Antik Yunanca κάθισις (káthisis, “oturma”) kelimesinden türetilen Akathisia, karşı konulmaz bir hareket etme dürtüsü ve huzursuzluk hissi ile karakterize edilen nörolojik bir hastalıktır. Bu durum, Parkinson hastalığının erken bir belirtisi olarak ortaya çıkabilir ve ayrıca bazı ilaçlar, özellikle de nöroleptikler tarafından da tetiklenebilir.

Akatizi genellikle duygusal olmaktan ziyade fiziksel bir his olarak yaşanır. Huzursuzluk sıklıkla hareket etme dürtüsü veya hareket etmeye mecbur olma hissi olarak tanımlanır.
- Akatizi, kaygıyı ve ajitasyonu kötüleştirebilir ve kısır bir rahatsızlık döngüsü yaratabilir. Bu, akatizinin yönetimini özellikle zorlaştırabilir.
- Akatizi, antipsikotik ilacı kestikten sonra haftalarca hatta aylarca devam edebilir. Bu durum hastalar için önemli bir sıkıntı kaynağı olabilir.
- Akatizi bazen yanlışlıkla psikoz veya mani olarak teşhis edilir. Bu, uygunsuz tedaviye yol açabilir ve hastanın durumunu kötüleştirebilir.
- Akatizi için farkındalık ve yoga gibi farmakolojik olmayan tedavilerin kullanımına ilişkin giderek artan araştırmalar vardır. Bu yaklaşımlar bazı bireylerde akatizinin yönetilmesinde faydalı olabilir.
Etiyoloji ve Patogenez
Parkinson Hastalığı: Parkinson hastalığında, substantia nigradaki dopaminerjik nöronların dejenerasyonu nedeniyle akatizi ortaya çıkar ve dopamin eksikliğine yol açar.
İlaca Bağlı: Psikiyatrik bozuklukları tedavi etmek için kullanılan nöroleptikler, dopamin reseptörlerini antagonize ederek akatiziye neden olabilir ve dolayısıyla dopamin fonksiyonunu bozabilir.
Dopamin ve Hareket Bozuklukları
Beynin motor yollarında kritik bir nörotransmiter olan dopamin, hareketin kontrol edilmesinde hayati bir rol oynar. Eksikliği veya antagonizması, akatizi de dahil olmak üzere bir grup hareket bozukluğu olan ekstrapiramidal semptomlara (EPS) yol açabilir.
Klinik özellikler
Akatizisi olan hastalar, sıklıkla içsel huzursuzluk hissi olarak tanımlanan, aralıksız bir hareket etme ihtiyacı duyarlar. Bu rahatsızlık, hareketle geçici olarak giderilir, ancak hızla geri döner ve sürekli bir hareket döngüsüne yol açar.

Teşhis ve Yönetim
Akatizi teşhisi, hastanın semptomlarının, ilaç tedavisi geçmişinin ve Parkinson hastalığı gibi potansiyel nörolojik durumların dikkatli bir şekilde değerlendirilmesini içerir. Tedavi, ilaç rejimlerinin ayarlanmasını veya birincil nörolojik durumun tedavi edilmesini içerebilecek altta yatan nedene değinmeye odaklanır.
Teşhis ve Yönetim Zorlukları
Akatizi, anksiyete ve ajitasyon gibi diğer psikiyatrik semptomları taklit edebildiğinden tanı koymak zor olabilir. Huzursuzluk deneyiminin öznel doğası, ölçülmesini ve nesnel olarak değerlendirilmesini de zorlaştırır.
Akatiziyi tedavi etmek de zorlayıcı olabilir çünkü evrensel olarak etkili tek bir tedavi stratejisi yoktur. Yaklaşımın ilk satırı tipik olarak akatiziye neden olan antipsikotik ilacın dozunun azaltılmasını içerir. Bu yeterli değilse alfa-2 agonistleri veya benzodiazepinler gibi başka ilaçlar da kullanılabilir.

Tarih
Hoş olmayan bir subjektif huzursuzluk hissi ve hareket etme dürtüsü olan Akatizi, yüzyıllardır tanınıyor ve tanımlanıyor. İlaç kullanımıyla, özellikle de antipsikotiklerle ilişkisi 20. yüzyılın ortalarında belirginleşti.
Erken Tanıma ve Tanımlama
“Akatizi” terimi, Yunanca “koltuksuz” anlamına gelen “akē” ve “ayakta durmak” anlamına gelen “stasis” kelimelerinden gelmektedir. Bu, subjektif huzursuzluk hissini ve hareketsiz oturamamayı çok iyi tanımlıyor. Akatizinin kaydedilen en eski tanımı 16. yüzyılda İsviçreli doktor Paracelsus’un yazılarında görülmektedir.
19. yüzyılda Fransız nörolog Jean-Étienne Dominique Esquirol, akatiziyi daha da tanımlayarak onu anksiyete ve diğer psikiyatrik durumlardan ayırdı. Bu hissi “ızdırap verici bir huzursuzluk, kişinin pozisyonunu değiştirme, yukarı aşağı yürüme, zıplama, yeri dövme, parmak ucunda durma isteği” olarak tanımladı.
Antipsikotik İlaçlara Bağlantı
Akatizi’nin antipsikotik ilaçlarla ilişkisi 1950’lerde ticari olarak temin edilebilen ilk antipsikotik olan klorpromazinin piyasaya sürülmesiyle belirginleşti. Klorpromazin alan hastalar sıklıkla huzursuzluk, ajitasyon ve hareketsiz oturamama duygularını bildirdiler.
Daha ileri araştırmalar, akatizinin antipsikotiklerin yaygın ve potansiyel olarak zayıflatıcı bir yan etkisi olduğunu ortaya çıkardı. Bu ilaçları alan kişilerin %70’ine varan oranlarda ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Akatizi şiddeti hafif ila şiddetli arasında değişebilir ve kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler.
Kaynak
- Sachdev, P. S. (1995). “Akathisia and Restless Legs.” Cambridge University Press.
- Muench, J., & Hamer, A. M. (2010). “Adverse effects of antipsychotic medications.” American Family Physician, 81(5), 617-622.
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.