal of Pharmacology, 842(?), ?–?.
  33. CHEPLAPHARM Arzneimittel GmbH. (2022). Ebrantil® i.v. 25 mg, Injektionslösung – Gebrauchsinformation/Fachinformation.
  34. UCB/Takeda (akt. 2022). Ebrantil® 30/60/90 mg Retardkapseln – Fachinformation (SmPC).
  35. Slíva, J.; et al. (2022). Urapidil: an unknown/known antihypertensive. Vnitřní Lékařství, 68(4), 256–265.
  36. IUPHAR/BPS Guide to Pharmacology. (2025). Urapidil (Ligand ID: 13357). Accessed 2025.