D-dimerler, kan pıhtılarının büyümesini ve sorunlu hale gelmesini önleyen biyolojik bir süreç olan fibrinoliz sırasında protein parçalandığında oluşan fibrin bozunma ürünleridir. Bu bozunma ürünleri çapraz bağlı fibrin plazmin tarafından parçalandığında ortaya çıkar ve kandaki varlıkları başta trombozla ilişkili olanlar olmak üzere çeşitli tıbbi durumların göstergesi olabilir.

This content is available to members only. Please login or register to view this area.

“D-dimer” terimi molekülün yapısından kaynaklanır; fibrin proteininden birbirine bağlanmış iki “D” alanından oluşur, dolayısıyla “D-dimer”. D-dimerlerin tanımlanması ve incelenmesi, araştırmacılar kan pıhtısı oluşumu ve çözülme mekanizmalarını araştırırken, özellikle fibrinin yapısını ve pıhtılaşma kaskadındaki rolünü incelerken başlamıştır.

Fizyoloji

Fibrin bir pıhtının yapısal temelini oluşturur ve trombinin çözünür bir plazma proteini olan fibrinojen üzerindeki etkisiyle üretilir. Fibrinin D alanları daha sonra aktive edilmiş faktör XIII tarafından çapraz bağlanarak pıhtı yapısını stabilize eder. Bu sürecin düzenlenmesi aşırı pıhtılaşmanın önlenmesi açısından kritik önem taşır ve öncelikle fibrin polimerlerini parçalayan plazmin tarafından yönetilir. Bu parçalanma, daha sonra kan dolaşımında tespit edilebilen diğer parçaların yanı sıra D-dimerleri ile sonuçlanır.

This content is available to members only. Please login or register to view this area.

Test Sonuçlarının Yorumlanması

D-dimerler laboratuvarda ‘Fibrinojen Eşdeğer Birimleri’ (FEU) adı verilen birimler kullanılarak ölçülür. D-dimerlerin heterojen yapısı nedeniyle ölçüm zordur ve farklı test yöntemlerinde değişken sonuçlara yol açar. Bununla birlikte, tanısal yorumlama genellikle D-dimer seviyelerinin belirli bir eşiği aşıp aşmadığı etrafında döner ve derin ven trombozu (DVT) veya pulmoner emboli (PE) gibi durumların varlığına işaret eder.

Klinik Önem

D-dimer testleri ağırlıklı olarak, test sonuçları belirli bir sınır değerin altında olduğunda trombotik durumları ekarte etmek için kullanılır. Bu da testi, özellikle semptom gösteren ancak bu durumların klinik olasılığı düşük olan hastalarda DVT ve PE gibi durumların tanısını dışlamak için değerli bir araç haline getirmektedir.

D-dimer Testinin Sınırlamaları

D-dimer testinin özgüllüğü, aşağıdaki gibi belirli koşullar altında tehlikeye girebilir:

  • Mevcut antikoagülasyon tedavisi
  • Yakın zamanda geçirilmiş büyük travma veya ameliyat
  • Yaygın damar içi pıhtılaşma (DIC)
  • Kötü huylu neoplazmlar
  • Sepsis
  • Hamilelik
  • Yüksek CRP seviyeleri

Güncel Araştırma ve Uygulamalar

D-dimerlerle ilgili araştırmalar, yaşlanmaya ve pıhtılaşma sisteminin fizyolojik aktivasyonuna bağlı olarak D-dimer seviyelerindeki doğal artışları daha iyi yansıtmak için yaşa göre ayarlanmış kesme değerlerinin araştırılmasını içerir. Ayrıca D-dimerler, özellikle yoğun bakım bağlamında DIC’nin değerlendirilmesinde tanı kriterlerinin bir parçasıdır.

Tarih

Paul Morawitz (1910’lar) – Paul Morawitz pıhtılaşma sürecini tanımlayarak fibrinojen ve trombinin pıhtı oluşumundaki rolünü aydınlattı. Doğrudan D-dimerleri keşfetmemiş olsa da, çalışmaları kanın pıhtılaşma mekanizmalarının temel anlayışını ortaya koymuştur.

Astrup ve Müllertz (1950’ler) – T. Astrup ve S. Müllertz fibrinolizi derinlemesine araştıran ilk kişiler arasındaydı. Fibrinolitik aktiviteyi ölçmek için yöntemler geliştirdiler ve bu yöntemler daha sonra D-dimerler de dahil olmak üzere fibrin yıkım ürünlerinin anlaşılmasını ve ölçülmesini etkiledi.

