Çoğumuzun yaz tatilinden beklentisi, bronz bir tenle dönmek. Bronzlaşmanın cildimize hasar verdiği gerçeğini görmezden geliyoruz. Oysa bir cilt kanseri türü olan “melanoma”ya yakalanmak için birkaç kötü güneş yanığı geçirmek yeterli. Herkes cilt kanserine yakalanabilir fakat bu riski, alacağımız ufak önlemlerle en aza indirebiliriz. Bunun için güneş kremi sürmeye zaman ayırıp öğle saatlerinde şezlongda güneşlenmeyi bırakarak şemsiyelerin gölgesine çekilmeliyiz.
Maalesef hiçbir güneş koruyucu krem %100 koruma sağlayamıyor. Kremin SPF değerinin yüksek oluşu güneşten daha iyi koruduğu değil daha uzun süre koruduğu anlamına geliyor. Örneğin SPF değeri 30 olan bir kremi güneşe çıkmadan 15 dakika önce sürmek, güneş yanığı olmadan normalden 30 kere daha uzun kalabileceğimiz anlamına gelir. Tam koruma sağlayan tek yöntem ise güneşe çıkmamak. Dolayısıyla çocuklarınız bir dahaki sefere güneş koruyucu sürmek konusunda şikayet ettiklerinde onlara şunu söyleyin: Güneş kremi, onları kanserden koruyan süper kahraman bir gen için kalkan oluyor.
Güneş kreminin yanıklardan koruduğu genel olarak kabul görmüştür ama bugüne kadar güneş kreminin cilt kanserini önlemekteki etkinliği ile ilgili akademik bir tartışma vardı. Bilindiği üzere, SPF (Solar Protection Factor- Güneş Koruma Faktörü) içeren güneş kremleri cildin ultraviyole B (UV-B) ışınlarından korunmasına yardımcı olur. UV-B ışınlarının güneş yanıklarına sebep olduğu biliniyordu. Fakat yeni araştırmalar bizlere UV-B’nin yanı sıra Ultraviyole A’nın da (UV-A) güneş yanıkları, cildin yaşlanması ve cilt kanserlerine sebep olduğunu gösterdi. Geniş spektrumlu yani hem UV-A hem UV-B’den koruyan, SPF’si minimum 30 olan ve suya dayanıklı güneş kremlerinin kullanılması öneriliyor. Örneğin SPF 30, UVB ışınlarının %97’sini bloke eder ve iki saatte bir yenilenmelidir. Yine de bu verilere, aralıklarla bilim insanları tarafından meydan okunmaktadır. Fakat bir diğer araştırma, güneş kremlerinin gerçekten de kansere karşı etkili olduğunu net bir şekilde ortaya koymayı başarıyor.
QUT (Queensland University of Technology) araştırmacıları, güneş kreminin üç cilt kanser türüne %100 koruma sağladığını buldu. Bunlar; BHK (bazal hücreli karsinom), SHK (skuamöz hücreli karsinom) ve malign melanom. Araştırmanın başındaki Dr. Elke Hacker’a göre güneş kremi, cilt kanserine yol açan etkenlerin %100’üne karşı bir koruma sağlamıyor ama p53 genine koruma kalkanı oluyor ki bu gen derideki deformiteleri iyileştirmeye ve kanseri önlemeye uğraşıyor.
“Derimiz güneşten dolayı deforme olduğunda, p53 geni o deformiteyi tamir eder ve böylece cilt kanseri oluşumunu önler. Ama cilt sürekli bir zarar görüyorsa, p53 geni mutasyona uğrar ve işini yapamamaya başlar; güneş yanıklarını artık tedavi edemez ve bu koruma olmadığı zaman cilt kanseri oluşmaya daha yatkındır.”
Çalışma, güneş ışığının insan derisindeki kremli ve kremsiz etkilerine baktı. Sonuç olarak, ışık gören alanlara düzgün bir şekilde güneş kremi (30SPF+) uygulandığında UV kaynaklı cilt hasarı bulamadılar. Dr. Hacker şöyle diyor:
“Melanom en öldürücü cilt kanseri türü. Araştırmalar gösteriyor ki, melanositlerin ( cilt için hücre üreten pigment) çok fazla güneşte kaldıktan sonra zarar görmesi cilt kanseri gelişiminde büyük rol oynuyor.”
Dr. Hacker, araştırmada ciltteki moleküler değişimlere karar vermek için, UV ışınlarına mazur bırakmadan önce ve sonra,güneş kremli ve kremsiz 57 kişiye bir seri cilt biyopsisi yapıldığını söyledi. Şöyle devam ediyor:
“İlk olarak, insanların ışıma görmeyen derilerinden ufak biyopsi parçaları aldık. Sonra iki deri bölgesini hafif yakıcı dozda UV ışığına maruz bıraktık, bölgelerden biri kremli biri kremsizdi. Sonra tekrardan biyopsi için iki taraftan da doku aldık. 24 saat sonra, biyopsileri tekrarladık ve alınan örnekleri karşılaştırdık. 24 saat sonra güneş kremi uygulanan deri örneğinde herhangi bir DNA değişikliği veya p53 geninde bir etki yoktu. Avustralya’da, güneş kremi kullanımı ve eriteme (cilt kızarıklığı) karşı koruyucu özelliği konusunda yüksek standartlarımız var. Ama bu çalışma kızarıklığın da ötesine bakıyor, UV maruziyeti güneş kremi kullanırken ciltte moleküler bir değişikliğe (bu değişiklikler BHK, SHK ve malign melanoma bağlanıyor) neden oluyor mu olmuyor mu anlamak için. Moleküler bir değişiklik olduğu zaman,bu cilt kanseri gelişimini arttırıyor.”
Dr. Hacker çalışmanın ayrıca UV ışığına mazur kalmanın moleküler tepkileri üzerine temel ölçüm ve güneş sonrası yanıkların tedavisinin araştırılmasında kullanılacağını da ekledi.
Queensland Kanser Konseyi sözcüsü Katie Clift ise, araştırmanın Queensland’de (dünyada en yüksek cilt kanseri oranı olan yer) “Sunsmart” mesajını güçlendirdiğini söyledi.
“Bütün Queensland’lilerin Sunsmart alışkanlıklarını benimsemeleri kaçınılmaz. Her gün dışarı çıkıyorlar ve Güneş Devleti’ndeler, hangi mevsim olursa olsun.”
Queensland Kanser Konseyi, 30SPF ve üstü geniş spektrumlu, suya dayanıklı güneş kremi kullanımını ve her iki saatte bir yenilenmesini tavsiye ediyor.
“Güneş koruyucuyu düzgün bir şekilde uygulamak önemli. Yetişkinler, yarım çay kaşığından biraz fazla güneş kremini yüzlerine,her iki koluna,boynuna,kulaklarına ve bir çay kaşığından biraz fazla güneş kremini de bacaklara,sırta ve gövdenin ön tarafına sürmeliler. Ayrıca güneş kreminin etkisini güneşten koruyan kıyafetlerle tamamlamak da çok önemli. Bunun için geniş kenarlı bir şapka ve güneş ışığının geçmesini engelleyecek şekilde yüzü saran bir güneş gözlüğü en iyileridir.”
Hazırlayanlar: Elif Elçin ve Hoşnaz Tuğral (Evrim Ağacı)
Kaynaklar ve İleri Okuma: