Genellikle sadece apandis olarak adlandırılan vermiform apandis, kalın bağırsağın kese benzeri bir bileşeni olan çekuma bağlı dar, tüp benzeri bir yapıdır.

Anatomi ve Yapı

Konum ve Yönelim: Apendiks karnın sağ alt kadranında yer alır. Çekumun posteromedial duvarından, ince bağırsağı kalın bağırsaktan ayıran ileoçekal valvin yaklaşık 2-3 cm altından çıkar.

Boyut ve Şekil: Tipik olarak apandis yaklaşık 10 cm (4 inç) uzunluğundadır, ancak uzunluğu bireyler arasında 2 ila 20 cm arasında değişebilir. Çapı genellikle yaklaşık 7-8 mm’dir. Apandis solucan benzeri (vermiform) bir şekle sahiptir, bu da Latince adı olan vermiformis’e yansır.

Histoloji

Bileşimi: Apendiks duvarı birkaç katmandan oluşur:

  • Mukoza: Mukus üretebilen epitel hücreleri ile kaplı en iç tabaka.
  • Submukoza: Bu tabaka, bağışıklık yanıtında rol oynayan önemli miktarda lenfoid doku içerir.
  • Muskularis: Apendiks içindeki içeriğin hareketine yardımcı olan bir düz kas tabakası.
  • Seroza: Peritonla kaplı ince bir bağ dokusu tabakası olan en dış tabaka.
  • Lenfatik Doku: Apendiks çok sayıda lenfoid folikül içerir ve bu da onu lenfatik doku açısından zengin yapar. Bu durum, özellikle genç bireylerde vücudun savunma mekanizmalarına katılarak immünolojik bir işlev gördüğünü düşündürmektedir.

Fonksiyon

Bağışıklık Fonksiyonu: Tarihsel olarak önemli bir işlevi olmayan körelmiş bir organ olarak kabul edilen apandisin, son çalışmalarda bağışıklık sisteminde bir rol oynayabileceği öne sürülmektedir. Apendiksteki lenfatik doku, faydalı bağırsak bakterilerinin büyümesini uyarabilir ve immünoglobulin A (IgA) üretimine katkıda bulunabilir.

Bağırsak Florası Rezervuarı: Bazı araştırmacılar apandisin faydalı bağırsak bakterileri için bir rezervuar görevi gördüğünü öne sürmektedir. Bağırsak içeriğini temizleyen ciddi bir gastrointestinal enfeksiyon durumunda, apandis bağırsağın sağlıklı bakterilerle yeniden doldurulmasına yardımcı olabilir.

Klinik Önemi

Apandisit: Apendiks ile ilişkili en yaygın klinik durum apendiksin iltihaplanması olan apandisittir. Bu durum genellikle şiddetli karın ağrısı ile kendini gösterir, tipik olarak göbek yakınında başlar ve daha sonra sağ alt kadrana kayar. Apandisit acil tıbbi müdahale gerektirir ve genellikle yırtılma ve peritonit gibi komplikasyonları önlemek için apandisin cerrahi olarak çıkarılmasını (apendektomi) gerektirir.

Varyasyonlar ve Anomaliler: Apandisin konumu değişebilir ve bu durum apandisit semptomlarının ortaya çıkışını etkileyebilir. Örneğin, retroçekal bir apandis (çekumun arkasında bulunur) daha az lokalize ağrıya neden olabilir.

Evrimsel Perspektif

Vestigialite: Bir zamanlar otçul atalarda bulunan daha büyük bir çekumun kalıntıları olan körelmiş bir yapı olarak düşünülse de, apandisin kesin evrimsel amacı bir araştırma ve tartışma konusu olmaya devam etmektedir. İnsanlarda varlığını sürdürmesi, bağışıklık sistemi veya bağırsak florasının korunması için yararlı bir işlevi korumuş veya edinmiş olabileceğini düşündürmektedir.

Tarih

Antik Yunan (M.Ö. 4. Yüzyıl): Hipokrat ve Aristoteles’in eserlerinde karın bölgesine ve çeşitli yapılara dair erken referanslar bulunur, ancak apendiksin net bir tanımlaması veya anlayışı yoktur.

MS 2. Yüzyıl: Önde gelen bir Romalı hekim olan Galen, insan vücudunun ayrıntılı anatomik tanımlarını yapmıştır, ancak apandis özellikle tanınmamış veya diğer karın organlarından ayırt edilmemiştir.