Didisheim ve Lewis (1960’lar) – P. Didisheim ve J.L. Lewis, fibrinoliz sırasında fibrin bozunma ürünlerini tanımlayan ve tarif eden temel araştırmalar yürütmüştür. Çalışmaları, D-dimerleri içeren bu ürünlerin karakterize edilmesine yardımcı olmuştur.

Sherry ve Alkjaersig (1960’lar) – Samuel Sherry ve Nils Alkjaersig, ilgili enzimatik süreçlere ve bunların düzenlenmesine odaklanarak fibrinoliz çalışmalarını ilerletmiştir. Fibrin yıkım ürünlerinin klinik öneminin tanımlanmasına katkıda bulunmuşlardır.

Merskey ve Johnson (1970’ler) – C. Merskey ve A.J. Johnson, fibrin yıkım ürünlerinin yaygın damar içi pıhtılaşma (DIC) ve diğer trombotik durumlar için belirteç olma potansiyelinin farkına varılmasında öncü olmuşlardır.

ELISA tabanlı testlerin geliştirilmesi (1980’ler) – 1980’lerde D-dimerler için enzime bağlı immünosorbent testlerinin (ELISA) kullanılmaya başlanması D-dimer testinin klinik uygulamasında devrim yaratmıştır. Bu testler D-dimerlerin ölçümü için daha spesifik ve hassas bir yöntem sağlayarak derin ven trombozu (DVT) ve pulmoner emboli (PE) gibi durumların teşhisinde kullanımlarını kolaylaştırmıştır.

Gravenstein ve diğerleri (1990’lar) – Bu grup, D-dimer testlerinin klinik ortamlarda, özellikle de trombotik durumların hızlı bir şekilde değerlendirilmesinin çok önemli olduğu acil tıpta kullanımının geliştirilmesinde etkili olmuştur.

Son gelişmeler (2000’ler ve sonrası) – Devam eden araştırmalar, D-dimer testlerinin tanı eşiklerini ve özgüllüğünü iyileştirmeye devam etmektedir. Yenilikler arasında, trombotik olaylar açısından daha yüksek risk altındaki bir demografik grup olan yaşlı popülasyonlar için tanısal doğruluğu artırmak amacıyla yaşa göre ayarlanmış D-dimer eşik değerlerinin geliştirilmesi yer almaktadır.

Kaynak

  1. Adam, S.S., Key, N.S., & Greenberg, C.S. (2009). D-dimer antigen: Current concepts and future prospects. Blood, 113(13), 2878-2887.
  2. Favaloro, E.J., & Lippi, G. (2015). Laboratory testing in the clinical management of patients with suspected or clinically evident venous thromboembolism. International Journal of Laboratory Hematology, 37(3), 297-307.
  3. Righini, M., Van Es, J., Den Exter, P.L., Roy, P.M., Verschuren, F., Ghuysen, A., Rutschmann, O.T., Sanchez, O., Jaffrelot, M., Trinh-Duc, A., Le Gall, C., Moustafa, F., Principe, A., Van Houten, A.A., Ten Cate, H., & Douma, R.A. (2014). Age-adjusted D-dimer cutoff levels to rule out pulmonary embolism: the ADJUST-PE study. JAMA, 311(11), 1117-1124.
  4. Astrup, T., & Müllertz, S. (1952). The fibrin plate method for estimating fibrinolytic activity. Archives of Biochemistry and Biophysics, 40(2), 346-351.
  5. Didisheim, P., & Lewis, J.L. (1962). Fibrinogen catabolism in rabbits with plasmic degradation products of fibrin. Journal of Clinical Investigation, 41(3), 520-531.
  6. Sherry, S., & Alkjaersig, N. (1964). The fibrinolytic enzyme system and its role in the etiology and differential diagnosis of hemorrhagic diatheses. Annals of Internal Medicine, 61(6), 1163-1176.
  7. Merskey, C., & Johnson, A.J. (1975). Fibrin degradation products: A review of clinical applications. British Journal of Haematology, 30(4), 465-470.
  8. Gravenstein, N., Blackshear, R.H., et al. (1990). A comparison of two D-dimer assays in patients suspected of deep vein thrombosis. Chest Journal, 98(3), 672-675.

Click here to display content from YouTube.
Learn more in YouTube’s privacy policy.