16. Yüzyıl

İtalyan anatomist Jacopo Berengario da Carpi, anatomik çalışmalarında çekum ve ilgili yapılardan bahsetmiş, ancak apandisi özel olarak tanımlamamıştır.

    1543: Genellikle modern anatominin babası olarak anılan Andreas Vesalius, kapsamlı anatomik tanımlamalar yaptığı “De Humani Corporis Fabrica “yı yayınladı, ancak ekler belirgin bir şekilde tanımlanmamıştı.

    1563: İtalyan anatomist Gabriel Fallopius, “Observationes anatomicae” adlı eserinde yapının bilinen en eski anatomik illüstrasyonlarından birini sunarak apandisi daha ayrıntılı bir şekilde tanımladı.

    18. Yüzyıl

      1711: Alman anatomist ve cerrah Lorenz Heister, “Chirurgie” adlı cerrahi ders kitabında apandisin daha ayrıntılı bir tanımını yaparak apandisin ayrı bir anatomik yapı olarak tanınması yolunda önemli bir adım attı.

      19. Yüzyıl

        1830: İtalyan anatomist ve patolog Giovanni Battista Morgagni, “De Sedibus et Causis Morborum per Anatomen Indagatis” adlı eserinde apandis iltihabı (apandisit) vakalarını tartıştı, ancak apandis ile klinik durum arasındaki bağlantı tam olarak kurulamadı.

        1886: Amerikalı bir patolog olan Reginald Heber Fitz, apandisitin klinik durumunu tanımladığı ve bunu apandisle ilişkilendirdiği ufuk açıcı bir makale sundu. Fitz’in çalışması, rüptür ve peritonit gibi ölümcül komplikasyonları önlemek için erken cerrahi müdahalenin önemini vurguladı.

        20. Yüzyıldan sonrası

          1902: Amerikalı bir cerrah olan Charles McBurney, apandisit için klinik bir tanı göstergesi olan ve karnın sağ tarafında anterior superior iliak omurgadan umbilikusa olan mesafenin üçte biri kadar bir nokta olan McBurney noktasını geliştirdi. Apandisin cerrahi olarak çıkarılmasına (apendektomi) yönelik tekniği yaygın olarak benimsenmiştir.

          1940s: Antibiyotiklerin geliştirilmesi ve cerrahi tekniklerdeki ilerlemeler apandisit vakalarının yönetimini ve sonuçlarını iyileştirdi.

          1970’ler-Günümüz: Ultrason ve BT taramaları gibi görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler apandisit teşhisini geliştirmiştir. Minimal invaziv bir cerrahi teknik olan laparoskopik apendektomi, apandisit için standart tedavi haline gelmiştir.

          2007: Randal Bollinger ve meslektaşları tarafından yapılan araştırma, apandisin yararlı bağırsak bakterileri için bir rezervuar görevi görerek immünolojik bir işlevi olabileceğini öne sürdü ve uzun süredir devam eden önemli bir amacı olmayan körelmiş bir organ olduğu inancına meydan okudu.

          İleri Okuma

          1. Fallopius, G. (1563). Observationes anatomicae.
          2. Fitz, R. H. (1886). Perforating inflammation of the vermiform appendix; with special reference to its early diagnosis and treatment. American Journal of the Medical Sciences, 92, 321-346.
          3. McBurney, C. (1902). The incision made in the abdominal wall in cases of appendicitis, with a description of a new method of operating. Annals of Surgery, 20(1), 38-43.
          4. Bollinger, R. R., Barbas, A. S., Bush, E. L., Lin, S. S., & Parker, W. (2007). Biofilms in the large bowel suggest an apparent function of the human vermiform appendix. Journal of Theoretical Biology, 249(4), 826-831.
          5. Randal Bollinger, R., Barbas, A. S., Bush, E. L., Lin, S. S., & Parker, W. (2007). Biofilms in the large bowel suggest an apparent function of the human vermiform appendix. Journal of Theoretical Biology, 249(4), 826-831.
          6. Ellis, H., & Mahadevan, V. (2013). Clinical Anatomy: Applied Anatomy for Students and Junior Doctors. Wiley-Blackwell.
          7. Williams, N. S., O’Connell, P. R., & McCaskie, A. W. (Eds.). (2018). Bailey & Love’s Short Practice of Surgery. CRC Press.